Güncelleme Tarihi:
Back to the Future II filmi bize gelecekte, 30 yıl içinde otomobillerin nasıl görüneceğinin ipuçlarını vermişti ve bugün, gerçeklerin Robert Zemeckis'in hayal dünyasındaki gibi olmaması benim için büyük bir hayal kırıklığı. Otomobiller hala uçamıyor ve hiçbiri 1989'da izlediğim o filmdeki kadar havalı görünmüyor. BMW i8 hariç. Tasarımı dudak uçuklatacak cinsten ve her ne kadar havalanmasa da i8'in sofistike plug-in hibrit sistemi bulunduğu akslara benzin ve elektrik gücü iletiyor.
i8 Türkiye'de de oldukça popüler bir spor otomobil. Satıldığı ilk yılda 110 adet kullanıcılarla buluştu, bu sınıfı için rekor sayılır. Ülkemizdeki vergi sistemi düşünüldüğünde i8'in rakipsiz olduğunu söyleyebiliriz. Benzinli motoru 1.5 litre hacminde olduğu için satın alırken sadece %45 ÖTV ile alıyorsunuz, bu oran rakiplerinde (Porsche 911 ve Audi R8 gibi modellerde) %145. Ayrıca bir diğer vergi olan MTV kısmında da sadece 997 TL ile ciddi bir avantaja sahip. i8'in satış fiyatı 598.000 TL'den başlıyor.
Bu bir BMW, yani i8 markanın her modeli gibi geniş bir sürüş repertuarını tek otomobilde sunmayı başarıyor. Comfort modunda i8 sessizce hareket ederken gerçek bir lüks coupe gibi hissettiriyor. Eco Pro modunda Prius gibi cimri bir hale dönüşebiliyor. 20 kilometre kadar gösterilen elektrik menzili bittikten sonra tüketim değerinin 6.5 lt/100 km civarında gezindiğini keşfettim. Sport modundaysa küçük, üç silindirli benzinli motor sürekli devrede kalıyor ve herşey daha hızlı ve gürültülü hale geliyor. Ancak bu süper spor olarak adlandırılacak kadar hızlı bir otomobil değil. Sport modunda kullanmak ayrıca bataryayı şarj ediyor, yani en seri modunda bile kullanırsanız yine de verimliliğinden vazgeçmiyor.
Süper spor olsun ya da olmasın i8'i kullanırken gerçekten çok eğlendim. Normal, halka açık yollarda muhteşem şekilde keyif verecek kadar hızlı ve bazı özellikleri yeteneklerini göstermeye yetiyor. Ultra düşük sürüş pozisyonu, kısa motor kaputu ve yükseltilmiş motor sesi (hiçbir 3 silindirli motor o kadar bas ses çıkartamaz) etkileyici bir hız şöleni sunuyor. Rakamlar süper spor kadar hızlı olmadığını gösterse de i8 süper keyifli bir otomobil.
Bu, otomobillerin Kim Kardashian'ı, evden fotoğrafını çektirmeden çıkamıyor. Tasarımı dünya dışı ve o kadar dikkat çekici ki insanlar ona dönüp bakmaktan kendini alamıyor. Ardından işaret ediyorlar ve yanına gelip ne olduğunu soruyorlar. Eğer i8 tanımlayacak olursak onun için bir modern sanat işi diyebiliriz. Kapıları yukarı açılan bir sanat işi.
i8 herşeyi bir süper spor gibi yapıyor ama önemli bir detay hariç: Maksimum hızı 250 km/s ile sınırlandırılmış. 0-100 km/s hızlanması dört saniyeden fazla sürüyor, yol tutuşu dar lastikleri nedeniyle kısıtlı. Çok yüksek teknolojiye sahip ama bazen yazılımında güncelleme gerekiyormuş gibi hissettiriyor. Karmaşık hibrit sistemini uyanmamışken yakalarsanız bir gecikme oluyor, bu hareket etmeden önce uzay aracının rotasını hesaplaması gibi hissettiriyor.
i8'e inip binmek zor çünkü geniş kapı eşiklerinin üzerinden atlamanız gerekiyor ve koltuk alçakta olduğu için resmen otomobilin içine düşüyorsunuz. Aracın içine binmek için kolay bir yol bulamadığım için koltuğu en arkaya alıp direksiyonu öne çekerek bunun üstesinden gelmeye çalıştım. i8'den inmek çok efor istediği için günlük kullanımda bana pek uygun bir otomobil değil.
Bazı küçük sorunları dile getirmeyi uygun gördüm bu yüzden otomobilin tüm sıkıntılarının listesinin eksikliği için kusura bakmayın. Bagajı gerçekten çok küçük. Yan ve arka camlardan görüş sıra dışı şekilde kısıtlanmış durumda. Arka koltuklar yetişkinler için ideal değil. Bagaj kapağının açılması için bir tutacak bulunmuyor, açıyorsunuz, parmaklarınızı camın altına geçirip, kaldırıyorsunuz.