Güncelleme Tarihi:
15 Temmuz darbe girişimini önlemede kilit rol üstlenen isimler, o gece yaşadıklarını daha sonra Meclis’te FETÖ ve 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu’na anlattılar. Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Ümit Dündar, Boğaziçi Köprüsü ayağında yapılan mini kriz toplantısından televizyon açıklaması kararının nasıl verildiğine; eski İçişleri Bakanı Efkan Ala Erzurum uçağından iner inmez MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın kendisini arayarak hangi bilgileri paylaştığına kadar pek çok noktaya değinerek geceyi aydınlattılar.
İlk toplantısını 7 Ekim 2016 günü gerçekleştiren komisyon, 50’ye yakın kişiyi dinleyerek bilgi aldı. 3 Ocak 2017 tarihi itibariyle de çalışmalarının inceleme ve araştırma safhasını tamamladı. 4 ay 15 gün sonra da raporunu hazırladı. Komisyon, 15 Temmuz gecesinin aydınlanması için, o gecenin kaderinin değişmesinde aktif rol alan önemli isimleri dinleme fırsatı buldu.
Televizyon kanalına bağlanarak yaptığı açıklamayla önemli bir hamlede bulunan Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Dündar’dan dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala’ya, Emniyet Genel Müdürü Celalettin Lekesiz’e, 15 Temmuz gecesinin Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Galip Mendi’ye kadar pek çok isim yaşadıklarını dakika dakika anlattı. 15 Temmuz dehşet gecesinin önlenmesinde kilit rolde bulunanların ifadeleri TBMM Komisyon tutanaklarına özetle şöyle yansıdı...
Eski Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Galip Mendi:
HANIMEFENDİYE ARKADA ARABA HAZIRLADIK
15 Temmuz normal bir mesai günüydü. Bir tümgeneral arkadaşımın Gazi Orduevindeki düğününe gittim. Saat 21.30 sıralarında yanımda eşim var ve emir astsubayımı götürmüştüm düğüne. Saat 21.30 gibi de emir astsubayım ‘Komutanım, çatışma varmış Genelkurmay kapısında’ dedi. Düğün sahibine ‘Allah’a ısmarladık’ diyerek kapının önüne çıktım. O arada Jandarma Genel Komutanlığı Harekât Merkezini aradım cevap alamadım, Genelkurmayı aradım cevap alamadım. Olağanüstü bir durum olduğunu hissetmeye başladım. Kapının önünde Kurmay Başkanlığına o sırada vekâlet eden Tümgeneral Arif Çetin’i aradım ‘Arif, olağanüstü bir şeyler var bir şeyler duydum’ dedim. ‘Komutanım, ben de arıyorum cevap alamıyorum’ dedi. ‘Atla git, ben de eve gidip üstümü değiştirip oraya geleceğim’ dedim. Ancak yaklaşık 15-20 saniye sonra, benim yaklaşık sekiz seneden beri emir subaylığımı yapan yarbay arkadaşımız heyecanla koşarak yanıma geldi. Bu arada ben arabamı bekliyorum eve gitmek için. ‘Komutanım, Genelkurmay Başkanı ile 2. Başkan, Genelkurmay karargâhında sizi bekliyor. Sizi acele istiyorlar, hanımefendiye arkada araba hazırladık’ dedi. Arabaya bindim, bu emir subayı da bindi ön tarafa.
NE AKINCILAR’I SEN MANYAK MISIN?
Araba hareket etmeden bir saniye sonra Konya Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Timurcan Ermiş sol taraftaki kapıyı açtı. Konya’dan gelmesi için benden müsaade alması lazım doğal olarak. Ben tepki gösterdim kendisine: ‘Ne arıyorsun burada? Ne işin var? Bu kıyafet ne?’. Dedi ki: ‘Size Akıncılar Üssü’nde bilgi verilecek’. ‘Ne Akıncılar’ı? Sen manyak mısın?’ Bir müddet sonra bu tepkiler üzerine ‘Sizi de yanımızda görmek istiyoruz’ dedi. Şiddetle buna karşı çıkarak ‘Sen çete misin? Senin niye yanında olayım?’ diye tepki gösterdim. Birden belindeki tabancasını çekip, mermiyi sürerek devam etti. Akıncılar Üssü’ne yaklaşırken birden önümüze bir VIP minibüs geçti ve Üssün kapısına geldiğimiz zaman minibüs durdu, arkasında da biz durduk. Demir kapılı bir yere geldik. Önce, 7-8 kişiydi, daha sonra bu 25-30 kişiye çıktı; havacı, pilot giysili yani tulumlu, ellerinde tabanca olan bir grup peyda oldu ve benim arabamın ve minibüsün etrafına dizildi bunlar. Bu arada bu tuğgeneral arabadan inerek öndeki minibüsün yanına gitti, minibüsün kapısı açıldı ancak ben içeriyi görmedim. Bir şeyler konuştular. Minibüs içeri girdi, yana çekildi, biz içeri girdik. Belli bir yere götürdüler. Bir su deposuna benzer küçük bir binanın önünde durduk. Camı, penceresi olmayan bir oda. 2 sandalye vardı. Karşımda da 1 sandalye var. ‘Sorgulama Merkezi’ yazıyordu. Sandalyeye oturdum. Beş dakika sonra bir grup geldi, ellerinde tabancalar. ‘Ben falanca örgüt adına, sizi tutuklamaya geldim’ dedi. Tabii, o anda ben ‘adına’yı duydum sadece, örgütün adını anlamadım. Ben tepki gösterdim. Elimi, ayağımı plastik kelepçeyle bağladılar, kafama da bir başlık geçirdiler. Ağzımıza da bir bant yapıştırdılar. Uçak sesleri duyuyorum, bir uçak kalkıyor, bir uçak iniyor. Sikorsky helikopterlerinin sesini duyuyorum. Saat 11.00 gibiydi, akşamleyin arabanın şoför mahalline geçen jandarma astsubay korumalarından biri koşarak seslendi kapıdan. ‘Komutanım, komutanım’ deyince kapıya yöneldik. Kapıyı açtı, ‘Komutanım, buradan hemen kaçmamız lazım, sizi vuracaklar, duydum’ dedi ve arabayı akşamleyin park ettiği yere koşarak gittik, oradan dışarı çıktık. Dışarıda kimlik kontrolünden sonra Kazan Emniyet Amirliğine geldik.
Genelkurmay 2. Başkanı Ümit Dündar:
DÖRT TELEFONDAN DA CEVAP ALAMADIM
Saat 18.15 sıralarında ordu karargâhından ayrıldım ve konutuma geçtim. Saat 21.40 civarında İstanbul İl Emniyet Müdürümüz tarafından telefonla arandım. Bana, Beylerbeyi ve Çengelköy bölgesinde bazı normal olmayan ve askerlerin de karıştığı bazı olayların olduğunu ifade etti ve herhangi bir bilgim olup olmadığını sordu. Ben de kendisine, olaylardan bir bilgim olmadığını ve gerekli araştırmayı yapıp kendisine tekrar döneceğimi ifade ettim. Ancak, ortada endişeli bir durumun olduğunu hissettim. Boğaz Köprüsü’nün Anadolu Yakası’ndaki ayağının altında kendisiyle buluşacağımı, oraya geldiği takdirde bir araya gelip durumu değerlendireceğimizi ifade ettim. Kendi korumalarıma aracı hazırlayıp tekrar oraya gitmek için emir verdim ve 22.20 civarında konutumdan hareket ettim. Orada hem Emniyet Müdürümüzle bir araya gelip durumu değerlendirelim hem de Boğaz Köprüsü’ndeki olaya belki ferdî olarak müdahale etmem sonucunda olayı önleyebileceğimi o anda değerlendirmiştim. Yolda giderken sırasıyla Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanımızı, Kara Kuvvetleri Komutanımızı, Genelkurmay İkinci Başkanımızı ve Genelkurmay Başkanımızı telefonla arayarak durumu rapor etmek istedim. Ancak, dört telefondan da herhangi bir cevap alamadım.
DOSTANE TUTUM SERGİLEMİYORLARDI
Boğaz Köprüsü’nde Emniyet Müdürümüzle bir araya geldik. Araçlar da görüş mesafesindeydi kendi aracımla o araçların yanına doğru ilerledim. Fakat oraya gittiğimizde, oradaki asker kılığına girmiş o teröristlerin, havaya ateş ettiklerini ve dostane bir tutum sergilemediklerini görünce tekrar Emniyet Müdürümüzün yanına geldim. Ankara’da da bazı gelişmelerin olduğunu duyunca artık olayın çapı yavaş yavaş zihnimizde canlandı ve TSK içerisinde belli bir grup tarafından yapılan bir hareket olduğu kanaati bende oluştu. 22.45 veya 22.50 civarında hem İstanbul’daki birliklerin komutanı olan tümgeneralimiz Yavuz Türkgenci geldi hem de Valimiz, yanımıza geldi. Küçük bir kriz masası gibi, Boğaz Köprüsü’nün Anadolu yakası bölgesinde üçümüz bir araya geldik. Yaklaşık 23.45 civarına kadar hem Sayın Valimiz, ben ve İl Emniyet Müdürümüz, artı bir de 3. Kolordu Komutan Vekilimiz bu Boğaz Köprüsü bölgesinde kaldık ve daha sonra oranın güvenli olmadığı, daha güvenli bir yerde çalışmamızın uygun olacağını değerlendirerek bir başka bölgeye geçtik. İl Emniyet Müdürümüz ve Yavuz Paşa, Boğaz Köprüsü’nde kaldı, biz Valimizle birlikte bir başka bölgeye geçtik.
TELEVİZYONA AÇIKLAMA YAPMA KARARI
O noktada artık hem daha fazla birliğin kışlalardan çıkmasını önlemek hem de Trakya’daki birliklerimize sahip olmak şeklinde genel stratejiyi belirledik. Eski Genelkurmay Başkanımız Necdet Özel Paşa’yla da görüştük. Valimizle yaptığımız görüşme sonucunda da televizyona bir açıklama yapmamızın yararlı olacağını değerlendirdik. Saat 6.30 civarıydı herhâlde veya 7’ye doğruydu, Valimizle birlikte, Sayın Cumhurbaşkanımızın gelmiş olduğu havaalanına doğru gidip, Sayın Cumhurbaşkanımızın yanına katılıp kendisini hem durum hakkında bilgilendirmek hem de direktiflerini almak maksadıyla deniz yoluyla önce karşıya, oradan da havaalanına geçtik ve havaalanında Sayın Cumhurbaşkanımıza o ana kadar gelinen durum itibarıyla durumu hakkında bilgi arz ettim. Saat 7.30’dan, 8’den sonra da Cumhurbaşkanımızın ve Başbakanımızın vermiş olduğu direktifler kapsamında diğer faaliyetleri icra ettik.
Emniyet Eski Genel Müdürü Celalettin Lekesiz:
BİR LOKMA DAHİ ALMADAN KALKTIM
O akşam çocuklarımla, ailemle bir akşam yemeği yiyebileyim diye saat 21.30 gibi eve geçtim. Bir beş altı dakika sonra Ankara Emniyet Müdürümüz aradı, ‘Genelkurmay tarafından silah sesleri geldiğine ilişkin duyumlar aldık, bakıyoruz, bilginiz olsun efendim’ dedi. Biraz sonra İstanbul Emniyet Müdürümüz aradı, ‘Boğaz Köprüsü’nün kapatıldığına ilişkin bilgiler geldi’ dedi.
‘Neyin nesiymiş bu? Bir bomba filan mı var? Kaldı ki öyle bir şey olsa dahi bizim haberimizin olması lazım’ dedim. ‘Hemen bakıyoruz, gelişmeleri ben arz edeceğim’ dedi. Bir üç beş dakika sonra üzerimizden oldukça blast etkisi yapan malum bir uçak geçti. Bunun üzerine, ben Ankara’dan bir arkadaşı aramadan birkaç arkadaş aradı, ‘Efendim ‘Tatbikat var’ diyorlar’ dedi. ‘Bu, tatbikata çok benzemiyor’ derken, ekranlarda, bu arada sofraya da oturmuştum, İstanbul’daki Boğaz Köprüsü’nü gördüm. O arada bir uçak daha geçti. Yemekte, ben sofradan bir lokma dahi almadan, eşime, çocuklarıma ‘Bu, paralel çetenin bir darbe girişimi. Siz devam edin, ben çıkıyorum’ dedim. Üstümü başımı giydim, bir taraftan arkadaşları aradım, ‘Kriz merkezini hemen oluşturun. Tüm genel müdür yardımcıları, tüm daire başkanları çok süratle, ivedi kriz merkezine gelsinler, ben de hemen geliyorum’ dedim. Bu arada Sayın Bakanımızı aradım, ulaşamadım, telefonu kapalıydı. Başbakanımızı aradım; koruması telefonla görüştüğünü, kendilerinin bize hemen döneceklerini belirtti. Cumhurbaşkanımızı aradım, ulaşamadım.
Cumhurbaşkanlığı Koruma Başkanını aradım. Güvende olduklarından bahsetti. Saat 22.15 gibi ‘acil’ kodlu olarak Emniyet Genel Müdürlüğünün kriz merkezinde toplantıya başladık. Toplantıda ‘Arkadaşlar, bu, çok açık ve net, paralel çetenin bir darbe girişimidir. 5 genel müdür yardımcımız şimdi vereceğimiz emirleri 81 il emniyet müdürümüze derhâl iletsin’ diye bir talimat verdim. Mevcut personel kritik tüm binalara görevlendirildi. Cumhurbaşkanımızın güvenliğini sağlamak amacıyla Koruma Başkanı ve Koruma Daire Başkanı arandı ve otelden ivedi olarak tahliye edilmesinin, başka bir bilinmeyen yere götürülmesinin uygun olacağı belirtildi.
Eski İçişleri Bakanı Efkan Ala:
SÜREKLİ DİYALOG HALİNDEYDİK
Ben Erzurum’daydım. Erzurum’da Sağlık Bakanımızın abisi vefat etmişti, ona akşam saatlerinde başsağlığı dileklerinde bulunduk. Oradan Türk Hava Yollarının tarifeli 21.20 uçağıyla Ankara’ya hareket ettik. Biz gece 23.00 sularında Ankara’ya indik ve daha iner inmez, tabii, uçakta telefonlar açılıyor, hemen Koruma Müdürüm ‘Efendim, darbe oluyormuş, böyle haberler var’ dedi. Tam o onu bana gösterirken MİT Müsteşarımız Hakan Fidan aradı, ‘Sayın Bakanımız, neredesiniz?’ dedi. ‘Buradayım’ dedim. ‘Darbe oluyor’ dedi. Ne darbesi falan derken artık konuşmaya başladık. Yanımdaki arkadaşlarla havaalanında bir değerlendirme toplantısı yaptık. Hemen o anda Emniyet Genel Müdürümüzü aradım ve kesinlikle Türkiye sathında silahla karşı konulacaktır, Emniyet teşkilatımıza bu şekilde talimatı geçin, Jandarmaya bu şekilde geçin… Jandarmayı da aradım tabii. Emniyet Genel Müdürümüze bu talimatı verdim.
ONLAR UÇAKTA BEN UÇAKTAYIM
Asayiş Komutanı olan Arif Çetin Paşa’yla görüştüm ve ona da aynı şekilde aynı talimatları verdim. O arada, işte, Başbakanımızı, Cumhurbaşkanımızı arıyorum. O da şey yapmış yani ben indim, onlar uçakta, ben uçaktayım, onlar başka yere harekât hâlinde ama görüşmelere başladık. Sonuçta belediye başkanlarından, valilerden bazılarını aradım, buradaki, Ankara çevresindeki bakanlarımızla görüştük. Emniyet Genel Müdürümüz özel harekât polislerine F16’larla saldırdıklarını, bombaladıklarını ve birtakım yerlere bomba attıklarını söyledi, vatandaşımızın meselelerden haberdar olmasının doğru olacağını, vatandaşın da desteğine ihtiyaç duyduğumuzu bildirdi. O arada Cumhurbaşkanımız konuşuyor CNN Türk’te. Dinledim, sonra ben devreye girdim, Cumhurbaşkanımızın çağrısı bittikten sonra aynı çağrıyı yaptık. Gece boyunca Başbakanımızla ve Cumhurbaşkanımızla sürekli diyalog hâlinde, onların talimatlarını da alarak, onları bilgilendirerek buradaki durumu yönetmeye çalıştık.