Güncelleme Tarihi:
Çorum’un Sungurlu ilçesinde doğmuş, Ankara, Mamak’ta ikamet ediyordu. Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Rıfat Börekçi Eğitim Merkezi’nde memurdu. Bitirdiği evliliğinin en güzel kazancı dünyalar tatlısı bir kız çocuğuydu. Yedi yaşındaki kızı, gözbebeğiydi.
O gece sokağa çıkmaya bir anda karar verdi. “Dur oğlum” diyen annesine “Bugün gitmeyeceğiz de ne zaman gideceğiz”, “Gitme, ortalık karışık” diyen babasına, “Baba bu dünyada kaybedecek neyimiz var” diye yanıt verdi. Arabaya binmeden önce kardeşini uyarmayı da ihmal etmedi ama; “Bir evden bir kişi yeter, sen çocukların başında dur”.
Bu kez de kardeşi onu dinlemedi.
Arabayı çok hızlı kullandığını anlattı kardeşi sonra. Abisinin yolda “Bugün ölürsek, çok güzel bir ölüm olacak” dediğini...
Olay yerine geldiğinde arabanın kapılarını kilitlemeyi unutacak kadar büyük bir heyecanla koşup gittiğini...
Kardeşi, arkasından yetişemedi bile, Kızılay’da gözden yitirdi ağabeyini. Bir daha hastane morgunda gördüler onu. Ama çok geçmeden bir video paylaşıldı internette. Ali Alıtkan’ın canını teslim ederken gülümsediği görülüyordu video’da.
Babası Ekrem Alıtkan anlattı: “Gülerek gitti çocuğum. Haberlere ‘gülen şehit’ diye çıktı. Çok inançlı biriydi. Sevmeyen kimse yoktu onu. Aramızda bir anlaşmazlık olsa, iki dakika sonra gelir, özür dilerdi, ‘Benim canım sıkkındı, kusura bakma’ der, gönlümü alırdı.”
Tek hayali, kızının iyi bir eğitim almasıydı Alıtkan’ın. Şehidin babası, oğlunun dualarının kabul olduğunu söylüyor. Devlet yetkilileri, küçük kızın eğitimiyle yakından ilgileniyormuş. Eğitim kısmı tamam da... Özleme çare yok. Küçük kızın “Neden benim babam öldü, hani ihtiyarlar ölürdü dede” sözlerine yanıt vermek zor.
Baba Alıtkan, oğlu şehadet makamına eriştiği için gururlu ama kalbinden neler geçtiği sorulunca sesi titremeye başlıyor: “Baba yüreği... Ne mutlu şehit babasıyız ama tabii kalp titriyor, göz doluyor...”