Güncelleme Tarihi:
Birçok sebebi var. Bunlardan birincisi ve en önemlisi tribünlerin boş olmasıydı.
Söz konusu yer İnönü olunca, taraftarın eksikliği daha çok hissediliyor.
Olumsuz atmosferin etkisiyle ister istemez futbol bir türlü hızlanmadı.
Taktiksel anlamda eksik yok muydu? Vardı...
Pozisyonlar ve oyuncu tercihleri...
En uçta oynayan Nobre'nin arkasında Tello, sol kenarda Bobo, sağ tarafta Nihat...
Sol çizgide Bobo ne kadar etkin rol alabilir. Denizli'nin bu ısrarı Bobo'dan bir sol kenar oyuncu yaratma çabası mı? Yoksa ihtiyaçtan doğan alternatif mi?
İkisi de olabilir... Ama ne kadar olur... Ya da olur mu? Bana sorarsanız olmaz.
Nitekim Bobo, doğal olarak 90 dakika boyunca hiç bir varlık gösteremedi.
Aynı şekilde Nihat için de bu söylenebilir. Nihat, en son sürekli olarak Beşiktaş formasıyla o bölgede mücadele etti. Yalnız Bobo için olan düşüncemdeki tek fark Nihat'tan bir sağ kenar olur. Hem de çok da güzel olur.
Fatih Kaya yazıyor |
Zamanı mı? Hayır... Daha zamanı var.
Mustafa hoca bunun farkına ki oyun içinde sürekli yer değiştirdi. Fakat, kısa bölümlerde ki ofansif değişiklikler üretim anlamında çare olmadı.
Beşiktaş adına en kritik görevi üstlenen Tello topu oynatmak yerine, topla oynamayı tercih edince sıkıntı daha da çoğaldı.
Fink'in yardımları da Tello'yu bir türlü ateşleyemedi.
Gole kadar ki verimsizliğin kaynağı da buydu.
Futbolun hızlanması gereken bölümlerinde Tello'nun topu ezmesi ve kaybetmesi...
Sadece sağ kanattan akın denemeleri ve Erhan'ın iyi niyetli çabası takımı ilk yarıda biraz da olsa ayakta tuttu.
Zira, Erhan'ın çizgiden getirip yaptığı adrese teslim orta ilk yarının en önemli pozisyonuydu.
Zor olanı başaran Nobre, Beşiktaş'ı iyice strese soktu.
O dakika da gelecek bir gol
Ama olmadı.
İlk yarının orkestra şefi olan Tello, ikinci yarıda sol kenara geçince kara kartal hiç pozisyon üretemez oldu.
En uçta Nihat, arkasında Nobre, sol da Tello sağ kenarda Bobo...
Düzen değişti, netice değişmedi. Hatta daha da kötü bir hal aldı.
Değişiklikler ile düzen tekrar değişti.
Maç içerisindeki satranç hamlesi değişiklikleri bu sefer meyvesini verdi.
En uçta Nihat, arkasında Tello, solda Bobo, sağda Holosko...
Bobo hariç, bu sefer olmuştu.
Uğur'un orta alandan daha çok ofansa katkı sağlaması... Tello'nun sürükleyici ve istekli futbolu golün sinyalini veriyordu.
Nitekim çok güzel bir atakta kartal golü buldu.
Daha sonra ki dakikalarda Beşiktaş tamamen kontrolü eline aldı ve istediği gibi oyunu yönlendirdi.
Üst üstte yapılan elliye yakın pas bunun göstergesiydi.
Tello'nun enfes frikiği ile kartal sessiz gecenin sonunu getirerek...
Haftayı beklendiği gibi kayıpsız atlattı.
Hop dedik
Tribünlerin boş olduğu keyifsiz bir maçın üzerine bir de hakem eklenince maç hiç çekilmez hal aldı.
İlker hocaya sormak istiyorum.
Avantaj kuralı nedir?
Oyunu kesmek futbola balta vurmaktır. Ufacık bir faul ve atak devam ediyor. Düdük çalıyorsunuz...
Futbolcular isyan ediyor...
Bir kez daha kesiyorsunuz...
Tekrar... Tekrar!
Ama durun artık... Bırakın futbolcular saha da futbol oynasınlar...
Fakat siz izin vermiyorsunuz. Neden?
Maçın önüne geçmek bu olsa gerek...
Şaşkınlıkla izlediğim, hatta maçın sonuna doğru artık gülümsemeye başladım.
Çünkü gerçekten komikti...
Komik bir yönetimdi.
Peki, futbolcunun sarı kart görmesi için ne yapması gerekir?
Sadece itmesi, çekmesi veya topu elle kesmesi mi gerekiyor?
30'a yakın faul yapan Antalyaspor’lu futbolculara tek bir kart göstermediniz. Ki çaldığınız düdüklerin yarısı faul değildi.
Ama düdük çalıyorsunuz ve artık bunun bir cezası olmalı...
Öyle değil mi?
Maçın en kritik pozisyonuna gelince...
Yalçın'ın, İbrahim Üzülmez'in alnının ortasına attığı kafayı nasıl görmediniz?
Penaltı olması için daha ne olması gerekiyor.
Merak ediyorum.
Ve yönetiminizden dolayı sizi tebrik ediyorum...
MHK’ye de helal olsun… Nerden bulup yetiştiriyorlar... Bravo!
Pembe panter
Maçın 3. dakikasından itibaren zaman çalan bir kaleci...
Evet...
3. dakikası...
Top sağdan çıkıyor. Ömer alıyor. Yaklaşık 30 saniye sonra ters taraftan aut atıyor.
Taa ki, golü yiyene kadar...
Sonra Ömer birden hızlanıyor.
Neden?
Çünkü makineye jeton atılıyor.
Su Molası
Yer İstanbul...
Maç başlama saatleri aynı...
Bir maç pazar günü oynanıyor, diğeri pazartesi...
Fenerbahçe - Sivasspor maçının 25. ve 75. dakikasında 2 kez su molası veriliyor.
Beşiktaş - Antalyaspor maçında su molası yok...
Neden?
Beşiktaş ve Antalyaspor’lu futbolcuların su ihtiyacı yok mu?
Bir gün önce ve sonra ne değişti?
Nasıl yani?
Dün gece tamamen tesadüf eseri izlediğim bir programın şaşkınlığını yaşıyorum.
O açıklamaların ne kadar spontane geliştiğini bilememekle birlikte çok şeyi merak ediyorum.
Zamansız bu açıklamaların sebebi nedir?
Mustafa Denizli'ye karşı bir cephe oluşturma çabası içinde gördüm Sinan Engin'i...
Harcanan paralardan girip, kendi dönemiyle karşılaştırdı, şampiyonluk sonrası Mustafa Denizli'nin kendisini aramamasına içerlemesi v.s.
Garipsedim...
İnceden inceye Başkan'ı öven sözlerinin arkasında ne var...
Bir başarısızlık beklentisi olabilir mi?
Hani, bayram değil seyran değil... Durup dururken nerden çıktı bu şimdi...
Mustafa Hoca bu takıma geçen sezon Yusuf ile Ernst'i almasaydı sonuç ne olurdu biliyoruz.
Maddi karşılaştırmanız ise çok daha bir ilginçti...
Beşiktaş'a şu zamana kadar getirdiğiniz sayısız futbolcunun 3-4 tanesi istikrarlı oynadıysa bu başarı mıdır?
Higuain, Diatta, Gordon Schildenfeld, Zapotocny?
Sadece 4 tanesini hesaplasanız, daha fazlası değil...
Zapo'nun Beşiktaş'a 6 Milyon Euro'dan fazla bedeli var... Hadi düz hesap hepsine ayakbastı, oynadı, gitti 15 Milyon Euro diyelim...
Dile kolay tabi deniyor.
Nasıl bir katkıdır bu çözemedim?
Anlamak mümkün değil... Herkes bir tarafından çekiştiriyor Beşiktaş'ı...
Nereye kadar bu gerginlik, ne kadar devam edecek.
Bilen var mı? Tabii ki, yok!