Yüz bulamayan aşık bu şiiri İzmir'in meyhanelerinde tesellli ararken yazdı

Güncelleme Tarihi:

Yüz bulamayan aşık bu şiiri İzmirin meyhanelerinde tesellli ararken yazdı
Oluşturulma Tarihi: Kasım 02, 2002 20:45

'Burası Agora Meyhanesi, burda yaşar aşkların en şahanesi, en divanesi' şarkısını kim bilmez. Peki ya bu sözleri kimin yazdığını? Bu sorunun cevabı birincisi kadar kolay değil. Üstelik Zeki Müren'den Behiye Aksoy'a pek çok ünlünün seslendirdiği bu şarkının sözlerini herkes kendince değiştirmiş, yeni mısralar ekleyip çıkartmışsa.

Şarkının sözleri ilk kez 1959'da Ege Ekspres gazetesinde yayınlanmış ve ağızdan ağıza yayılırken ilk hali unutulup gitmiş. Agora Meyhanesi'nin hikayesini 43 yıl sonra, Balat'ta restorasyonu süren Agora Meyhanesi'nde şairi Dr. Onur Şenli'den dinledik. 1959'da şiiri yazarken İstanbul'da Agora Meyhanesi diye bir yer olduğunu bilmiyormuş. Bu meyhanenin sekiz köşeli olduğundan ve şair Özdemir Asaf'ın meyhanenin sekiz ayrı köşesine sekiz ayrı şiir yazdığından da haberi yokmuş.

Hristo Hristodulos'un dedesinin bu meyhaneyi 1890'da açtığından, içinde tam 286 film çevrildiğinden de bihabermiş Onur Şenli. Geçtiğimiz yıl, İstanbul'da bir toplantı sırasında Aysel Gürel, Balat'taki Agora Meyhanesi'nden söz edince öğrenmiş varlığını ve eşi Kıymet (Unutma) Hanım'la birlikte aynı gün soluğu meyhanede almış. Karşısında şiirinde anlattığı meyhanenin aynısını bulunca şaşkına dönmüş. Aynı günlerde Ahmet Selçuk Agora Meyhanesi şiirini çıkaracağı kasete almak için izin istemiş. Şenli, şiirini eksiksiz okuma kaydıyla olur, demiş. Bu sefer de CD piyasaya çıktığında İlkan'ın şiiri eksik değil fazla okuduğunu, yani orijinal metni kendi 'katkılarıyla' süslediğini görmüş. Onur Bey, ‘‘Herkesten beklerdim ama bir şairden asla.’’ diyor ve bir tazminat davası daha açmaya hazırlanıyor...

İLK TEBRİK EDEN ARKADAŞI AHMET NECDET SEZER OLDU

Takvimler 4 Nisan 1953'ü gösterdiğinde Türkiye, Çanakkale'de bir İsveç şilebine çarpan Dumlupınar denizaltısıyla denize gömülen 81 denizci için ağlıyordu. Şenli ailesinin evinde de herkes gözyaşları içindeydi. Bir tek 13 yaşındaki Onur ağlamıyordu. ‘‘Ben o sırada gözyaşlarımı kağıda akıtıyordum’’ diyor. Afyon Lisesi'nde yapılan anma töreninde Onur Şenli yazdığı şiiri tekrar tekrar okumuştu. Tören sonunda yanına gelen sınıf arkadaşı Ahmet Necdet Sezer, Onur'un boynuna sarılmış tebrik etmişti. Böylece ilk şiir ortaya çıkmış ve Onur Şenli ismi önce Afyon sonra da bütün ülkede duyulmuştu. İstanbul'a giden genç Onur önce Vefa Lisesi sonra da Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne girdi ama aklı fikri şiirde ve yazıdaydı. Agora Meyhanesi'nin hikayesi de işte o günlerde başladı.

BABAMIN ARKADAŞININ KIZINA O GECE TUTULDUM

Onur Şenli'yi en çok etkileyen kişi babasıydı. Üsküdar Musiki Cemiyeti'nin kurucularından biri olan Sabahattin Şenli, çok güzel şarkı söylermiş. Selahattin Pınar'ın da yakın arkadaşı olan Sabahattin Bey, engin müzik bilgisini Onur'a da aktarmış. Babasının bir arkadaşının lise son sınıfta okuyan çok güzel bir kızı varmış. Bir akşam, babası Onur'u göstererek ‘‘Bizim çocuğun sesi çok güzeldir, size bir şarkı söylesin’’ deyince, kızın babası da ‘‘Bizim kızın da sesi güzeldir, Onur bir şarkı okursa kızımız da size bir tango seslendirir’’ diye karşılık vermiş.

‘‘Gece gündüz aklımdan çıkmayan kızın gözlerinin içine bakarak, sözleri Mustafa Nafiz Irmak'a ait olan Selahattin Pınar'ın bir şarkısını okumaya başladım: 'Anladım sevmeyeceksin beni sen nazlı çiçek / Hasta gönlüm yine hicranını yalnız çekecek.' Tabii devir tango devri olduğu için o güzel kız benim gözlerimin içine bakarak okumaya başladı: 'Seni sevmem de haksız / Sevdim demem de haksız / Fakat neden insafsız... Şarkılar bitince evde derin bir sessizlik oldu. Ben çıkıp gittim. Ertesi gün onlar da yazlığa taşındılar. Günlerce evlerinin önünden geçtim ama o bir türlü dönmedi. Sonunda birgün penceresinin altından geçerken önüme bir kağıt düştü. 'Onur Bey, sizi Gündoğdu'daki Sisi Pastanesi'nde bekliyorum' diyordu. Soluğu pastanede aldım ama randevuya başkası geldi. Bu, sevdiğim kızın komşusuydu. Bana, 'Aylardır sizi seviyorum' deyince şaşırdım. 'Ama ben başkasına aşığım' diye itiraz ettim. Baktım ki onuru kırılıyor, birkaç güzel söz söyleyip, olayı yumuşatarak yanından ayrıldım. Fakat, sevdiğim kız ertesi gün İzmir'e gelmiş ve pastanedeki buluşma kendisine yalan yanlış aktarılmıştı. Ne yapıp, neylediysem ikna edemedim. Telefonlarıma çıkmadı, ortadan kayboldu, beni görünce yolunu değiştirdi. Olmadı.’’

HATIRA DEFTERLERİNİN VAZGEÇİLMEZ ŞİİRİ OLDU

Aşk yarasıyla kıvranan genç adam teselliyi İzmir'in Agora semtindeki salaş meyhanelerde aramaya başlamış. Bir gece Agora'da içtikten sonra eve gelmiş ve sevdiği kıza bir mektup yazmaya koyulmuş:‘‘Sana bu satırları, bir sonbahar gecesinin felç olmuş köşesinden yazıyorum...’’ diye başlamış. İlerledikçe yazdığının bir şiir olduğunu farketmiş. Böylece ünlü Agora Meyhanesi ortaya çıkmış. Dikkat ettiyseniz 'esas kız'ın adını anmadık. Çünkü Onur Bey, İzmirli bir gazete patronunun eşi olan ilk göz ağrısının ismini zikretmek istemediğini söyledi.

Şiire o günlerde adet olduğu üzre İngilizce bir başlık koymuş: ‘‘The Night, Wine and Love’’ yani ‘‘Gece, Şarap ve Aşk’’. Şiir fakültede yayınlanan Neşter adlı dergide yayınlanmak üzereyken matbaada Ege Ekspres'in kültür sayfaları editörü Şadan Gökovalı görmüş. Dergi yayına girmeden önce şiirin başlığını Agora Meyhanesi olarak değiştirip gazetede yayınlamış. Şiir yayınlanır yayınlanmaz genç kızların hatıra defterlerine girmeye, mısraları duvar yazısı olmaya başlamış.

GÖNÜL YAZAR'DAN 66 BİN LİRA TAZMİNAT ALDIM

Tıbbiyeyi tamamen boşlayıp 1968'de Ege Ekspres'te tam gün gazetecilik yapmaya başladığı günlerde İstanbul'dan gelen bir yakını, ‘‘Senin şiir şarkı olmuş, Gönül Yazar plağa okumuş ama plakta söz ve müzik İsmet Nedim’’ yazıyor demiş. Devrin ünlü bestecilerinden biri olan İsmet Nedim'in kendi eserini bestelemiş olması Onur Bey'in hoşuna gitmiş ama adından söz edilmemesine çok içerlemiş. İki gün sonra Gönül Yazar'ın ağzından verilen gazete ilanı kızgınlığını arttırmış: ‘‘Değerli bestekar İsmet Nedim'in benim için bestelediği, merhum aktör Suphi Kaner'in sözlerini benim için yazdığı Agora Meyhanesi'ni Arya Plakları'na okudum.’’ Sabrı taşan Onur Şenli, 20 bin lira maddi, 30 bin lira manevi olmak üzere toplam 50 bin lira tazminat talebinde bulunduğunu belirten dilekçesini mahkemeye vermiş. Ertesi gün çıkan bütün gazeteler davadan söz ediyorlarmış. Bir müddet sonra besteci İsmet Nedim İzmir'e gelmiş. Onur Şenli, adını gizleyerek gazeteci kimliğiyle İsmet Nedim'den söyleşi için randevu almış. Söz dönüp dolaşıp Agora Meyhanesi'ne gelince Nedim, ‘‘Yahu ben bunun bir yazarı olduğunu bilmiyordum. Bana bu şiiri imzasız olarak getirdiler ve benim de hoşuma gidince besteyi yaptım. Oysa tıbbiyede okuyan genç bir adamın şiiriymiş’’ deyince Onur Bey, ‘‘O genç adam benim efendim’’ diye yanıt vermiş. Ama bir uzlaşma sağlamak mümkün olmamış. Dava senelerce sürmüş. Mahkeme 1972'de faizleriyle birlikte 66 bin liralık bir cezayı onaylamış. Ama davalıların bir kısmı yerinde bulunamadığı için para Gönül Yazar'dan tahsil edilmiş.

Agora Meyhanesi

Sana bu satırları

Bir sonbahar gecesinin

Felç olmuş köşesinden yazıyorum

Beşyüz mumluk ampullerin karanlığında

Saatlerdir boşalan kadehlere

Şarkılarını dolduruyorum

Tabağımdaki her zeytin tanesine

‘‘Simsiyah Bakışların'ı koyuyorum

Ve kaldırıp kadehimi

Bu rezilcesine yaşamaların şerefine içiyorum.

Burası Agora Meyhanesi

Burada yaşar aşkların en madarası

Ve en şahanesi

Burada saçların her teline bir galon içilir

Gözlerin her rengine bir şarkı seçilir

Sen bu sekiz köşeli meyhaneyi bilmezsin

Bu sekiz köşeli meyhane seni bilir

Burası Agora Meyhanesi

Burası arzularını yitirmiş insanların dünyası...

Şimdi içimde sokak fenerlerinin yalnızlığı

Boşalan ellerimde kahreden bir hafiflik

Bu akşam umutlarımı meze yapıp içiyorsam

Elimde değil

Bu da bir nevi namuslu serserilik

Dışarda hafiften bir yağmur var

Bu gece benim gecem

Kadehlerde alaim-i semaların raksettiği

Gönlümde bütün dertlerin hora teptiği gece bu

Camlara vuran her damlada seni hatırlıyorum

Ve sana susuzluğumu

Birazdan şarkılar susar, kadehler boşalır

Umutlar tükenir, mezeler biter

Biraz sonra bir mavi ay doğar tepelerden

Bu sarhoş şehrin üstüne

Birazdan bu yağmur da diner

Sen bakma benim böyle delice efkarlandığıma

Mendilimdeki o kızıl lekeye de boş ver

Yarın gelir çamaşırcı kadın

Her şeyden habersiz onu da yıkar

Sen mesut ol yeter ki ben olmasam ne çıkar?

Dedim ya burası Agora Meyhanesi

Bir tek iyiliğin tüm kötülüklere meydan okuduğu yer

Burası Agora Meyhanesi

Burası kan tüküren mesut insanların dünyası.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!