Güncelleme Tarihi:
Saraç, ÖYP kapsamında olup, 674 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile statüleri 50/d olarak değiştirilen araştırma görevlileriyle ilgili açıklamalarda bulundu.
ÖYP'nin 23 Mart 2010 tarihli YÖK Yürütme Kurulunun kararıyla başlatıldığının altını çizen Saraç, ÖYP'nin kurgulanmasındaki temel nedenin öğretim üyesi ihtiyacı olan diğer yükseköğretim kurumlarının araştırma görevlilerine, talep edilen alanlarda akademik olarak daha yetkin üniversitelerde lisansüstü eğitim yaptırarak, öğretim üyesi yetiştirilmesini sağlamak olduğuna işaret etti.
Saraç, bu kapsamda 2010'dan itibaren ÖYP kapsamında atanan aday araştırma görevlisi sayısının 13 bin 179 olduğunu bildirdi.
Üniversiteler ÖYP kadrolarını kullanmak istemiyordu
Üniversitelerin pek çoğunun bu program başlatıldığı tarihten itibaren ÖYP kadrolarını kullanmak istemediğini söyleyen Saraç, bazı büyük üniversitelerin de ÖYP kadrolarını kesinlikle kullanmadığını belirtti.
Bu kadroların çoğu zaman YÖK tarafından üniversitelere kendilerinin talepleri olmaksızın verildiğini anlatan Saraç, bir kısım üniversitelerde bu kadrolardaki araştırma görevlileri ile rektörlükler arasında bundan dolayı idari yargı sürecinin yaşandığını ve yaşanmaya da devam ettiğini söyledi.
Bunun pek çok sebebinin yanı sıra rektörlerin ve üniversite hocalarının "usta-çırak" ilişkisiyle öğrenci yetiştirip araştırma görevlisi yetiştirmelerini ve kendilerinden sonra o bölümü devam ettirecek araştırma görevlisi seçiminde kendilerinin görüşlerinin de yer almasını istemelerinin yattığını anlatan Saraç, diğer taraftan talebin yoğun olmadığı bazı illerdeki üniversitelerde kadroya geçip İstanbul ve Ankara gibi illerde doktora eğitimini yapanların kadrolarının bulunduğu yerlere dönüşünde ve intibaklarında sorunların yaşandığını aktardı.
Saraç, ÖYP'nin diğer cari usuldeki 33/a ile 50/d'deki araştırma görevlileri ile ayrı bir 3’üncü kategori oluşturduğunun da altını çizerek, bu durumun da araştırma görevlileri arasında uyumsuzluklara ve çekişmelere neden olduğunu söyledi.
Rektörler ve öğretim üyeleri tarafından çok eleştiriliyordu
Gelecek için olumlu niyetlerle başlayan bu sürecin bu ve benzeri nedenlerle üniversite rektörlerinin ve üniversite öğretim üyelerinin önemli bir kısmı tarafından yoğun eleştirilere maruz kaldığını vurgulayan Saraç, şöyle devam etti:
"Üniversitelerde, araştırma görevliliği süreci doktora ve araştırma kavramlarını kapsıyor ve bu süre boyunca bu genç nesil 50/d kadrosu ile istihdam ediliyor. Mezuniyetlerinden sonra bölümleri tarafından akademik olarak çalışmaları uygun görülenler aynı üniversitede veya kendilerine ihtiyaç duyulan başka akademik kurumlarda görev alabiliyorlar.
Bu araştırma görevlilerinin KHK kararı ile 50/d kadrolarına geçirilişinin sadece FETÖ terör örgütü ile bağlantılı sunulması, öğrencilerimiz için haksız bir zan oluşturmaktadır ve bu yanlıştır."
Mecburi hizmet yükümlülüğü de kaldırıldı
Saraç, KHK ile üniversitelere, o üniversitenin iradesi ve seçimi dışında yerleştirilen bu araştırma görevlilerinin, başta başarı olmak üzere yeniden değerlendirilmesi imkanı tanındığını belirterek, "Ayrıca eleştiri konusu olan, ÖYP ile bu araştırma görevlilerine mecburi hizmet yüklenmesi de KHK ile kaldırılmıştır" dedi.
Mağduriyetle ilgili karar
Yekta Saraç, konuyla ilgili uygulamalara bakıldığında, bazı yanlış anlamalardan kaynaklanan ve araştırma görevlilerinin mağduriyetine yol açan durumların olduğunun da gözlemlendiğini bildirdi.
Doktora eğitimi bitmeden bir kısım araştırma görevlisinin geri çağrıldığını, geri çağrılan üniversitelerde bu araştırma görevlilerinin sürdürecekleri lisansüstü program bulunmadığının görüldüğünü belirten Saraç, bu ve benzeri sorunları önlemek amacı ile YÖK Genel Kurulu'nda bazı kararların alındığını ve üniversitelerdeki durumun özenle takip edilmesinin kararlaştırıldığını anlattı.
Rektörler YÖK'e davet edildi
Bu kararların en son 27 Eylül'de YÖK'e davet edilen rektörlere de iletildiğini bildiren Saraç, ÖYP kapsamındaki araştırma görevlileriyle ilgili üniversitelerde uygulanacak kararları şöyle anlattı:
"Başka üniversitelerde lisansüstü eğitim gören araştırma görevlilerinin kadrolarının bulundukları üniversiteye geri çağrılması işlemlerinde, kadrosunun bulunduğu üniversitede lisansüstü eğitim yaptığı programın bulunmasına üniversitelerce dikkat edilecek.
Geri çağrılma işlemi değerlendirilirken lisansüstü eğitim yapılan alanın niteliği, teknik ve akademik destek verebilecek öğretim üyesi sayısı ile bilimsel çalışma yapılabilecek imkanlar, kütüphane çalışması gerektirip gerektirmediği, lisansüstü eğitim yapılacak alanın fen, mühendislik ve sağlık bilimlerinde olması halinde ise tam gün laboratuvar çalışmasına katılma zorunluluğu gibi hususlara üniversitelerce özen gösterilecek.
Lisansüstü eğitim yaptığı programın kadrosunun bulunduğu üniversitede faal olmamasına rağmen geri çağırma işlemi yapılacak araştırma görevlisi olduğu takdirde, geri çağırma işlemi yapılan üniversiteler YÖK tarafından uyarılacak."
"Heba edilmemesine önem veriyoruz"
YÖK Başkanı Saraç, ÖYP ile yetiştirilen araştırma görevlilerinin de diğer araştırma görevlileri gibi Türk yükseköğretimi için önemli bir insan kaynağı olduğunu belirterek, "Bu kaynağın akademik teamüller ve kurallara dikkat edilerek heba edilmemesi, YÖK olarak son derecede önem verdiğimiz ve çalıştığımız bir konudur" dedi.