Açıklama aynen şöyle:
‘‘Sözünü ettiğiniz gibi Türkiye Denizcilik İşletmeleri (TDİ), Bakanlığıma bağlı bir kuruluş olmayıp Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'na bağlıdır.
6 ve 13 Temmuz tarihli yazılarınızda bahsedildiği gibi milletvekili olmadan
Almanya'da kurulan
Sancak Holding'in ortakları arasında bulunduğum iddiası doğru değildir. Zira Almanya'da kurulu
Sancak Holding ve
Sanotur şirketlerinde ortaklığım olmadığı gibi genel müdürlük yapmam da söz konusu olmamıştır. Dolayısıyla yapılan kiralamalar ve diğer faaliyetlerle ilgili hiçbir ilgimin ve dahlimin olması söz konusu değildir. Gerçek bu iken aksi yönde bir iddianın ispat edilme yükümlülüğü tarafınıza aittir. 6 Temmuz tarihli yazınızın
‘‘Nasıl kiralandı?’’ arabaşlığıyla yer alan bölümünde
Mehmet Koç ile
Almanya'da önce bir yük taşıma şirketi kurduğumdan bahsedilmektedir. Adı geçen kişiyle böyle bir şirketin kurulması ve iki adet geminin satın alınması söz konusu olmamıştır.
‘‘Bakan Yıldırım'ın talimatı var mı?’’ sorusunun cevabı ise
‘‘Hayır. Talimatım yoktur’’ Zira TDİ'nin Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'na bağlı bir kuruluş olması nedeniyle kiralamayla hiçbir alakam olamayacağı gibi talimatımın olması da bahis konusu değildir. Yine yazıda bahsedildiği gibi ne şahsımın ne de kardeşimin Santour şirketiyle ortaklık veya başka bir düzeyde ilişkisi yoktur.
Herkes yerel seçimlere...
CHP'de
İstanbul'un 32 ilçe kongresi naylon üye-delege tartışmaları arasında tamamlandı.
Beşiktaş, Kadıköy, Eyüp, Esenler, Fatih, GOP ve
Kağıthane gibi ilçelerin başkanları yeniden seçimleri kazanırken, çok sayıda ilçe başkanı, yerel yönetimlerde aday olmak üzere yarışa girmedi. (Bunların sayısı yaklaşık üçte bir oranında...) Buna yarış dememek lazım aslında... Çünkü kongrelerin çoğuna tek liste ile gidildi. Genel Merkez ya da İl Başkanı
Şinasi Öktem, mutlak bir üstünlük sağladı. Anlaşılıyor ki, Türkiye'nin her yerinde olduğu gibi CHP'den aday olmak üzere çok sayıda talip çıkacak...
İl örgütünün kongrelere baskısı açıkça su yüzüne çıktı. Adalar kongresindeki kulislerde, İl Başkanı Öktem'in
‘‘Mehmet Bölük'ün kesinlikle il delegesi yapılmaması’’ biçiminde bir uyarısı konuşuldu. Hatta il başkanının daha da ileri giderek
‘‘Mehmet Bölük il delegesi olursa kongrenizi iptal ederim, Adalar ilçesini silerim, görevden alırım’’ dediği iddia edildi. Bunun üzerine ne mi oldu?
Anlatılanları aktarıyoruz:
Mehmet Bölük,
‘‘Arkadaşlar Genel Merkez ve il başkanının benimle ilgili olarak ilçemizi uyardığı, hatta tehdit ettiği söyleniyor. Nedir bu konunun aslı? Bu uyarılara kim muhatap olduysa lütfen açıklasın, ben bir yere aday olup sizi sıkıntıya sokmam’’ demek zorunda kaldı.
Bölük'ten sonra söz alan eski ilçe başkanı Uluç Yurtduru, Merkez'in kendisini telefonla arayarak uyardığını açıkladı. İlçe başkanı Av. Hıdır Delipınar da, Öktem ile bazı il yöneticilerinin yüzüne karşı Bölük'ten duydukları rahatsızlığı dile getirdiklerini ve sert bir şekilde uyardıklarını ifade etti. Divan Başkanı eski milletvekili Metin Tüzün bu açıklamalar karşısında dondu kaldı. Ve Bölük, il delegeliğine aday olmadı. Bölük'ün yolsuzluklar, irtica, Tayyip Erdoğan'la mücadelesi acaba birilerini rahatsız mı ediyor?
Ankara Feribotu üzerine ilginç açıklamalar
TÜRKİYE Denizcilik İşletmesi'nin ‘‘Ankara’’ feribotunun
Almanya'daki
Santour firmasına kiralanmasıyla ilgili olarak yazdığımız yazılara taraflardan açıklama aldık.
Baştan kamuoyuna yapılan açıklamalar, söylenen sözler ve bilinenlerin dışında farklı bu açıklamalar...
Santour GmbH firmasının Genel Müdürü
Mehmet Koç, daha önce bize gönderdiği açıklamada, Ulaştırma Bakanı
Binali Yıldırım'ın eskiden bu firmada bir süre genel müdürlük yaptığını bildirirken; bakan ise
Santour şirketi ile ortaklık veya başka bir düzeyde ilişkisinin olmadığını söylüyor.
Hayret etmemek mümkün değil.
Özelleştirme'ye bağlı olmasından dolayı Maliye Bakanı
Kemal Unakıtan'a bağlı olan
TDİ'nin, bazı sorunları Ulaştırma Bakanı'na bırakması kadar doğal bir şey olamaz. O zaman ‘‘Ankara' feribotunu
Santour'a TDİ kiralamış, TDİ bana bağlı değil. Bu işten haberim yoktu’’ biçimindeki sözlerine ne demeli?
Bakan bugüne kadar yazılanlara hiç cevap vermezken bir anda neden kafa karıştıran yanıtlar veriyor; 24 yaşındaki oğlunun Santour'dan borç para almasının ortaya çıkmasından ötürü başına çorap örüleceğini gördüğü için mi acaba?
Denizcilik sektöründe tanınan ve
Santour'la bağlantıları bütün sektörce bilinen
Binali Yıldırım, niye bazı şeyleri açık açık söyleyemiyor. Bir kişinin eskiden denizci olması gayet tabii ki ayıp değil...
Ama...
Vatan Gazetesi'ne yaptığı açıklamada, ‘‘İşler iyi giderse oğlum bir sezonda 500 bin dolar kazanır’’ diyebildiğine göre bazı soruların yanıtlarını kamuoyunun öğrenme hakkı olsa gerek...
Bizim de söyleyeceklerimiz var konu üzerinde. Ama önce açıklamaları okuyalım:
Koç: Ben de kiralardım
diyene bu gemiyi verebiliriz
‘‘1-
Santour GmbH'ın yazınızda adı geçen hiçbir kişi ya da kuruluşla ortaklık ilişkisi yoktur.
2-
Santour GmbH'ın Milli Görüş ve
Ali Yüksel ile hiçbir ilişkisi yoktur.
3-
Santour'un
Euroship Fon ile hiçbir ilişkisi yoktur. Yazınızda söz konusu olan para miktarları ve diğer konular tamamen hayalidir.
4-
Santour'un,
Muzaffer Akkaya ile hiçbir ilişkisi yoktur.
5-
Santour ile Sayın
Binali Yıldırım ve
Erkan Yıldırım arasında hiçbir ortaklık söz konusu olmamıştır ve yoktur.
6- ‘‘Ankara’’ feribotu, tamamen firmamız ile TDİ arasında yürütülen görüşmeler ve pazarlıklar sonunda TDİ'nin Yönetim Kurulu onayı ile kiralanmıştır. Kira miktarı günlük 9.000 USD ve ayrıca feribotun uluslararası sefer yapabilmesi için gerekli teknik yatırımlar da (yaklaşık 200.000 USD) tarafımızdan yapılmıştır. Bu masrafla beraber ortalama günlük kira 11.500 USD'ye gelmiştir. Bu süreçte, Sayın Binali Yıldırım ya da başka bir siyasinin müdahalesi söz konusu olmamıştır. Bu şartlarda gemiyi 'ben de kiralardım' diyen herkese bu gemiyi, yolcumuzu taşıması kaydı şartıyla aynı şartlarda vermeye hazırız.
Firmamızı hedef alan ve çoğunluğu yanlış bilgi içeren yazılarınız firmamıza çok büyük miktarda (yüzmilyarlarca lira) maddi-manevi zarar vermektedir. Santour GmbH olarak bu konudaki tazmin hakkımızı saklı tuttuğumuzu belirtiriz.’’
Mehmet KOÇ-Genel Müdür
Santour GmbH Bingöl ihaleleri
BİNGÖL'de hepimizi üzen depremden sonra davetiye usulü ihalesi yapılacak olan köy tipi konut projelerinde birçok müteahhide davetiye gönderildi. Bu müteahhitlerden bir kısmının Bayındırlık Bakanı Zeki Ergezen'in yandaşı ve hemşehrileri olduğu biliniyor. Bu müteahhitler bu işleri yapabilmek için gerekli kriterleri sağlamadıkları gibi önceden bu tür projeleri yapmamışlardır. Sayın Bakan'ın bu tutumu depremlerde faciaya davetiye çıkarmıyor mu? Hálá depremlerden ders almadık mı?
M.E.