Paylaş
PAZARTESİ günü yeni hükümet açıklanıyor. Seçim belirsizliğinin kalkması ve yeni hükümet ile birlikte yeni ekonomi yönetimi konusundaki beklentiler piyasalara olumlu yansıdı. Dış piyasalardaki olumsuz havanın yumuşaması da iç piyasalara katkı yaptı. İyimserliğin devamı konusunda yeni ekonomi yönetimiyle birlikte uygulamalar da önem kazanacak. Ayrıca dış piyasa koşullarının da baskı yapmaması gerekecek. Yeni ekonomi yönetiminin ilk zorlu ödevi muhtemelen enflasyon, cari açık ve bütçe açığı olacak. 2003 yılından bu yana en yüksek seviyeye ulaşan haziran enflasyonu 24 Temmuz’daki Merkez Bankası toplantısında faiz artırım beklentilerini yükseltti. Fakat döviz kurlarında agresif yükselişler görülmez ise artırım için bekleyebilir de. Enflasyon sonrası piyasa faiz oranları yükseldi. Ancak her ne kadar reel faiz hesaplamalarında beklenen enflasyon esas alınsa da mevcut enflasyon ve Merkez Bankası faiz oranına göre hesaplandığında reel faiz düşüyor. Düşen reel faiz yeni yatırımcı çekmekte bir zorluk yaratır mı? Bu noktada güven ve yabancı yatırımcı konusu öne çıkıyor.
Başbakan Yardımcısı Şimşek “dış kaynak ile yumuşak iniş mümkün” görüşünde. Bu açıklama önümüzdeki döneme ilişkin umutlar yabancı sermayeye bağlanmış, izlenimi verdi. Hatırlanırsa geçen haftaki yazımızın vurgusu yabancı sermayenin dönüp gelmesi üzerine idi. Eğer yeni ekonomi yönetimi gerekli güveni verirse diğer ülkelere göre kıyasla mevcut faiz oranları yeterince cazip. Ciddi bir yabancı sermaye girişi ile döviz kurları ve faiz sonraki aşamada kur geçişkenliğine bağlı olarak enflasyon gerileyebilir. Ayrıca 2010 yılından bu yana en düşük seviyelerine gerileyen merkez bankası döviz rezervi de tekrar toparlanır. Şu çekinceyi de koymak lazım, yüzde 23’e yükselen üretici fiyat endeksine (ÜFE) rağmen enflasyonun kısa vadede düşmesini beklemek fazlaca iyimserlik olur. Zira kamu zamları ve petrol fiyatlarında İran kaynaklı gelişmelerin de etkisiyle yükseliş hareketi korunuyor. Merkez bankası için zor bir faiz kararı olacak. İş Bankası, Akbank, Garanti Bankası’nın kredi alacaklarına karşılık Türk Telekom’da yüzde 55 oranındaki payların devralınması için Rekabet Kurulu’na başvurması, ABD-Çin arasındaki ticaret savaşının Cuma günü resmiyet kazanarak uygulamaya geçilmesine ek olarak önümüzdeki hafta 13 Temmuz Cuma günü Fitch’den beklenen Türkiye’nin kredi notu değerlendirmeleri, çarşamba günkü Ödemeler-Cari Denge verileri diğer gündem konuları.
TEMKİNLİ GÖRÜNÜM
Haziran ayı ihracat ve ithalatında (yüzde 1.2-3.6) küçük de olsa düşüşler bazı çevrelerce ekonomide yavaşlama sinyalleri olarak algılandı. Yavaşlamanın teyidi için üç beş dönem benzer yönde düşüşlerin görülmesi ve diğer ekonomik veriler ile de desteklenmesi gerekecek. Ancak yüksek enflasyon ve ekonomi yönetimi tarafından mali sıkılaştırma ile tasarruftan sıkça söz edilmesi ekonomide yavaşlama beklentileri artırıyor. Bu açıdan gelecek dönemlerde durgunluk içinde yüksek enflasyon ortamı yani stagflasyon tartışmalarını 3 Haziran tarihli yazımızda bir olasılık olarak dillendirmiştik. Bu konu geçen hafta piyasada bazı uzmanlar tarafından risk olarak değerlendirilmeye başlandı. Bunun olup olmayacağını zaman ve uygulamalar gösterecek. 2018 Ocak ayından bu yana baskı altında kalan piyasalarda olumlu havayı tekrar yakalama çabası sürebilir. Ancak güçlü beklenti ve yabancı sermaye girişi gibi ön koşullar henüz gerçekleşmediği için bu aşamada temkinli görünümün tamamen dağıldığı söylemek zor.
Paylaş