Turizm sessiz siyaset canlı

ANTALYA’da durum aynen böyle... Siyaset derken ‘hareketlilik’ sadece AK Parti’de... AK Partili Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, onca işi arasında her hafta sonu seçim bölgesine geliyor, sanki seçime hazırlanıyormuş gibi çeşitli etkinliklere katılıyor. Bu hafta sonu, bir süre önce yerleştiği Antalya’da kendi adıyla hem Batı hem de geleneksel müzik aletlerinin öğretildiği sanat akademisi kuran Sümer Ezgü’yü ziyaret ederek, açılışını yaptı. Bakan, ‘abi’ dediği Ezgü’ye annesinin türkülerini ne kadar çok sevdiğini söyledi. Manavgat’ta, Akdeniz Üniversitesi’ne bağlı Ticaret ve Sanayi Odası’nın MATSO Turizm Fakültesini açtı. (Yerel gazeteciler bu töreni ‘Manavgat’ta tarihi gün’ diye duyurdu.) Bu arada Deniz Baykal’a “Mezhepçilik, ayrımcılık ve özellikle teröre destek verme konusunda partiniz için yaptığınız özeleştiriye ben de katılıyorum” dedi. Antalya Gazeteciler Cemiyeti’nin ödül törenine katıldı. Vefat eden bir partilinin evine taziyeye gitti. Gerektiğinde memleketi Alanya ve Antalya’nın maçlarını kaçırmıyor, yoğun bir ziyaret trafiği yürütüyor. Antalya Büyükşehir özetle Belediye Başkanı Menderes Türel’le ve milletvekilleriyle güçlü bir ekip oluşturan AK Parti kadrosu harıl harıl çalışıyor, ilkbaharda seçim olacakmış gibi... CHP örgütü mü? Onlar ortada yok. AK Parti’nin, kaçırdığı ABB meclis üyelerinin neden AKP’ye gittiği yolunda kafa bile yormuyorlar. (AKP’nin bu transferlerine de değineceğiz...) Geriye ne mi kalıyor? Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak kentiyle ilgili soru önergesi veriyor. Hafta sonu verdiği soru önergesi hayli ilginçti:

Haberin Devamı

EXPO 180 milyon bütçe ile başladı, 1.7 milyar harcandı. 9-10 katlık sapmanın gerekçesi nedir? Gider ile gelir arasında 1.7 milyar TL fark var. Gelir, harcamanın % 1’i kadar. Bu büyük bir başarısızlık değil mi?

EXPO sürecinde gündeme gelen yolsuzluk iddiaları soruşturuldu mu?”

Turizmde bu yılki düşüş % 44’ü bulmuş; Antalya’ya gelen turist sayısı, aralık ayı ortasına kadar, o da Rusların desteğiyle 6 milyonu bulmuş... Bu da bir rekor!... 2017 de umutlu görünmüyor.

GÜNÜN SÖZÜ

“Daha iyi bir dünya arayışı, başka insanların, bir düşünce uğruna yaşamlarını istemeyerek feda etmeyeceği bir dünya arayışı olmalıdır.”

Karl Popper

İLK KARARNAME DİYELİM Mİ?

ANAYASA değişiklik paketinde öngörülen cumhurbaşkanının kararname çıkarma yetkisinin öncü örneği -sözlü olarak- ortaya çıktı.

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı, “Yatırım yapmayanlar ekonomimize saldıranlarla aynı saftadır” değerlendirmesi yaptı.

Kararname çıkarma yetkisinin, kanuni düzenleme bulunmayan alanlarda kullanılması öngörülüyor.

Bir hukukçu dostumuz bir noktaya işaret ediyor:

Mevzuatımızda, yatırım yapmayan ticaret/sanayi erbabı ile alakalı bir müeyyide yok. Sermaye, kendince uygun zemin ve şartlarda yatırım yapıyor, risk katsayısına göre frene basıyor vs...

Piyasa ekonomisi de kendi regülatörlerine göre şekilleniyor.

Durumdan vazife çıkarabilecek yetkililer, bu kategoride gördüklerine ‘kendilerince’ gereğini yapabilir!

Kararname yetkisi, değişiklik teklifinin en müphem noktası. Kanuni düzenlemenin mevcudiyeti, kararname çıkarmanın önünde, -norm realitesi- bakımından bir engel teşkil edemez.

Kanuni düzenlemenin eksik mütalaa edildiği alanlarda da tamamlayıcı hükümler, kararname konusu olabilir ve uygulamada kanun hükümleri kadük hale getirilebilir.

Cumhurbaşkanının kararname iradesini, kanun iradesinin üzerinde göreceğini tahmin etmek için, teklifi hazırlayanlar gibi düşünmemek yeterli.

Sonuç olarak, kararnamelerin işlevi konusunda cumhurbaşkanı ilk işareti vermiş görünüyor.

İKİ BÜYÜK ADAMIN YAZIŞMALARI

İsmet İnönü’nün önceki gün 43’üncü ölüm yıldönümüydü. Onun anısına bir okurumuzun gönderdiği ders dolu yazı şöyle:

13 Mayıs 1959.

Haberin Devamı

İsmet İnönü’nün Behçet Kemal Çağlar’a mektubu:

İsmet İnönü, muhalefet liderliği döneminde 1 Mayıs 1959 günü Uşak’ta atılan bir taşla başından yaralanmış, bu çirkin olay üzerine şair Behçet Kemal Çağlar, taş atanı ağır şekilde kınayan “Kafana Çal Taşını!” adlı bir şiir yazmıştı. Dönemin iktidarı ise bu şiir nedeniyle Behçet Kemal Çağlar’ın İstanbul Radyosu’ndaki görevine son vermişti.

İnönü, bu olay üzerine Çağlar’a 13 Mayıs’ta şu mektubu gönderdi:

“Sevgili Behçet Kemal Çağlar,

Benim yüzümden sizi radyodaki hizmet imkânınızdan mahrum etmişler. Çok üzüldüm. En ayıp tecavüzlerin açıkça himaye edildiğine sadece bu olay başlı başına bir delildir. Siz hususi geçiminizle de sarsılmış oluyorsunuz. Size bütün ömrümde hiçbir faydam olmadı. Sebep olduğum üzüntülerden dolayı bir daha mahcup oluyorum.

Haberin Devamı

Gözlerinizden sevgilerle öperim aziz kardeşim.”

Çağlar ise İnönü’ye şu cevabı verdi:

“Paşam,

Hayatımın en manalı mektuplarından birini sizden aldım. Atatürk’le birlikte kurtardığınız yurdun vatandaşı, tek başınıza II. Cihan Harbi’nden burnu kanamadan çıkardığınız neslin mensubu değil miyim; daha bana ne iyilik yapabilirdiniz? Yalnız beni daha çok sevip tanıdığınızı sanırdım. Siz bir davaya başınızı korken ben maaşı koymuşum, çok mu? Vatanperverlik sizin inhisarınızda mıdır (tekelinizde midir) a paşam?

Ellerinizden öperim...”

OKUYUNUZ

ATATÜRK RÖLYEFSİZ LİRA

BAŞBAKANLIK Hazine Müsteşarlığı Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü tarafından 31 Ekim 2016 tarihinde ilgili yönetmelik çerçevesinde nominal değeri 1 Türk Lirası (TL) olacak şekilde 70 bin adet ‘15 Temmuz Şehitleri ve Gazileri Anısına’ hatıra para basılıp dolaşıma verildi.

Haberin Devamı

Durumu araştıran CHP İstanbul Milletvekili Didem Engin konuyu Meclis gündemine taşıdı.

Başbakan’a “Halihazırda dolaşımda olan 1 TL’lik madeni paraların aksine bu madeni paraların iki yüzünde de Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün profil rölyefine yer verilmemiştir” dedi.

15 Temmuz’un ülkemiz tarihinin en önemli günlerinden birisi olduğunu söyleyen Didem Engin, “AKP Hükümetleri’nin yıllarca ‘Ne istediler de vermedik!’ diyerek destekledikleri Gülen Cemaati’nin kalkıştığı bu darbe girişimi gerekçe gösterilerek Cumhuriyetimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün madeni paralardan silinmesi kabul edilebilir bir tutum değildir” dedi.

Haberin Devamı

Hatıra paralarının ekseriyetle birkaç bin adetlik sembolik miktarlarda basıldığını hatırlatan Didem Engin, hatıra parasının 70 bin adet basımının nedenini sordu. Paralar 2017’de dolaşıma sokulacak.

RİZE CUMHURİYET KENTİDİR

RİZE’de Atatürk heykelinin kaldırılması konusunda Türkiye’de büyük tepkiler doğdu. CHP’nin Karadeniz bölgesi milletvekilleri ile Karadeniz kökenli milletvekillerinin TBMM’de yaptığı ortak açıklama metni CHP Rize İl Başkanlığı tarafından basına gönderildi.

“Kimse aklından çıkarmasın ki, Atatürk Rize için sadece ‘heykel’ değildir!” denilen açıklamada, kentin adeta sembolü olan 37 yıllık, Metin Yurdanur’un yaptığı Atatürk anıtının şu anda akıbetinin bilindiği belirtildikten sonra şöyle denildi:

“Nitekim AKP’li olmasına karşın, partisinin milletvekilleri ve il örgütü yöneticilerince de eleştirilen ve bu konuda yalnız kalan Rize Belediye Başkanı Reşat Kasap; ödenemeyen işçi maaşları, yapılamayan çalışmalar ve askıda kalan vaatlerini örtülemek için, ‘Meydan düzenlemesi’ gerekçesiyle Atatürk Anıtını kaldırıp, yerine ‘çay bardağı’ yapılacağı yönünde ifadeler kullandı ve referanduma gidileceğini belirtti. Bu açıklamaları tepki gören Rize Belediye Başkanı Kasap, önce Alanın adını, ‘15 Temmuz Cumhuriyet ve Şehitler Alanı’ olarak değiştirtti; ardından ise alana çay bardağı yerine Atatürk’ün de yer alacağı 15 Temmuz Şehitlerini anlatan bir anıt yapacaklarını, mevcut anıtın ise Valilik önüne taşınacağını kamuoyuna deklere etti.”

CHP bildirisinde daha sonra şu vurgulamalar yapıldı:

-Şehrin ‘eminleri’ siyasal iktidarın beklentileri ve kendi hedef kitlelerinin siyasal inançlarına göre yapılmaz, yapılamaz! Belediye Başkanı, bu konudaki soruları kaçamak ifadelerle geçiştirmeye çalışmış, bilgilendirmemiştir. Bundan da anlaşılmaktadır ki asıl hedef meydan düzenlemesi değil, Atatürk Anıtı’nı Cumhuriyet Meydanından kaldırmaktır!

- Ne yazıktır ki, Rize’deki Atatürk Anıtı’nın yerinden sökülerek taşındığı 22 Aralık, Menemen’de Kubilay’ın katledildiği ve olayların başladığı 23 Aralık’ın bir gün öncesine denk gelmiştir. Bu bile, bu düşüncelerin bilerek tasarladığı bir hesaptır ve mesajı açıktır.

- Hatta bunun öncesinde, 13-14 Aralık’ta Güneysu Kaymakamlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı Müftülük organizasyonuyla, ‘Potomya Şehitlerini Anıyor’ vurgusuyla; İstiklal Mahkemelerince yeni kurulan Cumhuriyete karşı ayaklanma ve ihanetle suçlanarak idam edilenler anıldı.

Hiç kimse unutmasın ki Rize, Misak-ı Milli sınırları içerisindeki diğer kentler gibi bir Cumhuriyet ve Atatürk kentidir! Atatürk’e hemşeri ilan eden ve ‘Hemşerilik Beratı’ veren kenttir Rize…

- Rize, Cumhuriyete ve O’nun değerlerine başkaldırının yapılacağı ve bu yönde mesajların verileceği yer değildir! Cumhuriyet ve demokrasiye, değerlerine sahip çıkan insanların diyarıdır Rize.

Kurtuluş Savaşına omuz ve yürek verenlerin, bu topraklara can verenlerin, İpsiz Receplerin, Dursun Kaptanların memleketidir Rize… Ve kimse aklından çıkarmasın ki, Atatürk Rize için sadece ‘heykel’ değildir! Atatürk, Türkiye’dir, Cumhuriyettir.

Cumhuriyetimiz, Atatürk ve O’nun değerlerini hedef alan bu kalkışmanın hesabını sormaktan geri kalmayacağız.”

MESAJ PANOSU

KOŞUYOLU halkı çok mutsuz durumda. Avrasya Tüneli yapıldıktan sonra Kadıköy, Üsküdar ve Harem’le ilişkimiz yani otobüsle ilişkimiz koptu. Durağımız plansız bir şekilde kaldırıldı. Üsküdar Belediyesi ve İBB’ye soruyoruz, cevap yok, bizi oyalıyorlar. Avrasya Tüneli açıldı, biz cezalandırıldık, neden?

Engin ELÇİN

Yazarın Tüm Yazıları