Paylaş
Yolumuzu aydınlatacak. Yaşamı boyu ilimle uğraştı. İlmini bize miras bıraktı. Babası adını İlmiye koymuştu. Ona layık oldu. Cumhuriyet ve Atatürk kızı olarak doğdu; hep öyle kaldı.
Bir keresinde Aziz Nesin’e sormuştum: Bu kadar yazı çizi işine nasıl yetişiyorsun diye. O da nasıl yetiştireceğimi bilmiyorum, demişti. Ömrü boyu çalıştı, yazdı, 110’un üzerinde kitap yazdı. Muazzez İlmiye Çığ da 110 yaşında, “yetiştirmem gereken çok iş var çocuklar” diyordu, çalışıyordu. Tüm Atatürk ve Cumhuriyet kızlarına örnek oldu. Binlerce Sümer ve Hitit tableti üzerinde çalıştı. Sümer ve Hitit yazıları, kültürü, tarihi üzerine çok önemli çalışmaları vardı. Dinleri derinlemesine araştırıyor, kutsal kitapların kaynaklarının derinliklerine iniyordu.
1990’lı yıllarda Bilim Ütopya Dergisi’nde Sümerler, Batı Asya Tarihi ve dinler tarihiyle ilgili çalışmalar yapılırken çalışmalarından, ortaya çıkardığı sonuçlardan yararlanılmaya başlandı. Dergideki yazılarını Kaynak Yayınları’ndan çıkan 20’nin üzerinde kitap izledi.
TÜRKLERDE ÇAM SÜSLEME
Birçok araştırmacıya göre çam Türklerde kutsaldır. Muazzez İlmiye Çığ ile sohbetimiz sırasında söz bu çam süsleme olayına geldi. Bafa’nın düğünlerdeki çam kırma ve süsleme geleneğini anlattım. Ben anlattıkça o, “çok önemli, çok önemli” diye heyecanlanıyordu. Çamın Türklerde kutsal olduğunu ve Hıristiyan dünyasının Noel çamı süsleme geleneğinin Türklere uzandığı kanısında olduğunu anlattı. Ben yazılı bir kaynak olup olmadığını sordum. Bana Murat Adji’nin Kıpçaklar (Türklerin ve Büyük Bozkırın Kadim Tarihi) isimli Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınlarından çıkan bir kitabını tavsiye etti.
Gerçekten Adji’nin kitabının 47. sayfasında Çam Bayramı Bölümü vardı. Buradan birkaç paragraf okuyalım: “Çam bayramı kışın tam ortasında, 25 Aralık’ta başlıyordu. Bu tarihte gün geceyi yeniyordu ve güneş yeryüzünü eskisinden daha fazla aydınlatıyordu. İnsanlar Ülgen’e dua ediyor ve iade edilen güneş için teşekkür ediyorlardı. Dualarının kabul edilmesi için de Ülgen’in çok sevdiği bir çam ağacını süslüyorlardı. Eve getirdikleri çam ağacının dallarına parlak, renkli, kurdele benzeri bezler bağlıyorlardı ve yanına da hediyeler yerleştiriyorlardı.”
“İnsanlar güneşin karanlığı yenmesini kutluyor ve bunun için bütün gece eğleniyorlardı. Bütün gece boyunca ‘koraçun, koraçun’ diye naralar atıyorlardı. Bu bayramın adı Koraçun idi; bu kelime eski Türk dilinde ‘azalsın’ anlamına gelmektedir. Demek ki, bu kelime ‘gece azalsın, gün uzasın’ anlamını vermekteydi. İnsanlar ağacın etrafında halkalar oluşturarak sabaha kadar eğleniyorlardı. Bu halkaya da ‘ınderbay’ deniyordu. İnsanlar güneşi davet etmek için güneşi simgeleyen bir halka oluşturuyorlardı. Bu yolla güneşin geri gelmesini diliyorlardı. Bu gece herkes dileğinin mutlaka gerçekleşeceğine içten inanıyordu. Ülgen gerçekten de hiçbir zaman dilekleri reddetmedi, insanları zor durumda bırakmadı. Bayramdan sonra gece kısalıyor ve güneş gökyüzünde daha fazla görünmeye başlıyordu. Çam ağacı ‘Ülgen’in ağacı’ olarak adlandırılıyordu. Bu ağaç her zaman, beşeri dünya ile yer altı tanrıları ve ruhlar dünyasını birbirine bağlayan bir ağaç olarak algılanmıştır.”
Ne mutlu! Muazzez İlmiye Çığ’ı saygı sevgi ve özlemle anıyoruz. Abdullah GÜRGÜN
BATI DELİLİK DÖNEMİNDE
“BİDEN giderayak Trump’a Ukrayna cephesinde büyük bir oyun oynuyor. Bu sayede Amerikan savunma sanayisini ve Avrupalı NATO üyelerini canlı tutmayı ama hepsinden öte Rusya’yı kışkırtarak Trump’ı Çin’den ziyade Rusya cephesine çekmeyi hedefliyor. Eğer bir NATO üyesi bundan zarar görürse işte o durumda Trump geri adım atamaz ve savaşı devam ettirir. Venezüella Devlet Başkanı’nın ifade ettiği gibi ‘batı emperyalist delilik dönemine girdi’. Karadeniz’de en büyük deniz ve hava yetki alanlarına sahip ülke olarak bu kışkırtma teşebbüslerinin içine çekilmemeliyiz. Yakın tarihte hiç bu kadar büyük belirsizlik ve riskli bir döneme girmedik. İktidar ve muhalefet çok dikkatli olmak durumundadır.” Cem GÜRDENİZ
MEMURLARA DA DÜŞÜK ZAM GELİYOR
MEMUR ve memur emeklileri halimiz ne olacak diye soruyor. Açıklamak isterim. TÜİK’e göre temmuz-ekim dönemini kapsayan dört aylık süreçte TÜFE yüzde 12.06 oldu. SSK ve Bağ-Kur emeklileri gibi kasım ve aralık ayı enflasyonu ile memur maaşı ile memur emekli aylıklarına yansıtılacak zam oranı netleşecek.
Temmuzda yüzde 19.31 oranında toplu sözleşme zammı ve enflasyon farkı alan memur ve memur emeklisi, dört ayda yüzde 1.87 oranında enflasyon farkı edindi. 7 milyonluk kitleye Ocak 2025’te yüzde 6 toplu sözleşme zammı ile kasım, aralık ayı TÜFE verileri doğrultusunda belirlenecek enflasyon farkı da verilecek. Ocakta memur maaşı ve memur emekli aylığında enflasyon farkı ile birlikte yüzde 11-12 arası artış yapılması kuvvetle muhtemel. SSK ve Bağ-Kur emekli aylıklarına da ocakta yüzde 15-16 arası zam yapılması bekleniyor. Son derece düşük olası zam oranları karşısında 4/A (SSK), 4/B (Bağ-Kur) ve 4/C (Memur) emekli aylıklarına gönenç payı yansıtılması kaçınılmaz. Emeklinin olmazsa olmazı aylıklara göreceli iyileştirme artışı yansıtılması. Asgari ücretli ile birlikte 16.5 milyonluk dev emekli ordusu da verilecek zam oranlarına kilitlendi.
10 milyona yakın emekçinin gözünü diktiği Asgari Ücret Tespit Komisyonu ise aralık başında toplanacak. Gerçekleştirilecek 3-4 toplantının ardından milyonların merakla beklediği yeni ücret kamuoyuna duyurulacak. Şükrü KARAMAN
10 MİLYON İNSAN HAYATINI KAYBETTİ
ZATÜRRE, ‘KALP’TEN FAZLA
ZATÜRRE, 2021 yılında Covid-19 ile birlikte 10 milyon insanın ölümüne neden oldu. Bu oran kalp hastalıkları da dahil olmak üzere tüm nedenlerden daha fazla ölüm demek. Global Coalition Against Child Pneumonia (Çocuk Zatürresine Karşı Küresel Koalisyon) tarafından 2009 yılında ilk kez ‘Dünya Pnömoni Günü’ ilan edildiğini belirten Türk Toraks Derneği’nden Prof. Dr. Cantürk Taşçı ve Doç. Dr. Ezgi Demirdöğen 12 Kasım “Dünya Pnömoni Günü” nedeniyle önemli açıklamalarda bulundu.
Prof. Dr. Cantürk Taşçı, “Halk arasında ‘zatürre’ olarak bilinen pnömoni, akciğer dokusunun çeşitli mikroorganizmalar tarafından iltihabıdır. Pnömoni gelişiminden en sık bakteriler olmak üzere virüsler, mantarlar ve diğer mikroorganizmalar sorumlu olabilir. Pnömoniler, tüm dünyada hastane başvurularının, tedavi giderlerinin, iş-okul günü kayıplarının ve ölümlerin önemli bir kısmından sorumludur. En ölümcül bulaşıcı hastalıklar alt solunum yolu enfeksiyonlarıdır. Pnömoni, COVID-19 ile birlikte, 10 milyon insanın ölümüne neden olmuş ve kalp hastalığı da dahil olmak üzere diğer tüm nedenlerden daha fazla ölüme neden olmuştur” dedi.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ETKEN
İklim değişikliği gün geçtikçe kendisini hissettirirken birçok hastalığın şiddetinin ve görülme sıklığının da artmasına neden oluyor. Doç. Dr. Demirdöğen, “İklim değişikliği solunum yolu hastalıklarının yükünü ve başka bir solunum yolu enfeksiyonu salgını riskini artırmaya devam ederken, pnömoni, milyonlarca kişiyi enfeksiyon ve ölüm riski ile karşı karşıya bırakan bir tehdit olmayı sürdürmektedir. En çok risk altında olan gruplar ileri yaştaki erişkinler ve çocuklardır. Özellikler 65 yaş ve üzeri erişkinler başta olmak üzere risk gruplarında pnömokok aşısı hayati önem taşımaktadır. 50 yaş üstü yetişkinler arasında tahmini bir buçuk milyon pnömoni ölümünün neredeyse yarısının hava kirliliğine ve sigara içmeye atfedilebileceği bildirilmiştir” dedi.
Paylaş