Paylaş
- Haberi okuyanların zihninde birkaç benzer düşünce belirmiştir muhakkak... City’nin akıl almaz pas oyununa saygı duyuyoruz hepimiz. Ya da Akhisar’ın topla az ama efektif oynadığını da düşünmüşsünüzdür elbette. Ancak bu iki pencerenin dışına çıkıp, başka bir pencere açmak istiyorum ben bu noktada: Pazar akşamı City-Chelsea maçında iki takımdaki 28 futbolcunun toplam pas sayısı 1294... Aynı saatte oynanan Fenerbahçe-Akhisar maçındaysa iki takımın toplam başarılı pas sayısı 503.
- Bu sayıların City-Chelsea gibi özel yeteneklilerle dolu iki takımın maçına özgü olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Bu hafta sonu Premier Lig’de oynanan Swansea-West Ham maçında 962, Leicester-Bournemouth müsabakasında da 812 başarılı pas var toplam. Yani Premier Lig’in alt sınıf-sıkıcı bir müsabakasındaki pas sayısı bile, Süper Lig’in bir büyük maçının yüzde 50 üstüne çıkabiliyor.
- Bu uçurumun sebeplerinden biri elbette kalite farkı. Ama Bournemouth, Swansea, West Ham gibi örnekleri de hesaba katıyorsak, meseleyi asla yalnızca kalite farkıyla açıklayamayız. Süper Lig’in çok daha farklı ve büyük bir problemi var: Faul, kart ve itiraz sorunu.
*
- Pazar gündüz seansında Süper Lig’den Konyaspor-Malatyaspor maçını izliyorum. 80’inci dakikada ekranda bir faul istatistiği paylaşılıyor: Konya’nın 15 faulüne karşılık Malatya yalnızca 3 faul yapmış o dakikaya kadar... Kartlarda ise durum 1-1. Mehdi’nin rakip takımın tamamından daha fazla faulü var ama henüz kart görmemiş. Süper Lig’de birçok müsabakada olduğu gibi tek tarafın önde stratejik faul yaptığı ve hücum kestiği bir maç oynanıyor ama kartlar çıkmıyor.
FIRAT AYDINUS NEYİ BEKLEDİ?
* Sonra zihnim beni geçtiğimiz perşembe akşamına götürüyor ve kupadaki Beşiktaş-Fenerbahçe derbisinin ilk yarım saatini anımsıyorum. Soldado ile Pepe arasında bir savaş yaşanıyor. Daha ilk devrede Soldado’nun 4 faulü var, Pepe de duran topta rakibini anlamsız bir darbeyle yere düşürmüş. Her iki futbolcu da bence çoktan sarı kartı hak etmişler. Ama kart yok. Aydınus bekliyor. Bu kadar deneyimli ve başarılı bir hakem neyi bekliyor, neden bekliyor, anlamak güç. MHK, hakemlere derbileri 11’e 11 bitirin talimatı mı veriyor acaba? Eğer öyleyse bile, 30 dakikada verilmeyen o kartların maçı çığırından çıkaracağı çok belli değil mi?
* Türk futbolunun altyapı, üstyapı, cahil zengin yönetici profili gibi makro sorunları bir yana, kifayetsiz antrenör sorunu bir yana. Eğer bir gün Türkiye’de de bir maçta iyi veya kötü, başarılı ya da başarısız toplam 1000 pas yapılabilmesini istiyorsak ivedilikle şu sorunları halletmemiz gerek:
FAUL VE ALDATMA LİGİ
1- Bu lig, göğüs göğse oynanan bir lig. Bu lig, yakın temas ligi. Bu lig, faul ligi. Eğer bu ligi bu hüviyetinden kurtarmak istiyorsak, kısa vadede yapılabilecek şey, hakemlerin kart çıkarmaktan korkmamaları. 1’inci ya da 5’inci dakika, birinci ya da üçüncü faul, saate bakmadan, düdük saymadan, stratejik faul yapanı anında cezalandırmalı.
2- Bu lig, bir aldatma ligi maalesef. Buraya gelen her oyuncu hemen düzene adapte oluyor, her düdüğe itiraz etmeye başlıyor. Bu ligde en büyük zaman kaybı itirazdan kaynaklanıyor. Bir ülkede her taca, her faule itiraz oluyorsa bu normal değildir.
Türk hakemlerinin itiraza gelen her oyuncuya sarı kart çıkarması gerek. Belki 2 yıl, belki 5 yıl bu hassasiyetle maçlar yönetilirse, zaten belli bir sürecin sonunda bu saçma itiraz düzeneğinin önü kesilecektir.
3- Stratejik faulcü antrenörlere de prim tanınmamalı elbette. Medya, ligdeki faul sayılarına, faulcü takımlara ve hocalara daha fazla odaklanmalı. Yabancı sınırını açarak ülkedeki yerli futbolcu mafyası bir miktar kırıldı, Süper Lig’deki antrenör kalitesi zafiyetini de çözersek, bir prangayı daha atacağız ayaklarımızdan.
Paylaş