Paylaş
Enflasyon Raporu’nu açıklayan Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya, 2018 sonunda yüzde 7, 2019 sonunda ise yüzde 6’lık bir tahmin yaptıklarını açıklarken, yüzde 5’lik enflasyon hedefinin “orta vadede” erişilebilir olacağını söyledi. Bu yıl sonu için yapılan yukarı yönlü 1.1 puanlık enflasyon güncellemesinde katkı veren unsurların; ithalat fiyatları yani kur etkisinden 0.5 puan olduğu, çıktı açığındaki yukarı yönlü güncellemeden (talep fazlasının belirmesi) dolayı 0.4 puan, enflasyon ana eğilimindeki yükselişten de 0.2 puanlık katkı olduğu görülüyor. Banka, 2017 için yıllık yüzde 10, 2018 için de yüzde 7 öngördüğü gıda fiyat artışı varsayımını değiştirmemiş.
Çetinkaya, “fiyatlama davranışlarına dair yukarı yönlü riskleri sınırlamak için Merkez Bankası olarak gerekli sıkılaştırmayı yaptık. Ayrıca yıl boyunca para politikasının öngörülebilirliğinin artırılması anlamında önemli adımlar attık. Yakın dönemde de parasal duruşumuzun temkin düzeyini daha da güçlendirerek kararlılık vurgusunu arttırdık” derken, gecikmeli etkilerden dolayı enflasyonda arzu edilen iyileşmenin henüz görülemediğini de vurguluyor. Bunda, özellikle yıl içinde ortaya çıkan hızlı kredi genişlemesi ile diğer destekleyici politikaların para politikasındaki sıkılaşmanın etkilerini geciktiren ve sınırlayan temel faktörler olduğuna işaret ediyor.
Çetinkaya, yakın dönemde gözlenen kur oynaklığı ve petrol fiyatlarındaki artışın, kısa vadede enflasyondaki yükselişin devam etmesine neden olabileceğini ancak atılan adımların da katkısıyla aralık ayından itibaren enflasyonda düşüş sürecinin başlamasını beklediklerini de vurguluyor. Çetinkaya’ya göre, 2018 ortalarında çıktı açığı enflasyon düşüşüne katkı verecek. Kredi artışlarında normalleşme de etkili olacak. Bir de, enflasyonun tek haneye düştüğünde beklenti kanalının katkısıyla para politikasının etkisinin net görülebilecek. Çetinkaya, “Para politikası, enflasyonu hedeflere ulaştıracak kadar sıkı olacak. 2018’de, sıkı duruşun korunması ne kadar gerekiyorsa o kadar korunacak” diyor.
PEKİ BU AÇIKLAMALARI NASIL YORUMLADIM?
GELELİM dünkü bu açıklamanın ve bilgilendirme toplantısındaki sorulara verilen yanıtlara.
Merkez Bankası yine her zamanki gibi “top çeviriyor”. Baz etkisiyle enflasyon düşüşünün beklentileri rahatlatmasını bekliyor, faiz artırmadan ama sözlü müdahale ile bu süreci atlatmak peşinde. Ama hafife alıyor. Faiz silahını zamanında kullanamıyor. “Para politikası, enflasyonu hedeflere ulaştıracak kadar sıkı olacak” deniyor ama 2020’ye kadar yüzde 5’e ulaşamayacakmışız. Bu durumda sıkı mı, gevşek mi?
En başta, Türkiye’ye dışarıdan bakan biri; yüzde 5 hedefi olan bir Merkez Bankası’nın, koyduğu tahminlerle, önümüzdeki iki yıldan uzun bir zaman diliminde hedefi tutturamayacağını açıklamasını, olsa olsa “hedefi tutturmaya niyetim yok” olarak okurdu.
Bir önceki Enflasyon Raporu’nun açıklandığı 1 Ağustos’tan bu güne hem fiyatlama davranışının bozulduğunu, hem de çekirdek enflasyonda eylül ayından itibaren yükseliş eğilimin belirdiğini söyleyen Çetinkaya’ya, “hem üç ayda belirgin bir bozulma olduğuna siz de işaret ediyorsunuz, hem de “temkin düzeyini yükselttik” diyorsunuz. Ama diğer taraftan para politikasında herhangi bir değişiklik yapmadınız. Bu nasıl “sıkı ve kararlı duruş” olarak tanımlanıyor? diye sordum. Başkanın yanıtı “Risk hesabını yapmak zorundayız. Riskleri de hesaba katarak temkinli bir patika ortaya koyuyoruz. Temkin düzeyini artırdık derken, risklerin farkında olduğumuzu işaret ediyor” oldu. Öyle görünüyor ki; Merkez, bir süredir daha da yükselme eğilimi gösteren enflasyona ve bunu daha da bozacak kur artışına karşı faizi kullanmaktan kaçınırken, “sözlü müdahale” olarak addettiği “kararlı ve sıkı” ile “temkin düzeyimizi yükselttik” cümlelerini kullanıyor. Bunun yetersiz olduğu, bu tahminlerin açıklanmasından ve açıklamaların ardından döviz kurunu bir basamak daha yükselmesi ile tescillendi. 26 Ekim’deki toplantıda Para Politikası Kurulu’nda (PPK) faizlere dokunmadan “enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme ve hedeflere uyum sağlanana kadar sıkı duruş” sözüyle, faize dokunmadan “sözlü müdahale” yapma niyeti piyasada pek satın alınmamış görünüyor.
Şimdi 14 aralık tarihinde yapılacak PPK toplantısına kadar, 43 gün boyunca umalım ki hem kur seviyesi korunabilsin, enflasyon Kasım’da daha da bozulmasın, hem de enflasyon beklentileri bozulmasın.
Paylaş