Paylaş
Aksini söylemesi beklenebilir mi? Siyasetçi bizde kendi iktidarını sadece över.
Son zamanlarda “Yargı hiç bu kadar bağımsız olmadı” şeklindeki beyanları yüksek yargıdan da duyuyoruz.
Bu siyasi ifadeler bir tarafa, çağımızda yargının bağımsız ve adil olmasının şartlarına bakmak lazım. Türkiye’de bu şartlar varsa, yargı da bağımsız ve adildir.
Bu şartlar yoksa, “yargımız bağımsız” sözleri siyasi söylemden öteye geçemez.
ADLİ YIL KONUŞMASI
Bu sene adli yıl açılış töreni, yürütme erkinin mekânı olan Beştepe’de değil, çok isabetli bir kararla öteden beri olduğu gibi Yargıtay’ın kendi salonunda yapıldı.
Geçen yıl “salonumuz müsait değildi” gerekçesinin geçersiz olduğu da anlaşıldı.
Daha önce kendisini eleştirdiğim Yargıtay Başkanı Sayın İsmail Rüştü Cirit’in bu yılki konuşmasının metnini dikkatle okudum.
Özellikle “hukukun üstünlüğü değerlerine sıkı sıkıya bağlı kalarak; objektif ve analitik düşünme ve sorgulama” vurgusunu çok önemli buluyorum. Siyasi ve ideolojik, hatta hiyerarşik düşünme modasının yaygın olduğu günümüzde “analitik düşünme ve sorgulama” vurgusu elbette değerli bir duruştur.
Sayın Cirit, yazılı metinde “yargı bağımsızlığı” kavramını kuvvetli ifadelerle savunuyordu.
Fakat konuşmasında bu bölümleri okumadı. Halbuki kamuoyuna asıl ulaşması gereken, bence bu bölümlerdi.
KUVVETLER AYRILIĞI
Sayın Cirit’in yazılı metnindeki şu satırlar, çağımızda hukuk devletinin ve adaletin ölçüsünün kuvvetler ayrılığı olduğunu anlatıyor:
“Demokrasi ve hukukun üstünlüğü ile insan hakları, ancak kuvvetler ayrılığı ilkesinin uygulandığı yönetim sistemlerinde gerçek anlamına kavuşabilir.
Kuvvetler ayrılığı ilkesi, demokrasinin, hukuk devletinin ve insan haklarının en önemli teminatıdır.”
Sayın Cirit’in yazılı metninde şu satırlar da var:
“Kuvvetler ayrılığı prensibi, iktidarı kullananları sınırlayarak gücün tek elde toplanmasını engellemekte, erkleri birbirinin karşısına koyarak dengeyi sağlamaktadır. Devlet kurumlar ile ayakta kalır. Bu nedenle, devlette asıl olan, kurumların doğru ve iyi bir şekilde işleyerek Anayasa ve kanunlara üstünlük tanınmasıdır.”
İşte Türkiye’de yargı AB ve Amerika’dan daha mı iyi, sorusunun cevabı buradadır: Türkiye’de kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığı Amerika ve Avrupa’dan daha iyi ise yargı da daha iyidir!...
ADALETİN ÖN ŞARTI
Sayın Cirit kanunların sık sık değişmesi yüzünden adaletin işinin zorlaştığını anlattı; Yargıtay’ın iç düzenine ait yetkinin bir torba yasayla HSYK’ya verilmiş olmasını da eleştirdi, haklı olarak.
Türkiye’de vesayet, cemaat ve siyaset yargıları aslında HSYK sorunudur.
Fransa 2008’de HSYK’dan cumhurbaşkanını ve adalet bakanını çıkardı, bizde ise HSK üyelerinin tamamını siyasi irade atıyor!
Sayın Cirit’in “suçluların iadesi” konusunda Avrupa’ya yönelttiği eleştiriler haklıdır. Fakat iadenin yargıyla ilgili tarafı vardır ve Türkiye, yargısının bağımsız ve tarafsız olduğunu herkese kabul ettirecek anayasal ve yasal düzenlemelerle kuvvetler ayrılığı ilkesini hayata geçirmedikçe tatminkâr sonuçlar alması kolay değildir.
Netice: Hâkimler ve savcılar kişisel olarak vicdanlı olabilir. Fakat adaletin ön şartı, kuvvetler ayrılığıdır. Bu da ancak çok geniş katılımla hazırlanacak yeni bir anayasayla mümkün olabilir.
Paylaş