Paylaş
TRT’ye 500 milyon lira daha gelir sağlanacakmış.
Hemen bir soruyu sormamız lazım: TRT iktisaden verimli çalışan bir kurum mudur?
Yeterince denetleniyor mu? Yoksa ne kadar zarar ederse etsin salma gibi kaynaklarla mı finanse ediliyor?
Aslında TRT meselesi, sistemdeki genel “denetim eksikliği” sorununun bir örneğidir.
Ben bu sorun üzerinde durmak istiyorum. Bandrol zammıyla ilgili teknik ayrıntılar arkadaşımız Hacer Boyacıoğlu’nun dünkü haberinde vardır.
DENETİM SORUNU
Bir gazeteci olarak ben özel yayın organlarının yanında bir de “kamu yayını” olması gerektiğini kabul ederim. Bilhassa yurtdışına ve değişik dillerde yayın yaparak Türkiye’yi tanıtan bir TRT’nin bulunması lazımdır.
Özel yayınların olmadığı dönemde içeriye yayın yapıyordu; kanunda “tarafsız” olması öngörülmüştü fakat her dönemde iktidarın etkisi altında oldu.
Son yıllarda büsbütün iktidar partisinin yayın organı gibi çalışıyor.
Bu siyasi eleştiriden daha önemlisi “denetim” sorunudur.
Sayıştay TRT’nin hesaplarını verimlilik, ekonomiklik, tutumluluk gibi açılardan inceliyor mu? Bu yönde raporları var mı?
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
AK Parti iktidarı 2012 yılından beri Sayıştay denetimini kısıtlamaya çalışıyor. Sayıştay denetimini kuşa çeviren bir kanun çıkarmış, Anayasa Mahkemesi bunu 27 Aralık 2013’te oybirliğiyle iptal etmişti.
Hukuk fakültelerinde idare hukuku derslerinde okutulması gereken mükemmel bir karardır.
İktidar kamu kurumlarında Sayıştay’ın sadece bir tür muhasebe denetimi yapması, ama VET yani “Verimlilik, Ekonomiklik, Tutumluluk” denetimi yapmaması yolunda kanun çıkarmış, Anayasa Mahkemesi işte bunu iptal etmişti. (K: 2012/207)
Bu denetim dünyada da çok önemseniyor, nitekim Sayıştay denetimlerinin nasıl olması gerektiğini gösteren INTOSAI yani Uluslararası Yüksek Denetim Kurumları Organizasyonu tarafından tespit edilmiş kıstaslar var.
Şimdi, Sayıştay bu kıstaslar açısından TRT’nin “Verimli, Ekonomik, Tutumlu” çalışıp çalışmadığını denetliyor mu?
Böyle ise ve dünyaya Türkiye’yi daha iyi duyurmak için bandrol ücreti artırılıyorsa tamam...
Ama böyle değil de normal yayıncılıktan başka siyasi bir istihdam ve propaganda kurumu gibi çalışıyorsa, niye bütün vatandaşların cebinden finanse edilsin?...
SAYIŞTAY NİYE ÖNEMLİ?
İşte bu noktada, modern demokrasilerdeki “eşitlik, şeffaflık, hesap verirlik, denetim” gibi değerlerin niye çok önemli olduğunu düşünmeliyiz.
Meclis denetimi bile ancak kapsamlı Sayıştay raporlarıyla mümkün olabilir.
Türkiye’de toplumsal denetim için sivil toplum zayıftır, yargısal denetim için yargı bağımsızlığı zayıftır.
Bu durumda Sayıştay denetiminin ne kadar önemli olduğu açık değil mi?
Sayıştay 1862’de Sultan Abdülaziz’in tuğrasıyla kurulmuş bir Tanzimat müessesesidir.
Bugün, AB İlerleme Raporları’nın hepsinde Türkiye’de Sayıştay’ın yetkin bir kurum olduğu ama gereken kapsamda denetim yapamadığı belirtiliyor. 2016 raporunda “Sayıştay denetiminin kapsamının kısıtlandığı” ve var olan Sayıştay denetimlerinin de “kamu kurumlarının ekonomikliğine, verimliliğine ve etkinliğine odaklanması”na ihtiyaç olduğu vurgulanıyor.
Netice: Demokrasinin “sandık” ayağı kadar “denetim ve denge” ayağı da hayati derecede önemlidir.
Paylaş