Paylaş
Kadir Has Üniversitesi her yıl “Türk Dış Politikası Kamuoyu Araştırması” yapıyor. Rektör Prof. Mustafa Aydın bu yılki araştırma hakkında dün bir grup gazeteciye bilgi verdi.
“Yalnızlık” psikolojisi bu araştırmada da ortaya çıkıyor.
“Türkiye dış politikada hangi ülke ya da ülkelerle birlikte hareket etmeli” sorusuna yüzde 59 oranında “Azerbaycan” cevabı veriliyor. Doğru, ben de aynı cevabı verirdim. Fakat başka?..
YALNIZLIK ALGISI
Yüzde 37 oranında “Türk Cumhuriyetleri”, yüzde 22 oranında “İslam ülkeleri” deniyor. Bu kavramların duygusal olduğu, böyle siyasi blokların bulunmadığı ve olsa bile yeterli olmayacağı açıktır.
Katar krizi de gösterdi bunu.
Yalnızlık algısı şu bulguda da netleşiyor: “Birlikte hareket edebiliriz” diye görülen hiçbir ülke yüzde 7’yi geçmiyor.
2013 yılında AB ülkeleri yüzde 10 oranında “birlikte hareket edebiliriz” diye görülürken, 2017’de bu oran yüzde 4’e düşmüş. Amerika’yla ilgili oran yüzde 14’ten yüzde 2.5’e inmiş.
Resmi ağızlardan da “dostumuz yok” diye defalarca ifade edildiği için bu tablo şaşırtıcı değil.
Çeşitli ülkelerin dostça olmayan tavırları yüzünden onlarla ilişkilerimizin bozulduğuna dair bir yığın gerekçe sayabiliriz. Fakat bu, sorunları çözmez, asıl nasıl davranmamız gerektiğine bakmalıyız.
AB ÜYELİĞİ?
AB için “Bunlar Haçlı ittifakıdır” dediğimizde kitleler coşabilir, fakat meselenin bir de başka yönü var: Dış ticaretimizin yarısı Avrupa’yladır. Ülkemizdeki dış yatırımların yüzde 65’i Avrupa kaynaklıdır.
2016 yılında ülkemize gelen 25 milyon turistin 13 milyonu Avrupa’dan geldi.
Kabine revizyonunun en olumlu yönü, sözleri Batı’da da dinlenilen Mehmet Şimşek ve Nihat Zeybekci’nin yetkileri artarak görevlerine devam etmesidir.
Kadir Has Üniversitesi’nin araştırmasındaki şu bulgu da çok önemli: “AB üyeliğini isteyenlerin” oranı ilköğretim mezunları arasında yüzde 41.8 iken, üniversite mezunları arasında yüzde 54.8’dir.
Niye? Eğitim düzeyi arttıkça bu ilişkilerin içinde bulunmak, dış ticarette, finans ve turizm sektörlerinde, teknoloji ve akademya dünyasında çalışıyor olmak artıyor da ondan.
Bu ilişkileri bozmak terör örgütlerinin de hedefidir.
TÜRKİYE NE YAPABİLİR?
Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın dün “AB’ye tam üyelik bizim stratejik hedefimizdir” diyordu; çok doğrudur.
Batı’da terör örgütlerine yardım edenler var; bu konudaki eleştirilerinde Türkiye yerden göğe haklıdır. Fakat Batı’yla ilişkileri bozmak terör örgütlerinin ekmeğine yağ sürer. Türkiye’nin yapabileceği çok şey var: Rasyonel diplomasi, hukuk ve demokrasi standartlarını yükseltmek, kamu diplomasisini geliştirmek gibi...
AGİT ve Venedik Komisyonu’nun raporları Türkiye’de hukukun ve demokrasinin durumu hakkında çok olumsuz bir tablo çiziyor. Klişe gerekçelerle tutuklamalar yapılması bu tabloyu büsbütün ağırlaştırıyor.
Fakat üç ay geçti, Adalet Bakanlığı AGİT ve Venedik Komisyonu raporlarına, saygın hukukçuların imzasıyla cevabi raporlar yazmadı!
Yazamıyorsa, olumsuzlukları en azından hafifletecek reform önerileri hazırlamalıydı.
Unutmayalım; terörle mücadele için de ekonomik gelişme için de rasyonel diplomasi, hukuk devleti ve demokrasi olmazsa olmaz unsurlardır.
Paylaş