Paylaş
Hatta idamın geri gelmesini istiyormuş gibi görünüyorlar.
Son olarak AK Parti’nin müttefiki BBP idam için Anayasa değişikliği teklifini ekim ayında Meclis’e sunacağını açıkladı.
AK Parti’nin öbür müttefiki MHP öteden beri idam istiyor.
İktidar partisinin kendisi ise ‘politika’ yapıyor, yani idama karşı çıkmıyor ama geri getirmek için hiçbir şey yapmıyor.
ANAYASA, ULUSLARARASI HUKUK
AK Parti Genel Başkan Yardımcı Hayati Yazıcı hukukçudur. Bu partinin kuruluş tüzük ve programındaki ‘liberal’ hükümlerin yazılmasında önemli etkisi olmuştu.
Yazıcı dün NTV’deki konuşmasında idam cezasının “çok karmaşık bir konu” olduğunu belirtti. İdam cezasının Anayasa’ya ve imzaladığımız uluslararası hukuk belgelerine aykırı olduğunu, gelse bile geçmişe uygulanamayacağını ve “çok acılara” sebep olacağını anlattı. Çok doğru, bir hukukçu başka türlü konuşamaz zaten.
Fakat Yazıcı şunu da söyledi:
“Toplumda talep varsa siyaset duyarsız kalamaz!”
Ne demek bu?..
Böyle ise en azından üç yıldır AK Parti niye “duyarsız” kalıyor!
Sistemi değiştiriyor da idamı getirmeye mi gücü yetmiyordu?
Kalabalıklara idam ümidi veriyor ama Meclis’te hiçbir adım atmıyor.
MECLİS’TE NE YAPARLAR?
İdamı getirmek üzere Anayasa değişikliği teklifi için en az 200 imza lazım; BBP’nin ise bir tek, evet tek bir tane milletvekili var!
Yazıcı da buna dikkat çekerek, biraz da hayretle, BBP’nin “Niye böyle söylediğini bilmiyorum” diye konuştu.
Meclis’te öyle bir teklife MHP imza verse bile yetmez.
AK Parti imza verir mi?.. Vermez gibi ama hem meydanlarda “İdam Meclis’ten geçerse onaylarım” deyip Meclis’te ise imza vermemeyi nasıl izah eder?
Aslında AK Parti’yi idam konusunda asıl zorlayabilecek olan MHP’dir fakat MHP’nin de bugüne kadar idamı geri getirme yönünde hiçbir girişimi olmadı; sürekli söylemde tuttu. Politikacıların idam söylemiyle oy hesabı yaptıkları belli; samimiyetle isteyenler de vardır.
Fakat Türkiye’nin yararı her siyasi çıkardan üstünse, idam asla geri gelmemeli, lafı bile edilmemelidir.
HUKUKUNA GÜVENİLİR ÜLKE
Seçim bitti, yeni sistemin kararname ve genelgeleri büyük ölçüde yayımlandı, atamalar yapıldı...
Bu durumda ekonomide bir güven rüzgârının esmesi, dövizdeki hızlı yükselişin dünyadaki genel düzeylere inmesi gerekmez mi?
Hayır, öyle olmuyor.
Dövizi tetikleyen siyasi konjonktürden başka, Türkiye'nin son yıllarda "hukuk güvenliği" ve "hukuki öngörülebilirlik" sorunu var.
Uluslararası raporlarda yer alıyor bu sorun. Türkiye’nin döviz ihtiyacı da bellidir; sermayeyi uluslararası piyasalardan çekmemiz gerektiğine göre bu güveni uluslararası piyasalarda, uluslararası kurumlarda yaratmak gerekiyor.
Devlet olarak imzaladığımız ve Anayasamızın 90. maddesiyle milli hukuktan üstün hale getirdiğimiz uluslararası hukuk belgeleri idam cezasını reddediyor.
Hukuki durum böyleyken bizim ikide bir idamdan bahsetmemiz Türkiye’yi hukukuna güvenilir bir ülke haline getirir mi?!
Aksine zarar veriyor, işte Yunan mahkemeleri “Türkiye’de idam cezası geri getirilebilir” diye gerekçe kurgulayarak “suçluların iadesini” reddediyor.
Türkiye’ye zarardan başka bir şey vermeyen ve geri getirilmesi de hukuken mümkün olmayan bu idam lafını artık hiç ağza almamak lazım.
Paylaş