Paylaş
Öyle olmasaydı bugünkü gelişme düzeyinde Türkiye’de darbenin başarılamayacağını düşünebilirlerdi.
Önceki darbe dönemlerinden farklı olarak Türkiye artık sessiz ve itaatkâr köylü toplumu değildir; iradesine, özgürlüğüne müdahale halinde tepki gösteren bir toplum düzeyine gelmiştir. İşte kitleler tankın karşısına çıktı.
Huntington 1968’de Political Order in Changing Societies adlı kitabında yazmıştı: Darbeler azgelişmiş ülkelerde olur çünkü toplum itaatkârdır, ekonomi çeşitlenmemiştir, hukuk kurumlaşmamıştır, darbeler mümkündür.
Gelişmiş ülkelerde darbe olmaz, zira ekonomi çeşitlenmiştir, hukuk sağlamdır, insanlar özgürlüklerinin sahibidir, ordu artık siyasi değildir, savunma kurumudur.
DÜN VE BUGÜN
Türkiye henüz gelişmiş ülke seviyesine ulaşmamıştır ama azgelişmiş ülke de değildir.
Eski darbeler döneminde Türkiye’de “borsa” bile yoktu. Bugün dünyaya açık bir ekonomiyiz. Türkiye’de irili ufaklı 51 bin yabancı firma faaliyet gösteriyor. Eskiden çok da önemli olmayan borsa, ihracat, turizm ve beyin gücü artık çok önemlidir. Böyle bir toplumdan köylü toplumunun pasifliği beklenemez.
Eskiden “TRT’ye el koymak” yetiyordu; 15 Temmuz’da yerel ve ulusal bütün kanallar darbeye karşı yayınlarıyla kitleleri cesaretlendirdi. Darbecilerin Hürriyet’e ve CNN Türk’e baskın yaparak silah zoruyla yayını durdurmaya kalkmaları bilhassa dikkat çekicidir. Darbecilerin gözünde iktidar yanlısı medyadan önce geniş ve çeşitli kesimlere hitap eden yayınları susturmak önemliydi, bunların da başında CNN Türk ve Hürriyet geliyordu.
Mısır’daki darbe geniş sivil destekçiler bulduğu halde Türkiye’de bütün kesimler darbeye karşı çıktı. İktidar bunun değerini bilmelidir.
ÖNÜMÜZDEKİ GÖREV
Başbakan Yıldırım’ın dediği gibi Türkiye’de darbeler devri kapandı.
Peki, önümüzde ne var?
Önümüzde Türkiye’yi gelişmiş ülke standartlarına yükseltme görevi var. Darbe yapılmayan ama standartları düşük bir ülke olmaktan da kurtulmalıyız.
Darbeye AK Parti iktidarının ilk yıllarında ordu içinde oluşan gruplaşmalar cesaret edememişti. Bu cesareti “cemaat” içindeki illegal yapının bulabilmesinin sebebi “kapalı yapı” olmasıdır: Zihin pencerelerinin kapalı olması, mistik tutkular...
Demek ki zihinlerimizi açmalıyız.
Türkiye’nin gelişmiş ülkeler düzeyine çıkması için daha fazla özgürlüğe, hukukun üstünlüğüne, ihtilaflarda hakem olabilme güvenine sahip tarafsız ve bağımsız yargıya ihtiyacı var.
Ekonominin daha ileriye gidebilmesi bile buna bağlıdır.
DÜNYADAKİ YERİMİZ
Zaten yetersiz olan kurumlaşma düzeyimiz FETÖ ve darbe yüzünden çok zarar gördü: Ordu, emniyet, yargı, bürokrasi çok hasara uğradı.
Oluşan boşlukları “bizden, sizden” ayırımı yapmadan objektif ve tarafsız “liyakat” kıstasıyla doldurmalıyız.
Başta yargı olmak üzere kamu kurumlarına bütün kesimlerin güveninin sağlaması acil bir ihtiyaçtır.
İsterseniz, ülkelerin kurumsal ve hukuki kaliteleri hakkında uluslararası kuruluşların araştırmalarına bakın; iyi durumda değiliz.
Demokrasi, hukuk, bağımsız ve tarafsız yargı, kamu kurumlarının kalitesi gibi alanlarda uluslararası standartlara ulaşmalıyız.
Ancak o zaman devlet makinesi düzgün işler, adalete güven gelir, yatırımlar artar...
Gelişmiş ülke olmanın başka yolu yok.
Paylaş