Artık emekli ol sayın Terim

DEMOKRASİ, dekorun sürekli değiştiği bir tiyatro sahnesi gibidir.

Haberin Devamı

Sabit bir sahne ve sürekli aynı oyuncular bir müddet sonra seyircide bıkkınlık yaratır.

Esasında “özgür insan” bir yönü itibariyle “sıkılan insan”dır.
Beşeri hayatımızın idamesine yönelik hiçbir olgu vazgeçilmezimiz değildir.
Bu sebepten, önceleri çok sevdiğimiz bazı insanlara, gün gelir tahammül bile etmekte zorlanırız.
Bu durum söz konusu kişilerin performansları ile de ilgili bir şey değildir.
Bizim kuşak, bir ara Halit Kıvanç’la yatar, Halit Kıvanç’la kalkardı. Yine Cem Özer’den Okan Bayülgen’e, spor ve medyanın parlayan yıldızları vardı.
Ama, nasıl oldu bilmiyoruz, “bayatladılar”.
Bu durum, esasında asla “üzücü” değildir, “vefasızlık” sayılmaz.
Hiç kimse, bizlerin ilgisinin ve hayranlığının “tapulu” sahibi değildir, olmamalıdır.
Şurası kesindir ki, insan tabiatı mutlaka hükmünü icra ediyor ve hayatına gereğinden fazla musallat olanları er ya da geç eliyor.
Bazen bu süreç zaman alıyor.
İşin uzaması hormonlu desteklerle olmuş ise bu durum kimsenin gözünden kaçmıyor, kaçınılmaz tasfiye gerçekleştiğinde de onlara dair geride yad edeceğimiz hoşluklar bile kalmıyor...
Bu durumun şu anda tipik örneği, Fatih Terim.
Tamam, pek çok başarısı var.
Ama her şeye rağmen, megolomaniden, huysuzluktan, şişik egoluktan, hep zeytinyağ gibi su üstünde kalma becerisinden, her koşulda cebini doldurmayı bilmekten, her devrin iktidarıyla uyumu temin etmekten, asla nasibini almamış(!). Beyefendiye artık bardağımız dolmuştur. Muhtemelen Türk halkının %90’ınından fazlası da aynı görüştedir.

-----

Bürokrasi sorunsalı

Haberin Devamı

TÜRKİYE’de, FETÖ dışında, İslami kesim, insan malzemesi olarak iktidara hazırlıklı değildi.
Netice de devleti yönetmeye talipseniz üst kademeler için güvenebileceğiniz bir kadronuzun olması gerekir.
AK Parti 2002’de iktidara geldiğinde hiç tereddüt etmeden kendine daha yakın bulduğu FETÖ’nün yetişmiş kadrolarına yöneldi.
Zira laik kültürle yetişmiş Cumhuriyet bürokrasisine güvenmiyordu.
Esasında pek de haksız sayılmazdı.
Attıkları her adımda ayaklarının altına muz kabuğu koyulacağı kaygısıyla yaşamak yerine, “alnı secdeye değmiş” FETÖ’nün kucağına oturmayı tercih ettiler.
Hani, üçüncü bir seçenek var mıydı derseniz, bir çalım MHP kadrolarından söz edilse bile, onlara da güvenmediler.
Tayyip Erdoğan’ın “Dar Belediye Kadrosu”, umman devlet yapısı içinde hiç şüphesiz eksik kalıyordu.
Aradan 14 yıl geçti. Şimdi, FETÖ dışında tüm devlet bürokrasisine yetecek bir muhafazakar kadro oluştu mu, sorusu akla gelirse, bunun yanıtı kolayından “evet” olamaz.
Zira, bu işlerin, büyük ölçüde FETÖ’ye ihale edildiği ve kendi cephelerinden ihmale uğratıldığı anlaşılıyor.
Bu sebepten eski Cumhuriyet kadrolarına kısmî de olsa bir dönüş yaşanmak mecburiyetinde.
Özellikle askeriyede bu durum daha net kendisini göstermek durumunda.
Esasında bu gelişmeyi AK Parti bir fırsat olarak görmeli ve toplumun laik kesimi ile aradaki buzları eritmeyi samimi olarak denemelidir.
Diyeceksiniz, böylesi bir basiretli tutuma ihtimal verilebilir mi?
Açık söylemek gerekirse, bahse konu “demokratik olgunluk”, şu aşamada pek gözlenmiyor.
Hani, “daha dibe vurmadık” denir ya, kamplaşmadan medet umanların henüz burnunun yeterince sürtülmediğini, düşünüyoruz.
Nitekim 15 Temmuz’un yarattığı geçici bahar havası gittikçe azalıyor gibi...
Buradan hareketle donanımsız sair tarikat mensuplarının önü açılırsa, bu tercih bir başka tür yanlış olur, benzer sıkıntıların yaşanmasına zemin hazırlar.

-----


Beyturan Lokantası

Haberin Devamı

ZEYTİNYAĞ kültürünü özümsemiş Giritli bir aile yaklaşık 27 yıldır, havaalanını geçince Kısıkköy Organize Sanayi Bölgesi içinde bir esnaf lokantası işletiyorlar.
Mekanın odun fırını var. Tencere yemekleri yapıyorlar.
Yemekler Nesrin Hanım’ın ellerinden çıkıyor.
Hani San Sebastian’da olsa tüm gurme kitaplarında yer alır, Michelen rehberi, ait olduğu kategoride muhtemelen yıldızını teslim ederdi.
Hangi yemeklerinden söz etsem.
Acılı güveci, makarnası, sarmaları, Şevketi Bostan’ı ve illa ki, ekşili köfte ve odun kokusunu hissettiğiniz acılı kurufasulyesi.
İzmir’in tencere yemekleri üzerine bu kalite de birkaç yeri daha var.
Hani, nasıl derler, “çok şanslıyız”.
Sırayla hepsini paylaşacağım...

Yazarın Tüm Yazıları