Paylaş
Son dönemde giderek sıklaşmaya başlayan bu yöndeki haberler özellikle genç hekimler cephesinde son derece kaygı verici bir yönelişin yerleştiğini gösteriyor.
Bir süredir gözlemekte olduğum bu haberlere ilişkin verilere dün biraz daha yakından baktığımda gerçekten de alarm sinyalleri çalan bir tabloyla karşılaştım.
Aslında durumun ne kadar ciddi olduğunu görmek için Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) yurtdışına gitmek isteyen hekimlerin talepleri üzerine düzenlediği “iyi hal belgesi” rakamlarına bakmak bile tek başına yeterlidir.
İYİ HÂL BELGESİ TALEPLERİNDE BÜYÜK ARTIŞ
Yurtdışındaki sağlık kurumlarında işe girmek isteyen hekimler etik açıdan sicillerini gösteren iyi hal belgesi için TTB’ye başvuruda bulunuyor. Bu belgeler il tabip odaları tarafından yapılan ilk incelemenin ardından ikinci aşamada Ankara’da TTB’nin sekreteryası ve Yüksek Onur Kurulu’ndan geçtikten sonra kesinleşiyor.
Bu şekilde verilen iyi hal belgelerinin yıllara göre dağılımına baktığımızda, grafiğe dökülmesi halinde tırmanan bir çizgi göze çarpıyor. Tablo şöyle:
2012: 59 2017: 482
2013: 90 2018: 802
2014: 118 2019: 1.047
2015: 150 2020: 931
2016: 245 2021: 1.361
(Dün itibarıyla)
ÇOĞUNLUK 26-35 YAŞ ARALIĞINDA
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Prof. Şebnem Korur Fincancı’dan aldığım bilgiye göre, bu rakam, içinde bulunduğumuz yılda geçen kasım sonu itibarıyla 1.246 idi. Aralık ayının dün itibarıyla toplamı olan 115 dosya buna eklendiğinde rakam 1.361’e ulaşıyor. Bu durumda 2021 toplamının yıl sonuna kadar 1.400’u bulacağını, muhtemelen bunun biraz üstüne de çıkabileceğini tahmin edebiliriz.
Yıllara göre bakıldığında 2012 yılında 59 olan sayının 2021 yılında 1.400 eşiğine çıkması, yurtdışına başvuruların on yıl içinde yaklaşık 24 kat arttığını gösteriyor. 2012 yılında pekâlâ olağan karşılanabilecek 59 gibi bir sayının bugün 1.400’lere dayanması, hekimlerde yurtdışına gitme arayışının, yönelişinin ne kadar kuvvetli bir hale geldiğinin çarpıcı bir kanıtıdır.
Peki yurtdışına gitmek için belge alan doktorlar hangi yaş gruplarından geliyor? Prof. Korur Fincancı, başvuruları yapan doktorların ağırlıkla 20’li ve 30’lu yaşlarda olduklarını söylüyor, “Çoğunluğun 26 ile 35 yaş aralığı içinde olduğunu söylemek mümkün” diye konuşuyor.
Buradan başvuru sahiplerinin genellikle altı yıllık tıp fakültesini bitirip iki yıllık mecburi hizmetlerini yaptıktan sonra pratisyen hekimliğe başlayanlar ile ardından dört yıl süren uzmanlık eğitimi ve bunu izleyen ikinci iki yıllık zorunlu hizmeti bitiren ikinci gruptan geldiklerini anlıyoruz.
ALMANCA ÖĞRENMEYE BÜYÜK TALEP VAR
Prof. Korur Fincancı’nın verdiği bilgiye göre, Türkiye’de tıp fakültelerinin kontenjanlarının son dönemde artırılmasıyla birlikte, bu fakültelerden her yıl mezun olan öğrencilerin sayısı bundan on yıl önceki yaklaşık 5 binlerden bugün 15 binler eşiğine gelmiş bulunuyor. Varılan noktada her yıl diploma alan yeni mezun sayısının neredeyse 10’da biri kadar bir hekim grubunun yurtdışına gitmek üzere hazırlık yaptığını ve muhtemelen gittiğini anlıyoruz.
Yansıyan bütün bilgiler hekimlerin gittiği birçok Avrupa ülkesi olmakla birlikte Almanya’nın özellikle tercih edildiğini gösteriyor. TTB Başkanı, ABD ve Kanada’daki tabip odalarından verdikleri belgelerle ilgili doğrulama talepleri aldıklarını belirtiyor. Bu bilgiden ABD ve Kanada’nın da adresler arasında yer aldığı anlaşılıyor.
Ancak Almanca dil eğitiminin tıp öğrencileri arasında bir hayli yaygınlık kazanmaya başlaması, Almanya’nın en önemli çekim merkezi olduğuna işaret ediyor.
Bu yazıyı hazırlarken dün konuştuğum bir tıp profesörü, daha dün girdiği bir staj eğitimi sırasında gruptaki 7 öğrenciden 5’inin Almanca kursuna gittiğini kendilerinden öğrendiğini anlatarak, şöyle dedi:
“Bunu öğrenmek benim açımdan da şaşırtıcı oldu. Beşinci sınıf öğrencileri, seneye mezun olacaklar. Hepsi de AB’nin kabul ettiği standart bir dil yeterlik düzeyine gelmeyi hedefliyor. Çoğunun dil eğitimini online aldığı anlaşılıyor.”
DAHA İYİ BİR GELECEK ARAYIŞI BASKIN
Nereden bakılırsa bakılsın, genç hekimlerin azımsanmayacak bir kesiminde yurtdışına yerleşerek yeni bir hayat kurma eğiliminin güçlenmekte olduğu aşikâr. Almanya başta olmak üzere Batı ülkelerinin, eğitimlerini tamamlamış, yetişmiş hekimleri istihdam etmek konusunda kolaylaştırıcı bir tutum izlediği anlaşılıyor.
Kuşkusuz, bu genç hekimlerin kendi ülkelerinden ayrılma düşüncesine gelmelerini bir çok faktörün bir bileşkesi olarak görmeliyiz. Maddi imkânlardan çalışma koşullarına, hekimlere Türkiye’de hak edilen değerin verilmediği düşüncesinden doktorlara yönelen şiddete ve liyakat meselesinden ülkenin geleceğine ilişkin kaygılara, daha iyi bir gelecek hedefine kadar uzanan pek çok faktör söz konusu.
Bütün bu faktörleri çok daha geniş bir şekilde ayrı bir yazı hatta yazılarla ayrıntılarıyla değerlendirmek gerekiyor. Bu aşamada yapılacak ana tespit, tıp alanındaki beyin göçünün Türkiye’nin beşeri sermayesi anlamında büyük bir kayıp anlamına geldiğidir. İvedilikle el atılması gereken ciddi bir sorun var karşımızda.
Paylaş