Paylaş
Galiba meseleyi tamamlayan kritik bir noktayı daha buradaki denkleme dahil etmemiz gerekiyor. Kurallar ne kadar iyi düşünülmüş olsa da, mevzuatta uygulama ve denetimle ilgili karşılaşılan bazı boşluklar ya da görev ve yetki alanlarıyla ilgili muğlak kalan hususlar da sorunları artırıyor.
Söylediğimizi bazı örneklerle göstermeye çalışalım ve projektörümüzü önce denetim meselesine çevirelim.
2002 YÖNETMELİĞİ: HABER VERMEDEN DENETİM
Bu çerçevede Türkiye’nin yangınla mücadele alanında ilk kapsamlı mevzuatı olan, 2002 yılında çıkarılan “Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik”e bakalım. Bu yönetmelikte, konu “Denetim” başlığı altında metnin sonuna doğru 132’inci maddede düzenlenmiş. Bu maddede özel yapılar ile kamu yapıları ayrı paragraflarda ele alınmış. Bizim konumuz özel yapılar.
“Bu yönetmelik hükümlerinin uygulanıp uygulanmadığı aşağıdaki şekilde denetlenir” diye başlayan bu madde şöyle devam ediyor:
“a) Özel yapı, bina, tesis ve işletmeleri; mülki idare amirlerinin yetki ve sorumluluğunda, mahalli itfaiye teşkilatı, Sivil Savunma Müdürlüğü ve mülki idare amirliğince görevlendirilecek heyetlerce haberli veya habersiz olarak denetlenir. Ayrıca, bunların bağlı veya ilgili olduğu bakanlık, kamu kurum ve kuruluşlarının müfettiş, kontrolör veya denetim elemanları tarafından da denetleme yapılır.”
Bir sonraki paragrafta, “denetim sonucunda eksik bulunan giderilmesi istenen aksaklıklar ile talep edilen önlemlerin öngörülen makul süre içinde ilgililerce yerine getirilmesinin zorunlu olduğu” da belirtiliyor.
DENETİM 2007’DE FARKLI DÜZENLENİYOR
2007 yılında çıkarılan genişletilmiş yeni yönetmelikte “Denetim” bu kez 131’inci maddede bazı kısımları aynen korunup, bazı bölümleri ise değişikliğe uğrayarak şu hale getirilmiş:
“Özel yapı, bina, tesis ve işletmeler, mahalli itfaiye teşkilatı ile bunların bağlı veya ilgili olduğu bakanlık ve kamu kurum ve kuruluşlarının müfettişi, kontrolör, veya denetim elemanları tarafından denetlenir.”
Denetim sonunda talep edilen önlemlerin yerine getirilmesine ilişkin eski yönetmelikte yer alan ifade aynen tekrarlanmış.
Görüleceği üzere, her iki metinde de “mahalli itfaiye teşkilatı”na denetimlerde öncelikli, merkezi bir rol veriliyor.
Ancak hemen göze çarpacağı üzere, 2002 metninde denetimlerin “haberli veya habersiz” yapılabileceği belirtilirken, 2007 metninde yalnızca “denetlenir” deniliyor.
Bir başka anlatımla, ilk metinde itfaiye teşkilatlarına denetim alanında inisiyatif kullanma yetkisi tanınırken, 2007 metninde bu yetkinin itfaiye birimlerince nasıl kullanılacağı gri bir alanda kalıyor.
İTFAİYE YÖNETMELİĞİ: BAŞVURUYA BAĞLI DENETİM
Peki belediye kendisine verilen denetim görevini ne zaman ve hangi durumlarda yapabilecek?
Bunun için 2006 yılında çıkarılan “Belediye İtfaiye Yönetmeliği”ne bakabiliriz. Bu yönetmeliğin “Görevlere İlişkin” 6’ıncı maddesinin (j) bendinde, “İşyeri, eğlence yeri, fabrika ve sanayi kuruluşlarını yangına karşı önlemler yönünden denetlemek, bu konularda mevzuatın öngördüğü raporları vermek ve görüş bildirmek” denilerek denetim yetkisi kayda geçiriliyor. Burada da genel bir ifade söz konusu.
Gelgelelim aynı yönetmelikte Resmi Gazete’de 18 Aralık 2021 tarihinde yayımlanan bir değişiklikle, getirilen “Ek Madde -1”de denetimin bir başvuru halinde yapılabileceği kayda geçiriliyor.
Bu bölümde, belediye itfaiye teşkilatının “Başvuru sahibinden, işyeri açma ve çalışma ruhsatı vermeye yetkili idareden veya ilgili bakanlıklardan müracaat gelmesi halinde” yangın önlemleriyle ilgili rapor hazırlayacağı belirtiliyor.
SORUMLULUK TARTIŞMASI NEREDE ÇIKIYOR?
Şimdi meselenin 78 vatandaşımızın hayatını kaybettiği Kartalkaya’daki yangın faciasından sonra kamuoyunu da meşgul eden bir başka yönüne gelelim. Bu, belediyelerin sorumluluğunun sınırlarının nerede başladığı, nerede bittiği sorusuyla ilgilidir.
Bugün yürürlükte olan 2007 tarihli yangın yönetmeliğinin “Görev, yetki ve sorumlulukların” düzenlendiği 6’ıncı maddesinin en kritik noktalarından biri “Binaların yangın algılama ve söndürme projelerinin tesisat projelerinden ayrı olarak hazırlanması gerektiğinin” vurgulandığı bölümdür.
2007 yönetmeliğinde bu husus vurgulandıktan sonra, “Projeler, ilgili belediye itfaiye birimlerinin uygun görüşü alındıktan sonra, belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde belediyelerce, belediye ve mücavir alan sınırları dışında ise valiliklerce onaylanarak uygulanır” deniliyor.
Bunun ardından, “Yapı ruhsatı vermeye yetkili merciler yangın söndürme, algılama ve tahliye projelerinin ve uygulamalarının bu yönetmelik hükümlerine uygun olup olmadığını denetler” deniliyor.
YÖNETMELİKTE 2012 DEĞİŞİKLİĞİ
Görüleceği gibi, 2007 metninde yangın projesinin onaylanmasından önce projelerin muhakkak ilgili belediye itfaiye birimlerinden “uygun görüş alınması” zorunluluğu getiriliyor,
Şimdi meselenin hassas bir kısmına geliyoruz. Resmi Gazete’de 12 Mart 2012 tarihinde yayımlanan bir Bakanlar Kurulu kararı ile yönetmeliğin görev, yetki ve sorumluluklara ilişkin bu maddesinde bir değişiklik yapılıyor.
2007 yönetmeliğinde “Projeler, ilgili belediye itfaiye birimlerinin uygun görüşü alındıktan sonra...” diye başlayan cümle olduğu gibi çıkarılarak, yerine şu kısa cümle geliyor:
“Projeler; ruhsat vermeye yetkili merciler tarafından onaylanarak uygulanır.”
Buna karşılık, “Yapı ruhsatı vermeye yetkili merciler”in denetim yetkisine ilişkin hüküm aynen korunuyor.
Burada da 2007 yönetmeliğinin ilk halinde önce “belediye itfaiye teşkilatının onayı” aranırken, 2012 değişikliğiyle birlikte bu kez “ruhsat vermeye yetkili merciler”e görev veriliyor.
İTFAİYE BÜYÜKŞEHİRDE AMA RUHSAT YETKİSİ İLÇE BELEDİYESİNDE...
Peki “ruhsat vermeye yetkili merciler” kim?
Büyükşehirlerde gerek ‘inşaat ruhsatı’ gerek inşaat tamamlandıktan sonra ‘yapı kullanım ruhsatı’ vermeye yetkili merciler ilçe belediyeleri. Yönetmelik bu şekilde değiştirildiğinde, bu durumda yangın planlarına onay verecek makam ilçe belediyeleri oluyor.
Çelişkili bir durum var burada. Şöyle ki, büyükşehirlerde ilçe belediyelerinin itfaiye teşkilatı bulunmuyor. İtfaiye hizmetleri, büyükşehir belediyelerinin yetkilerine ilişkin yasal mevzuatta büyükşehirlere bırakılmış.
O zaman, itfaiye teşkilatları bulunmayan ilçe belediyeleri, uzmanlıkları olmayan bir alanda onay vermek durumuna giriyor.
Uygulamaya bakıldığında, birçok ilçe belediyesinin bu gibi durumlarda büyükşehir itfaiye müdürlüklerinden görüş aldığını, ancak önemli bir bölümünün de almadığı anlaşılıyor. Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin farklı partilerde olduğu durumların, işbirliğini güçleştiren bir mesele olarak belirdiği söylenebilir.
BÜYÜKŞEHİR DIŞINDAKİ 51 İLDE DURUM FARKLI
Anlattığımız durum Türkiye’deki 30 büyükşehri ilgilendiriyor. Buna karşılık, büyükşehir statüsünde olmayan 51 ilimiz var. İllerde ise oldukça farklı bir durum var.
İllerde merkezdeki belediyenin yetki alanı il merkezi ve ona mücavir alanlarla sınırlı. Keza il içindeki ilçe belediyeleri açısından da benzer bir durumdan söz edilebilir.
Ancak illerde, hem merkez belediyesi hem de il sınırları içindeki ilçe belediyelerinin ve bunların mücavir bölgelerinin dışında kalan alanlar da var. İşte illerde belediyelerin yetki, sorumluluk bölgeleri dışındaki bu sahalardaki yapılar söz konusu olduğunda, valiliklere bağlı il özel idarelerinin yetki alanına giriyoruz.
Kartalkaya’daki facianın yaşandığı yer işte böyle bir alanda yer alıyor.
Gelgelelim Kartalkaya’da yangının çıktığı otel ‘turizm işletme belgesi’ne sahip bir tesis olduğundan aynı zamanda Turizm Bakanlığı’nın da yetki alanına giriyor.
TURİZM TESİSLERİ NASIL DENETLENİR?
İşin bu kısmında yangın önlemlerinin denetimi tartışmasına bir de 1983 yılında çıkartılan ancak 2006 yılında bir dizi değişlik yapılarak güncellenen “Turizm Yatırım, İşletme ve Kuruluşlarının Denetimi Hakkında Yönetmelik” (No: 83/6181) dahil oluyor.
Bu yönetmeliğin ikinci maddesinde, yönetmeliğin “İnsan sağlığı ile can ve mal güvenliği de dahil olmak üzere belgeli turizm yatırım ve işletmelerinin ... denetlenmesine ilişkin hükümleri kapsadığı” belirtiliyor.
Bu yönetmelikte de Turizm Bakanlığı’nın kontrolörleri ya da bakan görev verirse bakanlık müfettişlerine rol veriliyor. Ayrıca özel uzmanlık gerektiren konularda faaliyet gösteren gerçek veya tüzel kişilerden de yararlanılabileceği kaydediliyor.
Yönetmeliğin 22’nci maddesinde denetimin “İnsan ve çevre sağlığı ile mal ve can güvenliğinin sağlanmasına, müşterinin haklarının korunmasına yönelik tedbirler incelenir” deniliyor.
Buna ek olarak, bir de Kartalkaya’daki otelle ilgili tartışmalar çerçevesinde de gündeme gelen, 2019 yılında çıkarılmış “Turizm Tesislerinin Niteliklerine İlişkin Yönetmelik” söz konusu.
DENETİM MEVZUATI GÖZDEN GEÇİRİLMELİ
Bugünkü yazımı, özet olarak aktarmaya çalıştığım mevzuattaki boşluklar, denetimle ilgili sorunlu alanlara dönük genel tespitlerle sınırlı tutuyorum. Yaşanan hadiseyle ilgili genel değerlendirmemi ayrı bir yazıda kaleme alacağım.
Her halükarda, önümüzdeki dönemde yangınla mücadele alanındaki bütün mevzuatın, özellikle denetime ilişkin kısımların itfaiye teşkilatlarının rolünü ön planda tutan bir anlayışla yeniden gözden geçirilmesi ihtiyacı bariz bir şekilde karşımıza çıkıyor.
Paylaş