Paylaş
Girilen küresel bunalımda Rusya’nın işgali ile birlikte Batı dünyası saldırgan ülkeye karşı kendi içinde büyük bir toparlanmaya girişirken, NATO bünyesinde sancılı bir mevzu karşılarına çıkacaktır. İttifakın başını çeken ABD ile ittifakın ikinci büyük ordusuna sahip Türkiye’nin ilişkileri, aralarında yaşadıkları bir dizi kriz nedeniyle felç halinde görünmektedir 2022 başı itibarıyla.
Biraz derinlemesine baktıklarında, müttefiklerden birinin, diğerinin fiilen ortak üretimine katıldığı F-35 tipi beşinci nesil savaş uçaklarına el koyduğunu, üretim sürecinden çıkarttığını, ayrıca bir dizi yaptırım da uyguladığını fark edeceklerdir. Bu durum yaptırımlara maruz kalan ülkenin hava savunması açısından bir zafiyet yaratmaktadır, Rusya’nın işgalci kimliğiyle sahneye çıktığı bir dönemde.
DİĞER ZOR SORUNLAR: S-400, PKK/YPG VE PENSİLVANYA MESELESİ
Tarihçiler bu noktaya nasıl gelindiğini incelerken, yaptırım uygulanan müttefikin de NATO’nun bütün belgelerinde ana tehdit olarak kabul ettiği ve zaten 2022 yılında Ukrayna’yı işgal etmiş olan Rusya’dan 2019 yılında S-400 tipi gelişmiş hava savunma sistemleri almış olduğunu, ABD yasaları çerçevesinde buna karşı bir dizi yaptırımın devreye sokulduğunu okuyacaklardır.
Arşivleri biraz daha karıştırdıklarında, meselenin göründüğünden çok daha sıkıntılı olduğu gerçeği onları beklemektedir. Çünkü, NATO müttefiki ABD’nin aslında terör örgütü olarak kabul ettiği PKK’nın Suriye’deki uzantısı PYD-YPG isimli örgüt ile bir askeri ittifak kurmuş olduğunu, bu sırada PKK’nın da Türkiye’yi hedef alan eylemlerinin sürdüğünü anlayacaklardır.
Ayrıca sorunların dökümüne baktıklarında, Türkiye’de 2016 yılında bir askeri darbe girişimi olduğunu ve kalkışmayı gerçekleştiren kriminal örgütün önderinin Pensilvanya’da ABD’nin koruyucu kolları altında yaşadığını da öğreneceklerdir.
Peki tarihçiler karşılarına çıkan bu karmakarışık tabloyu Rusya’nın Ukrayna’yı fiili işgali ışığında değerlendirdiklerinde Türkiye-ABD ilişkilerinin 2022 yılı başında içinde bulunduğu durumu hangi nitelemelerle tasvir edeceklerdir?
RUSYA’NIN İŞGALİ İKİLİ İLİŞKİLERDE YENİ BİR DURUM YARATTI
Bu nitelemeyi tarihçilere bırakalım. Ama bugünden şu tespiti yapmakta bir sakınca olmamalıdır. Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasıyla ortaya çıkan yeni ve sert jeopolitik gerçekliğin ışığında 24 Şubat 2022 tarihinden önce olduğu gibi yön duygusunu kaybetmiş şekilde belirsizlik içinde seyretmesi, artık pek sürdürülebilir bir durum gibi görünmüyor.
Avrupa’daki sıcak savaşın, bu ilişkilerin içinden çıkılması neredeyse imkânsız hale gelmiş olan kördüğüm halinin daha fazla bu şekilde götürülemeyeceği konusunda her iki taraf üzerinde de uyarıcı bir etki yaratmış olması gerekir.
Eğer Ukrayna’daki krize kısa zamanda bir çözüm bulunamaz ve Rusya ile Batı dünyası arasında Soğuk Savaş zamanında olduğu gibi uzun yıllara yayılacak bir yüksek gerilim dönemine girilirse, Türkiye-ABD ilişkisinin bugünkü felçli hali ittifak açısından ciddi bir handikap olarak belirecektir.
Tabii bu gözlemi belirtirken, Türkiye’nin bu çekişmede tercihini önümüzdeki dönemde NATO üyeliği çerçevesinde Batı kampında kalmak yönünde kullanmaya devam edeceğini varsayıyoruz.
ABD DIŞİŞLERİ BAKAN VEKİLİNİN TÜRKİYE GEZİSİ
Rusya’nın Ukrayna’yı işgali üzerine geçen hafta sonu Türkiye’ye gelen, Ankara’da Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Sedat Önal, İstanbul’da Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı İbrahim Kalın ile görüşen ABD Dışişleri Bakan Vekili Wendy Sherman’ın ziyaret nedenlerinden biri, ilişkileri toparlayabilmek için ne yapılabilir sorusuna yanıt aramaktı.
Sherman, geçen cumartesi günü Habertürk TV’ye verdiği mülakatta Türkiye’nin Ukrayna savaşında sergilediği tutumla “İnanılmaz bir NATO müttefiki olduğunu”, sağladığı destek için “minnettar olduklarını” belirtti.
ABD Dışişleri yetkilisinin Türkiye’nin Ukrayna’yı destekleyen tutumuyla ilgili bu kuvvetli övgülerden sonra konu ilişkilerdeki sorunlara geldi. Habertürk muhabiri Sena Alkan, F-35 uçaklarının durumu, F-16’ların modernizasyonu ve Türkiye’ye uygulanan CAATSA yaptırımlarını hatırlattıktan sonra şu soruyu yöneltiyor:
“Rusya’nın işgalinden sonra ABD’nin tutumunda bir değişiklik olacak mı?”
Sherman, yanıtında S-400 meselesi ile F-16 konusunu ayırıyor.
Bilindiği gibi Türkiye, S-400 alımı nedeniyle F-35 programından çıkartılınca yeni nesil savaş uçağı açısından ortaya çıkacak açığı kısmen kapatmak üzere geçen ekim ayında Biden yönetiminin kapısını çalmıştı. Türkiye, bu çerçevede 40 uçaklık yeni F-16 alımı ve ayrıca mevcut F-16’ların modernizasyonuna ilişkin 80 kit için talepte bulunmuştu.
Sherman “Anladığım kadarıyla F-16’lar konusundaki teknik görüşmeler çok iyi bir şekilde yürüyor” diye konuşuyor. Bu dosyada iyimser bir hava yansıtıyor.
S-400’LER KONUSUNDA YENİ BİR YOL BULABİLİRİZ
Derken konu S-400’lere geliyor ve ABD Dışişleri Bakanlığı’nın iki numaralı yetkilisi şöyle konuşuyor:
“Herkes biliyor ki S-400 konusu uzun zamandan beri devam etmekte olan bir mesele. Belki de şimdi hiçbirimizin daha ileri gitmesini arzulamadığı bu problemi çözmek üzere yeni bir yol bulabileceğimiz bir zamandayız.”
Ardından şu ifadeleri de kullanıyor Sherman:
“İnanılmaz derecede kritik önemdeki bu zaman kesitinde ne yapabileceğimize bakalım. Meslektaşlarımla herhangi bir çözüm olup olmayacağını ya da farklı bir anda olup olmadığımızı konuşuyorum. Ama bazı reel konular da var karşımızda. Bizim ülkemizin yasaları var, sizin ülkenizin yasaları olduğu gibi. Ama Putin’in nedensiz, önceden tasarlanmış korkunç savaşını durdurmasını sağlamamız gereken bu son derece kritik zamanda bir şeyin mümkün olup olmayacağına bakalım.”
STRATEJİK DİYALOG MEKANİZMASI KURULUYOR
Sherman, S-400 konusunda özellikle ABD yasalarından ve Kongre’den kaynaklanan güçlüklere işaret etmiş oluyor. Bununla birlikte bu ifadeler yine de sorunun aşılabilmesi için bir formül arayışının ivme kazandığını gösteriyor.
Görüşmelerden sonra gerek Ankara gerek Washington’da yapılan açıklamalarda, iki ülke arasında stratejik bir diyalog mekanizmasının kurulacağı konusunda kuvvetli vurgular yer alıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Joe Biden arasında geçen ekim ayında Roma’da yapılan görüşmede iki ülke aralarındaki sorunların aşılması için yeni bir kurumsal mekanizmanın oluşturulması düşüncesi ortaya çıkmıştı.
Sherman’ın ziyaretinden sonra bunun adı “Stratejik Diyalog Mekanizması” şeklinde tarif edilmiş oluyor.
Göründüğü kadarıyla Rusya’nın işgali, Türkiye ile ABD’yi aralarındaki zor sorunları çözme yönünde harekete geçirmiş bulunuyor. Rus tankları Ukrayna’da ilerlemeye devam ederken, ikili düzeydeki bu hareketliliğin ilişkilerde yeni bir anlayışın ortaya çıkmasını sağlayıp sağlamayacağını bekleyip görmek gerekiyor. Bunun kolay olmayacağı ve iki tarafın da birçok alanda adım atması gerekeceği aşikârdır.
Paylaş