Paylaş
Yaşanan sorun neydi? Bütün anlaşmazlık, 2014 yılında Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesinin ardından NATO’nun Rus tehdidine en çok maruz kalan ülkelere dönük savunma planlarını gözden geçirme ihtiyacını duymasından sonraki süreçte ortaya çıktı. Rusya tehdidine öncelikle maruz kaldığı düşünülen Baltık ülkeleri ve Polonya, ardından Türkiye’ye dönük savunma planları yeniden gözden geçirilmeye başlandı.
NATO, bütün müttefikler için hazırlanmış ve belli aralıklarla yenilenen savunma planları üzerinden hareket ediyor. NATO’nun savunma planları da A) Uzun süreli stratejik nitelikteki ‘Daimi Savunma Planları’, B) Operasyonel nitelikteki ‘İhtimaliyat Harekât Planları’ ve C) Terör dahil asimetrik tehditlere dönük ‘Jenerik İhtimaliyat Harekât Planları’ olmak üzere üç kategoride hazırlanıyor.
NATO’nun 2016 yılında yapılan Varşova zirvesinde, muhtemel krizlere daha çabuk karşılık verilebilmesini sağlamak üzere birinci ve ikinci kategoriler arasında yer alacak ve arada geçişkenliği süratlendirecek ‘Kademeli Mukabele Planı’ denilen yeni bir plan düzenlemesine gidilmesi kararlaştırıldı.
Bunun ardından 2016 yılında önce Baltık ülkeleri ve Polonya, ardından Türkiye, Bulgaristan, Romanya ve Macaristan’a ilişkin ‘kademeli mukabele planları’ oluşturuldu. 2016 yılında bu plan hazırlıkları yürütülürken Türkiye’yi konu alan plandaki tehdit değerlendirmesinde, Ankara’nın girişimiyle “PKK ve Suriye’deki uzantısı YPG” ifadesine de yer verildi.
Burada önem taşıyan husus, bu planın 2016 yılında Brüksel’deki NATO daimi delegelerinin bir araya geldiği NATO Konseyi’nden geçmiş, yani NATO’nun onayını almış olmasıdır.
*
Ve bu planların yenilenmesi zamanı geldi çattı. İlk planların uygulaması 2019’a kadar uzadı ve 2020’de başlayacak şekilde güncellenmesi çalışmalarına başlandı. Anlaşmazlık bu noktada patlak verdi. YPG’nin NATO planına konması 2016 yılında mesele olmazken, 2019 yılında ciddi bir soruna dönüştü. Aralarında ABD ve Fransa’nın da yer aldığı bir grup NATO ülkesi, Türkiye ile ilgili planda YPG’ye yer verilmesine itiraz etti.
NATO’da kararlar oybirliğiyle alındığından yapılan itiraz yeni kademeli mukabele planının Türkiye’nin istediği şekilde oluşturulmasını engelledi. Bu sırada Baltık ülkeleri ve Polonya ile ilgili kademeli planların da güncellenmesi söz konusuydu. Türkiye, kendisine dönük tehdit dahil edilmeyince NATO üzerinde baskı kurmak üzere Baltık ülkeleri ve Polonya planlarını bloke etti.
Ayrıca, sıkıntı yalnızca ulusal planlarda değil, Türkiye dahil tehdide en çok açık ülkelerle ilgili kademeli planlardan yola çıkılarak hazırlanacak ‘Stratejik Tasarım’ olarak adlandırılan bir ana belgeye de yansıdı.
İşte Londra zirvesi açılırken yaşanan büyük sancının gerisinde yatan, tarafların bu şekildeki karşılıklı blokajlarıydı.
Türkiye engellemeyi durdurması konusunda yoğun telkinlerle karşılaştı. Ve blokaj salı gecesi kaldırıldı. NATO’da derin bir nefes alınırken önceki günkü zirve toplantısı bu sıkıntı giderilmiş olarak başladı.
*
Bu adımın atılmasının ne anlama geldiğini anlamak için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Londra’daki bir açıklamasını da kayda geçirelim. Erdoğan, önceki akşam Londra’da gazetecilerle yaptığı sohbet toplantısında “Niye evet dedik? YPG’nin terör örgütü olarak tanınması konusunda bir teminat aldık mı?” sorusuna şu karşılığı veriyor:
“Orada konsey, komisyon meselesi var. Bu konsey, komisyon toplantısı ile ilgili o döneme kadar zaten bu işin şu anda geçerliliği adeta yok gibi. Süreç başlamıştır. Daha sonra 6 aylık periyodu var. Bu 6 aylık süreç işlerken böyle bir olay vuku bulduğu anda da burada başta NATO Genel Sekreterimiz olmak üzere hepsi devreye girerek bu işi tekrar yoluna rayına sokma şanslarına sahipler. Bu noktada bizi aşırı derecede bağlayıcı bir şey yok.”
Muhtemeldir ki, Erdoğan ‘konsey’ ile bundan altı ay kadar sonra önümüzdeki haziran ayında yapılacak olan NATO Savunma Bakanları Toplantısı’nı, ‘komisyon’la da Brüksel’deki daimi delegelerin düzenli olarak bir araya geldiği NATO Konseyi’ni kastediyor.
*
Gelinen noktayı şu şekilde değerlendirebiliriz:
Paylaş