Paylaş
Bir de Trump’ın olayların patlak vermesinden sonraki sorumluluğu meselesi var. Protesto gösterisi şiddet içeren bir saldırganlık çizgisine kayınca Trump Beyaz Saray’da ne yaptı? Bu kırılma yaşandıktan hemen sonra olayları yatıştırmak için herhangi bir çaba sarf etti mi? Yakın çevresinin onu bu yönde harekete geçirmeye dönük ricalarına ne karşılık verdi? Hangi aşamaya gelindiğinde bir şey yapma ihtiyacını duydu?
Sorular bu şekilde uzayıp gidiyor.
Krizin perde arkasında kalan bu bölümüyle ilgili olarak gün ışığına çıkmakta olan bilgiler, 6 Ocak’ta Beyaz Saray’da çok vahim bir tablonun yaşandığını gösteriyor. Bu tabloda, televizyonun karşısına geçip olayları bir film gibi izleyen bir ABD Başkanı görüyoruz.
KONGRE’DEN GELEN TELEFONLARA ÇIKMIYOR
“The Washington Post” gazetesinin hadiselerin başlamasından sonraki evrede Başkan Trump’ın tutumuna tanıklık eden pek çok kaynakla konuşarak hazırladığı geniş bir haber son derece çarpıcı ayrıntılar içeriyor.
Yaşanan krizin en düşündürücü yönlerinden biri, saldırı sırasında mahsur kalan Cumhuriyetçi Kongre üyelerinin maruz kaldıkları büyük tehlike karşısında yardım istemek ve durumun aciliyetini anlatabilmek için uzun bir süre Trump’a ulaşamamış olmalarıdır. Bu nedenle Başkan’a mesajlarını ailesi ve danışmanları üzerinden aktarabilmişlerdir.
Örneğin, Temsilciler Meclisi’ndeki Cumhuriyetçi üyelerin lideri konumundaki Kevin McCarthy, saldırganlardan saklanmak üzere sığındığı yerden Trump’ın damadı Jared Kushner’la, Senato’nun ağır toplarından Lindsey Graham da Başkan’ın kızı Ivanka Trump’la temas kurmuştur.
“The Washington Post”, kuşatma altındaki Senatörler ve Temsilciler Meclisi üyelerinin telefonla Beyaz Saray’ı arayarak yardım gönderilmesi için “yalvarma” noktasına geldiklerini, Trump’ın ise bu sırada Beyaz Saray’da emniyetli bir ortamda olayları televizyonda izlemekle meşgul olduğunu, telefonlara çıkmadığını yazıyor.
Buna karşılık, bir noktadan sonra hem Graham hem de McCarthy, Başkan’a ulaşabilmiştir. Senatör Graham, gazeteye verdiği mülakatta “Durumun vahametini anlaması biraz vakit aldı. Onları (saldırganları) seçimin çalındığı düşüncesini destekleyen müttefikleri olarak gördü” diye konuşuyor.
TELEVİZYON KARŞISINDA KEYİFLİ RUH HALİ
Kongre binasının içine doğru “güvenliğin kırıldığı” an olan saat 14.00 ile ortalığın tümüyle kontrol altına alındığı saat 20.00 arasında toplam altı saat geçmiştir. Gazeteye göre, olayların kontrolden çıktığının anlaşılması üzerine Trump’ın bir açıklama yaparak ortamı sakinleştirmesi düşüncesi saat 14.00’ten itibaren Beyaz Saray’daki basın danışmanları tarafından konuşulmaya başlanmıştır.
Ancak Trump’ı harekete geçiremeyen Beyaz Saray ekibi, bu sırada New York’a dönmek üzere havaalanında bulunan Başkan’la aynı ismi taşıyan oğlunu arayarak kendisinden yardım istemiştir. Oğul Trump Jr., saat 14.17’de bir tweet mesajı atarak “Yapılan yanlış, bu biz değiliz. Taşkınlık yapmayın, diğer taraf gibi hareket etmeyin” şeklinde uyarıda bulunmuştur.
Buna karşılık danışmanlarına göre, Trump bu sırada keyifli bir ruh hali içinde televizyonda olayları izlemekteydi. Trump, hadiseleri yatıştırmak bir tarafa, saat 14.24’te Başkan Yardımcısı Mike Pence’i Kongre’deki oturumda Joe Biden’ın başkanlığını engellemediği için anayasal görevini yerine getirmemekle suçladığı ağır bir tweet mesajı atmıştır.
YARDIMCISINI DA ARAMIYOR
İşin en düşündürücü kısmı burada karşımıza çıkıyor. Trump bu paylaşımı yaptığında mesajın hedefi olan Pence neredeydi? Pence, çok kısa bir süre önce Senato toplantısına başkanlık etmekte olduğu sırada saldırganlar kapıya dayanınca, ‘gizli servis’ tarafından genel kurul salonundan dışarı kaçırılmıştı.
Senato toplantısı saat 14.13’te durdurulmuştur. Pence, korumalarının Kongre’yi terk etmesi yönündeki çağrılarını kabul etmemiş ve Kongre içinde ‘gizli tutulan’ bir yerde saklanmıştır. Pence, bu süre zarfında Kongre üyeleri ile telefonda yoğun bir görüşme trafiği yürütmüş ve ayrıca Ulusal Muhafızlar’ın bir an önce Kongre’ye gönderilmesini sağlamak üzere Pentagon’la temas içinde olmuştur.
Başkan Trump, Senato’da Biden’ın başkanlığını engellemediği için öfke duyduğu Pence’i hadiseler sırasında aramamıştır. Pence’in ‘İcra Sekreteri’ konumundaki Marc Short, bir noktada Beyaz Saray’ı arayarak kendilerinin emniyette olduklarını bildirmiştir.
Kızı Ivanka Trump ve dar bir danışman ekibi, sonunda Trump’ı bir mesaj yayımlaması konusunda ikna etmiştir. Trump, saat 14.30’dan kısa bir süre sonra “Kongre polisini ve kolluk kuvvetlerini destekleyin. Onlar gerçekten ülkelerinin yanındalar. Taşkınlık yapmayın” şeklinde bir tweet mesajı paylaşmıştır.
Bu mesaj olayları yatıştırmak açısından yetersiz kalmıştır. Bunun üzerine aynı ekip yaklaşık bir saat kadar sonra biraz daha kuvvetli bir tweet mesajı için kendisini ikna etmiştir. Trump, bu kez “Şiddet yok. Biz kanun ve düzenin partisiyiz” mesajını taşıyan bir paylaşım yapmıştır. (15.30’a doğru)
Olaylar devam edince Trump göstericilere evlerine gitme çağrısı yapacağı bir video çekmeye razı edilmiştir. Trump, bu videoda özetle “Bu hileli bir seçim oldu. Ama onların elini güçlendirmeyelim. Taşkınlık yapmayalım. Artık evlerinize gidin. Sizi seviyoruz, çok özelsiniz. Neler olduğunu gördünüz” diye sesleniyor. Bu videonun yayımlanması saat 16.00’dan biraz sonradır.
Trump, saat 18.01’de bir tweet mesajı daha paylaşmış, ancak bazı ifadeleri olayları meşrulaştıran bir içerik taşıdığı gerekçesiyle bu mesaj Twitter tarafından silinmiştir.
Ulusal Muhafızlar’ın, yani askerlerin de gelmesiyle birlikte Kongre binasının çevresinde savunma hattının tesis edilmesi saat 18.14’te olmuştur. Kongre binası ve çevresinde tam olarak emniyetin sağlanması saat 20.00’yi bulmuştur.
YATIŞTIRMAK GÖREVİ DEĞİL MİYDİ?
Buradan nereye geliyoruz? Muhtemeldir ki, önümüzdeki günlerde Trump’ın Kongre baskını karşısındaki tutumu ciddi bir şekilde büyüteç altına yatırılacak ve daha pek çok ayrıntı gün ışığına çıkacaktır.
Bu çerçevede baskınla ilgili tartışmalarda Başkan Trump’a atfedilecek sorumluluğun, yalnızca yaptığı konuşmayla protestocuları tahrik etme fiili ile sınırlı kalmayacağı, aynı zamanda uzun bir süre olaylara seyirci kalarak görev kusuru işlemek, bu yönüyle krizin daha da büyümesine yol açmak fiillerini de içereceği anlaşılıyor.
Ayrıca, Washington D.C. Federal Savcılığı tarafından yürütülmekte olan soruşturmada Trump’a bu suçun isnat edilip edilmeyeceği önümüzdeki dönemin hassas sorularından biridir.
Paylaş