Trump ile Erdoğan yine şaşırttılar

İLERİDE bu dönemi yazan siyasi tarihçiler, Türkiye ve ABD liderlerinin, 2019 yılı başında iki ülke arasında sıkça patlak veren krizleri yönetme biçimlerini, birbirleriyle müzakere ederken başvurdukları şaşırtıcı yöntemleri, ilişkilere süreklilik ve öngörülemezlik içinde damgasını vuran iniş-çıkışları analiz etmekte muhtemelen zorlanacaklardır.

Haberin Devamı

Örneğin, olayların şu akışına baktıklarında kafaları nasıl karışmasın ki...

*

ABD’nin terör bağlantılı YPG’yi Suriye’de müttefik olarak kullanması nedeniyle ilişkilerin yokuş aşağı gitmekte olduğu bir sırada ABD Başkanı Donald Trump’ın 19 Aralık 2018 tarihinde herkes için sürpriz oluşturan bir hamleyle Suriye’den askerlerini çekeceğini açıklaması ve bu çıkışın ABD’deki müesses nizamı ve bütün Ortadoğu jeopolitiğini sarsan şok dalgalarına yol açması...

Çekilme kararı sonucu Ankara ile Washington arasında işlerin olumlu bir seyre girdiği düşünülürken, önce ABD Dışişleri Bakanı Michael Pompeo’nun “Türk ordusunun Kürtleri katletmemesini güvence altına alacağız” şeklindeki sözleri, ardından Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’ın Suriye’den çekilmeyi “Türkiye’nin ABD’nin Kürt müttefiklerine saldırmaması” koşuluna bağlaması üzerine ilişkilerin yeniden sarsıntıya girmesi...

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen hafta salı günü Ankara’da bulunan Bolton’ın randevu talebini geri çevirerek kendisini zor duruma düşürmesi...

Erdoğan’ın aynı gün her iki ABD’li yetkiliye de yanıt niteliği taşıyan bir açıklamayla “Suriye’de Türkiye’nin Kürtleri hedef aldığı yalanı en alçak, onursuz, en çirkin, bayağı iftiradır” diyerek ABD’ye ağır bir dille yüklenmesi...

Ortam sonraki günlerde belirsizlik içinde seyrederken geçen pazar günü ABD saati ile 14.53’te (TSİ 21.53) Başkan Trump’ın bir tweet mesajı atarak, “Kürtlere saldırırlarsa Türk ekonomisini mahvederiz” mesajını vermesi ve aynı mesajda “20 mil güvenli bölge” kavramını ortaya atması...

Bu mesaj üzerine ilişkilerde yeni bir kriz beklentisi ortalığı kaplar ve bütün dikkatler döviz kuruna çevrilirken, Erdoğan ile Trump’ın pazartesi akşam saatlerinde gerçekleşen bir telefon konuşmasıyla, ‘güvenli bölge’ de dahil kritik konular üzerinde olumlu havada geçen bir görüş alışverişi yapmaları...

Trump’ın bu görüşmeden sonra ABD saati ile 14.12’de (TSİ 21.12) yine bir tweet atarak, Erdoğan ile diyaloğundan sıcak bir tonda söz etmesi, bu kez “Türkiye ile ABD arasındaki büyük ekonomik potansiyeli geliştirme” hedefini vurgulaması...

Haberin Devamı

Yani, bir gün önceki “Ekonominizi mahvederim” çizgisinden 24 saat sonra “Ekonomik potansiyelimizi geliştirelim” noktasına gelmesi...

Erdoğan’ın önceki gün grupta yaptığı “Sayın Trump ile tarihi öneme sahip bir anlayış birliğine vardığımıza inanıyorum” diye konuşması...

Ve ilişkilerde yeniden olumlu bir iklimin hâkim olması...

*

Yan yana sıralandığında, ilişkinin akışında -süreklilik içinde- olumludan olumsuza, olumsuzdan olumluya doğru sert geçişlerdeki kalıp izleyenleri gerçekten de şaşırtacak bir nitelik taşıyor.

Bu akışta Trump’ın pazar günü tweet mesajını paylaşmasından sonraki 24 saat içinde yaşanan süreç, özellikle üzerinde durulması gereken bir duruma işaret ediyor.

Haberin Devamı

İlişkiler, geçen yaz rahip Andrew Brunson hadisesinde yaşandığı gibi, “ekonomik misilleme” tehdidi altında yeniden büyük kriz potansiyeli taşıyan bir eşiğe gelmiş, ancak çok kısa bir zamanda yeniden normal rayına oturmuştur.

Gelen dalganın bu şekilde savuşturulmasında, Erdoğan’ın Trump’ın “Ekonomizini mahvederim” tehdidi karşısında sergilediği krizi tırmandırmaktan uzak duran, gerilimi düşürmeye dönük tavrı önemli bir faktör olmuştur.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başkan Trump’a Türk kamuoyunun yakından bildiği sert, öfkeli çıkışlarından biriyle karşılık vermek yerine, kendi ifadesiyle “diplomasi ve siyasetin imkânlarını” kullanmayı, “Sayın Trump’ın kişisel sosyal medya hesabından verilen birtakım mesajlar doğrusu beni ve arkadaşlarımı üzdü” şeklinde üzüntü beyanlarında bulunmayı tercih etmiştir.

*

Haberin Devamı

Galiba bütün bu vakadan çıkarabileceğimiz altın bir kural var.

O kural şu: Başkan Trump ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasındaki ilişkide işler alevlenmeye yöneldiğinde, bir yorumda bulunmadan, pozisyon almadan önce bir 24 saat beklemek gerekiyor.

 

Düzeltme: Dünkü yazımda Dışişleri Bakanlığı’nda dışarıdan atanan büyükelçilerin sayısını 18 olarak vermiştim. Bunu 21 olarak düzeltiyorum. SE

 

Yazarın Tüm Yazıları