Telekulakçım nasıl karşıma çıktı

CHP’nin bir önceki Genel Başkanı Deniz Baykal ve MHP yöneticilerinin de aralarında bulunduğu çok sayıda kişinin yasadışı dinleme ve görüntüleme yöntemleriyle mağdur edilmesine ilişkin ihlalleri konu alan son iddianameyi okurken beni bekleyen sürprizden haberdar değildim.

Haberin Devamı

Başka insanların özel hayatlarının dokunulmazlığına nasıl müdahale edildiğini okurken yasadışı dinlemeler faslında hedef kişiler arasında birden kendi adım karşıma çıktı.

*

Adım, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanlığı bünyesi içindeki Fetullahçı organizasyonun bir üyesinin itirafları içinde gündeme geliyor.

Fatih Aydın adındaki bu istihbaratçı polisin yakalandıktan sonra savcılığa verdiği iki ayrı ifade, bir dönem büyük ölçüde FETÖ/PDY’nin kontrolüne geçmiş olan İstihbarat Başkanlığı’nda özellikle 2008-2013 yılları arasında yürütülen yasadışı dinleme ve görüntü kaydetme faaliyetleri konusunda insanı dehşete düşüren ayrıntılar içeriyor.

İfadenin en çarpıcı noktalarından biri, Aydın’ın, CHP Lideri Deniz Baykal’la ilgili kasedin internete sızdırılmasından sonra İstihbarat Başkanlığı içinde polisler arasında “Bu faaliyet bizim tarafımızdan yapıldı” şeklinde konuşulduğunu isimler de vererek belirtmiş olmasıdır.

Haberin Devamı

Keza, 2011 seçimlerinden hemen önce kasetleri ya da telefon konuşmaları sızdırılarak ya da bu tehditle istifa etmeye zorlanan MHP yöneticilerini hedef alan dinlemelerin yine Emniyet İstihbarat Dairesi tarafından yapıldığını itiraf ediyor Fatih Aydın. Bu tespit zaten iddianamede pek çok başka delille de destekleniyor.

İfadedeki ilginç bir ayrıntı, MHP kasetlerinin internete düşmesinden sonra bu şubede görevli Ali Ağıllı adlı yetkilinin, personele toplu uyarıda bulunarak, “Burası devletin yatak odasıdır. Burada olan burada kalır, buradan dışarı çıkmaz” uyarısını yapmış olmasıdır.

*

İstihbarat Başkanlığı bünyesindeki TEKOP (Teknik Operasyon) şubesinde 2009 yılında çalışmaya başlayan Aydın’ın ifadeleri, siyasetçi ve gazeteci dinlemenin o dönemde rutin ve son derece yaygın bir mesai haline gelmiş olduğunu gösteriyor.

Örneğin iddianamenin 565’inci sayfasında, Aydın’ın ifadesine dayanılarak gazetecilere dönük dinleme faaliyetleri şöyle anlatılıyor:

(Şüpheli) yine o dönemde bazı gazetecilerin dinlemesini yaptıklarını, bunlardan Enis Berberoğlu, Fikret Bilâ, Ahmet Hakan, Can Dündar, Sedat Ergin, Nuray Mert ve adını şu anda hatırlayamadığı birçok gazeteciyi dinlediklerini belirtmiştir.”

Haberin Devamı

Aydın, 26 Ocak 2017 tarihindeki bu ifadesinden sonra 9 Mart 2017’de verdiği ikinci ifadede, bu sözlerini aynen tekrarlamış, özellikle Deniz Baykal’la ilgili dinlemeleri anlatırken “Net bir şekilde Deniz Baykal’ın Fikret Bilâ isimli gazeteci ile yapmış olduğu konuşmayı hatırlıyorum” şeklinde konuşmuştur.

*

Telefonlarımın dinlendiği dönemin Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmenliğim görevime denk geldiğini anlıyorum. O dönemde telefonu dinlenen Fikret Bilâ Milliyet Ankara Temsilcisi, Enis Berberoğlu ise Hürriyet Ankara Temsilcisi olarak görev yapmaktaydı. Ahmet Hakan, bugünkü gibi Hürriyet’te, Can Dündar Milliyet’te, Nuray Mert ise Radikal’de köşe yazarıydı.

Haberin Devamı

Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanarak bu itirafı yapan kişi Fetullahçı olduğunu gizlemeyen, cemaat ile ortaokulda öğrenci olduğu yıllardan itibaren ilişkili olduğunu itiraf eden, bütün kariyeri boyunca FETÖ/PDY yapısı içinde kalmış, cemaat evleriyle bağını hiç koparmamış bir polis görevlisidir.

Peki bu Fetullahçı polis benim telefonumu yasadışı bir şekilde nasıl dinledi? Hangi yöntemler üzerinden benim telefonumu kayda aldı ve deşifre etti.

Bunun detaylarını ayrı bir yazıyla anlatalım.

 

NOT: Geçen cuma günü bu köşede çıkan yazım, iddianameye dayanarak FETÖ/PDY mensubu istihbaratçı polislerin bir MHP milletvekilinin özel hayatına ilişkin görüntülerini kaydetmelerinden sonra bu görüntülerin bazı haber sitelerinde yayınlandığını anlatıyordu. Yazıda, iddianamede yazıldığı şekilde, bu siteler arasında “objektifhaber.com” sitesinin de bulunduğunu belirtmiştim. Sitenin sahibi Kadir Çelik, arayarak objektifhaber.com’da böyle bir görüntünün yayınlanmadığını belirtti. Çelik, ayrıca sitenin “cemaate veya iktidara yakın internet siteleri” şeklinde bir kategoriye dahil edilemeyeceğini de belirtti. Yazıdaki bu nitelemenin sorumluluğu ise bana aitti. Bu kısmı için kendisinden özür dilerim.

Yazarın Tüm Yazıları