Paylaş
Milli Savunma Bakanlığı’ndan önceki gün yapılan açıklamada, hadisenin bir “hava saldırısı sonucu” meydana geldiği belirtildi. Ancak saldırının öznesi konusuna, yani uçağın milliyeti sorusuna açıklık getirilmedi.
Aynı açıklamada “Belirlenen hedeflerin ateş altına alındığı, alınmaya devam edildiği” de kaydedildi. Bakanlık, daha sonraki bir paylaşımında, “50’den fazla rejim unsurunun, 5 tank, 2 zırhlı personel taşıyıcısı, 2 silahlı pikap ve 1 obüsün imha edildiğini” bildirdi.
RUSYA SU-24 SAVAŞ UÇAĞI GÖNDERDİ
Rusya’nın Suriye’deki askeri karargâhının bir unsuru olan ‘Uzlaştırma Merkezi’ tarafından önceki gün yapılan bir açıklamada öne sürülen hususların da bu olaya ilişkin olduğu anlaşılıyor.
Rusya Savunma Bakanlığı’nın web sitesinde yayımlanan bu açıklamanın girişinde, 20 Şubat’ta ‘terörist’ olarak nitelendirilen grupların çok sayıda zırhlı araçla İdlib’in Kminas-Neyrab bölgesinde Suriye Arap Ordusu’na bağlı birliklere bir dizi saldırı gerçekleştirdiği belirtildi.
Rusların iddiasına göre, militanların eylemleri Türk Silahlı Kuvvetleri’nin topçu ateşiyle desteklenmiş, bu destek teröristlerin Suriye ordusunun savunma hattını yarıp geçebilmesinin önünü açmıştır.
Bu anlatıma göre, Suriye tarafının talebi üzerine, Rus Hava Kuvvetleri Su-24 savaş uçağı kaldırarak bu gruplara ağır bir darbe indirmiştir. Yapılan hamlenin Suriye birliklerinin saldırıları püskürtebilmesini mümkün kıldığı da kaydedilen bu açıklamaya göre, harekâtta 1 tank, 6 piyade taşıyıcı araç ve geniş namlulu silah taşıyan 5 pikap tahrip edilmiştir.
RUSYA HAVA SAHASINI KONTROL EDİNCE
Önümüzdeki tabloda Türkiye ile Rusya’nın sahada açıkça karşı karşıya geldiklerini, hatta çatıştıklarını görüyoruz. Rus tarafının aktarımına göre, Suriyeli silahlı muhalif gruplar TSK’nın ateş desteğinde harekâta başlamakta, Suriye ordusu zora düşünce yardımına Rus savaş uçakları yetişmektedir. Sonuçta, çatışmanın akışı içinde Türkiye ile Rusya iki hasım olarak birbirine cephe almaktadır.
Bu tablo şu gerçeği çarpıcı bir şekilde herkese gösteriyor. Rusya İdlib hava sahasını kontrolü altında tuttuğu için Esad ordusu mutlak bir hava üstünlüğünden yararlanıyor. Sahada Esad ordusunun sıkıştığı her durumda Rus savaş uçakları devreye girerek muharebenin seyrini 180 derece değiştirebilmektedir.
Zaten rejim ordusunun geçen aralık ayından bu yana süratli bir şekilde geniş bir alan kazanabilmiş olmasının gerisinde de Rusya’nın savaş uçaklarıyla havadan ayrım gözetmeksizin yürüttüğü bombardımanın en önemli faktörlerden biri, belki de en önemlisi olduğu yadsınamaz.
RUSYA İLE SURİYE’Yİ AYIRMAK MÜMKÜN MÜ?
Türkiye ile Rusya arasındaki çatışma risklerine karşılık, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın önceki gün CNN Türk’te Hande Fırat’a yaptığı açıklamalar Türkiye’nin Rusya ile sıcak bir çatışma yaşanmaması konusunda dikkatli bir tutum içinde olacağı mesajını taşıyor.
Akar, “Bizim Rusya ile karşı karşıya gelmek gibi ne niyetimiz ne maksadımız var. Böyle bir şey asla söz konusu değil. Bunun olmaması için elimizden gelen her türlü gayreti gösterdik, göstermeye devam edeceğiz. Bizim için oradaki bütün mesele rejimin ateşkese uyması. Rejimin saldırılarının durması. Rejimin katliamını kesmesi” diye konuşuyor.
Milli Savunma Bakanı önceki gün bu açıklamayı yaptığı sırada Neyrab’daki hadise henüz yaşanmamıştı. Bu da gösteriyor ki, bütün niyet beyanlarına rağmen sahadaki riski unsurunu ortadan kaldırmak mümkün değildir. Hedef alınan Esad ordusu olsa bile yanıt Rus Hava Kuvvetleri’nden gelmektedir. Dolayısıyla ne kadar güvence verilirse verilsin, en küçük bir kıvılcım bile sahada hiç arzulanmayan durumların yaşanmasına neden olabilir.
Kaldı ki, Türkiye’nin şubat ayı sonunda Esad ordusunu TSK’nın askeri gözlem noktalarının gerisine sürmeye kalkışacağı bir senaryoda ne gibi gelişmelerin yaşanabileceğini kestirebilmek aslında çok da güç değildir. Önceki gün sahada Rusya ile Esad ordusu arasında sergilenen işbirliği kalıbının tekrarlanması halinde Türkiye ile Rusya’nın İdlib’de karşı karşıya gelmesi kaçınılmaz olacaktır.
Türkiye sahadaki durumu lehine çevirmek için hava gücünü kullanmak istediği takdirde de Rusya’nın İdlib üzerindeki hava savunma duvarı ile karşılaşacaktır. Bu arada unutmayalım ki, Rusya’nın Suriye’de kurduğu düzende buraya yerleştirdiği S-400’ler önemli bir caydırıcılık faktörüdür.
RUSYA BM’DE ATEŞKESİ ENGELLEDİ
İşte böyle bir ortamda Türkiye’nin hava savunması için ABD’den Patriot bataryaları istemiş olması İdlib’de madalyonun diğer yüzünü gösteriyor. Benzer şekilde NATO’dan da hava savunması desteği talep edilmiştir.
Yakın zamanda Rusya ile muazzam bir yakınlaşmaya giren, bu ülkeden Batı’yı kızdırmak pahasına S-400 hava savunma sistemleri satın alan Türkiye, gelinen noktada İdlib krizinde Rusya’yı karşısında bulmaktadır. Böyle olunca destek için ABD’nin ve NATO’daki Avrupalı müttefiklerinin kapısını çalmaktadır.
Bir başka düşündürücü gelişme Birleşmiş Milletler’de yaşanmıştır. Geçen çarşamba günü BM Güvenlik Konseyi’nde yapılan görüşmelerde Türkiye ateşkes beklentisinde bütün Batılı ülkeleri yanında, Rusya’yı ise karşısında bulmuştur. Toplantı sonunda çıkartılmak istenen ateşkes çağrısının yer alacağı bir Güvenlik Konseyi açıklaması, çoğunluğun desteğine rağmen Rusya’nın vetosu ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin Rusya’nın yanında yer alması üzerine hayata geçirilememiştir.
Bugünlerde tanıklık ettiğimiz bütün bu gelişmelerin aslında Türk kamuoyunda ülkenin güvenliği, müttefikliğin ölçüleri ve kimin dost kimin hasım olduğu gibi başlıklar üzerindeki algıları etkilemesi, hatta S-400 alma kararını tartışmaya açması kuvvetle muhtemeldir. Ancak bütün bu sorulara yanıt ararken Fırat’ın doğusunda yaşananları da akıldan çıkarmamak gerekiyor.
Paylaş