Libya kriziyle birlikte yaşamaya hazır olalım

KÂĞIT üstünde her şey çok güzel görünüyor.

Haberin Devamı

Libya’daki krize kalıcı bir çözüm bulmak üzere bir yol haritası oluşturulacaksa, olması gereken her şey önceki gün gerçekleştirilen Berlin Konferansı’nın sonunda açıklanan metne konmuş durumda.

Hiçbir şey açıkta kalmamış. Ateşkesten silah ambargosuna, siyasi sürecin yeniden başlatılmasından güvenlik sektörü reformuna, ekonomik reformlardan insan haklarına ve ayrıca bundan sonrasına dönük izleme sürecine kadar her konu 7 başlık altında düzenlenmiş, tam 55 madde halinde.

Biz katılımcılar” ya da “Biz” diye başlayan paragraflarda imzacı ülkeler çok önemli taahhütlerde bulunuyor. Örneğin “Silahlı çatışmaya ve Libya’nın iç içişlerine karışmaktan kaçınacaklarını” taahhüt ediyorlar. (Madde 6) “Kalıcı ateşkes için çabalarını kuvvetle arttıracaklarınısöylüyorlar. (Madde 9) “Askeri hareketleri ve savaşan taraflara doğrudan yardımı durdurma” çağrısında bulunuyorlar. (Madde 10) Ayrıca, “Silahlı kuvvetlerin ve milislerin çatışma durumundan çıkarılması ve silahsızlandırılması” için de bir çağrı yapıyorlar. (Madde 12)

Haberin Devamı

Bitmedi... “BM’nin silah ambargosuna tümüyle saygı göstereceklerini ve uygulayacaklarını” da belirtiyorlar. (Madde 18) Kritik bir madde daha var. Bu maddede aktörlere Çatışmayı ağırlaştıracak, ambargoyu ihlal edecek her türlü faaliyetten uzak durmaçağrısı yer alıyor. Hatta ‘paralı askerler’ de bu çağrının kapsamı içine alınıyor. (Madde 19)

BÜTÜN MESELE UYGULAMA

Bütün bu taahhütleri yüklenen ve başka ülkelere de aynı doğrultuda hareket etmeleri çağrısında bulunanlar kim diye merak edebilirsiniz. Bu ülkelerden biri Türkiye. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi de imzacılar arasında (ABD, Rusya, Çin, Britanya ve Fransa). AB üyesi Almanya ve İtalya ile Libya’nın iki komşusu Mısır ile Cezayir’i de gruba dahil edelim. Ve son olarak Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Afrika Birliği’ni temsilen Kongo...

Ayrıca Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Arap Birliği ve Afrika Birliği’nin üst düzey yöneticilerinin de Berlin Konferansı’na katılımı bu taahhütleri daha da güçlü kılıyor.

Haberin Devamı

Berlin Mutabakatı’nın önemi şurada ki, bu taahhütlerin altına giren ülkelerin hatırı sayılır bir bölümü aynı zamanda Libya’daki iç savaşın tarafı durumundalar. Bir bölümü ise tarafsız bir çizgide duruyor. Taraf olanlara örnek gerekirse, Rusya paralı askerleri, Mısır ve BAE doğrudan kendi askerleri ile sahadalar. Bu cephedekiler Halife Hafter’i destekliyorlar. Fransa’nın bu cepheye destek verdiği bir sır değil.

Türkiye ise BM’nin tanıdığı Fayiz el Serrac’ın başında olduğu Ulusal Uzlaşı Hükümeti’ni destekliyor, bu çerçevede kendisine hem askeri malzeme yardımında bulundu, hem de danışman gönderdi. Ayrıca, Türkiye’nin desteğindeki Suriye Milli Ordusu savaşçılarını Libya’da gösteren videoları bugünlerde sosyal medyada izleyebilmek mümkün.

Haberin Devamı

İç savaşa bu şekilde taraf olan ülkelerin bir araya gelip bu bildirinin altına imza atıp kendilerini bağlamaları kuşkusuz sevindirici bir gelişme. Bütün mesele, iş uygulamaya geldiğinde imzacıların bildiriyi hayata geçirecek iradeyi gösterip göstermeyecekleri noktasında beliriyor.

HERKES BİRBİRİNİ DENETLEYECEK

 Libya iç savaşı kontrolden çıkıp tam bir kaosa dönüşürken uluslararası camiada barışçı bir çözüm yönünde kuvvetli bir adım atılmış olması, ortaya bir yol haritasının konması bütün güçlüklere rağmen yine de bir ilerleme olarak görülmelidir. Bir noktada bir başlama vuruşunun yapılması gerekiyordu.

En azından uluslararası alanda Libya krizine dönük bir farkındalık yaratılmış, bütün projektörler Libya’nın ve buradaki krize müdahil olan aktörlerin üzerine çevrilmiştir. Bundan sonra herkes atacağı adımı bir değil iki kez düşünmek durumundadır. Çizilen yol haritasının hayata geçirilmesinde BM Güvenlik Konseyi de devreye girecek, ayrıca imzacı ülkelerin uygulamayı gözlemek üzere bir mekanizma kurmalarıyla herkesin birbirini denetleyeceği bir döneme girilecektir.

Haberin Devamı

HERKES DİSİPLİNE GİRECEK

Buradaki taahhütler Serrac ile imzaladığı anlaşmalar ve TBMM’den geçirdiği tezkereyle birlikte Libya’daki askeri denkleme artık açık bir şekilde müdahil olan Türkiye açısından da geçerlidir. Türkiye’nin Serrac’a daha önce de silah, askeri malzeme sevkıyatı yaptığı, böylelikle ambargoyu deldiği gizlilik taşımayan BM raporlarına geçmişti. Türkiye, Berlin Mutabakatı’yla birlikte bu konuda disiplinli bir şekilde davranma yükümlülüğünü üstlenmektedir. Gözler Türkiye’nin üzerine çevrilecektir.

Buna karşılık sahada olan yalnız Türkiye değil... Kabul edelim ki, Türkiye’nin denkleme girmiş olması kendisiyle zaten sahada bulunan diğer ülkeler ile arasında belli bir stratejik denge sağlamıştır. Türkiye’nin Libya’ya silah göndermemesi ya da sahadan desteğini çekmesi istendiğinde, bu taleplerin inandırıcı olabilmesi için Mısır ve BAE gibi karşı taraftaki aktörlere de yöneltilmesi gerekecektir. Bir başka deyişle karşılıklılık aranacaktır. Mutabakata göre herkes yeni dönemde disiplinli davranmak durumundadır. Bu yönüyle tezkere sonrasında yapılan sevkıyatla birlikte sahada ortaya çıkmış olan mevcut statükonun şu an için sabitlendiği söylenebilir.

Haberin Devamı

ATEŞKESTE DURUM KIRILGAN

Ancak yine de son derece kırılgan bir tablo var karşımızda. Temel güçlük, Hafter’in metne imza atmaktan kaçınması nedeniyle ateşkesin Berlin Konferansı’nda kesinlik içinde güvence altına alınamamış olmasıdır. Bu noktada sürecin olumlu bir yönde ilerleyebilmesi için ABD’nin Hafter’i destekleyen Suudi Arabistan, BAE ve Mısır üzerindeki nüfuzunu kullanmasının gerektiği hususunda genel bir görüş birliği var.

Neresinden bakılırsa bakılsın hiç de kolay bir süreç beklemiyor tarafları. Libya, savaşan gruplar arasında darmadağın olmuş bir ülke halindedir. Toparlanması çok uzun zaman alacak, ülkenin yeni baştan inşa edilmesi gerekecektir. Yeniden inşa faaliyetinin aynı ülkü etrafında birleşmiş insanlar değil, sahada savaşan, birbirleriyle kanlı bıçaklı durumdaki gruplar tarafından yürütülecek olması, ayrıca krize dışarıdan dahil olan aktörlerin de büyük çıkarlarının bulunması işi çok zorlaştırıyor.

Uzun yıllar Libya sorunuyla birlikte yaşamaya hazır olalım.

Yazarın Tüm Yazıları