Paylaş
Yapılan açıklamalar savaşı sona erdirmese de, krizin en azından bundan sonraki seyrinde artık müzakere kulvarının daha kuvvetli bir şekilde ön plana çıkacağını haber veriyor hepimize. Bu yönüyle, sahadaki çatışmalara paralel giden masa başında ver-al şeklinde bir pazarlık sürecinin de ciddiyet kazanarak fiilen başladığının ilanı olarak görülebilir.
Savaşın ne zaman biteceği belli olmasa da, en azından barışçıl bir çözüm umudunun ilk kez hissedildiği bir aşamaya geçmiş bulunuyoruz. Bunu, neresinden bakılırsa bakılsın savaşın gidişatında olumlu anlamda bir makas değişikliği olarak yorumlamalıyız.
DİKKAT, RUSYA DİĞER BÖLGELERDE ELİNİ SERBEST BIRAKIYOR
Ancak, her şeyin hemen hâl yoluna gireceği gibi erken bir iyimserliğe de kendimizi kaptırmayalım. Çünkü taraflar, daha doğrusu Rusya, masada elde etmeyi hedeflediği kazanımları zorlayabilmek için son ana kadar sahadaki askeri hamleleri sürdüreceğinden, savaşın korkunç yüzünü görmeye daha bir süre devam edeceğiz. Buna hazırlıklı olalım.
Zaten dün Rus müzakere heyetinden Savunma Bakan Yardımcısı Aleksandr Fomin’in “askeri operasyonların büyük ölçüde azaltılacağı” bölgeleri Kiev ve hemen kuzeyindeki Çernihiv ile sınırlı tutmasının düşündürücü bir yönü var. Bu, Rusya lideri Vladimir Putin’in savaşın diğer cephelerinde elini daha bir süre serbest tutacağı anlamına geliyor.
Bu açıklamadan, örneğin doğu cephesinde Donbas bölgesindeki harekâtların süreceğini, daha önemlisi Rus ordusunun kuşatması altındaki Mariupol kentinde yaşanan büyük insanlık dramının devam edeceğini okumamız gerekiyor. Kuzey cephesinde dursa da, askeri imkânlarının büyüklüğü ve özellikle ateş gücünün avantajıyla, Rusya’nın bugüne dek sivil-asker ayrımı gözetmeksizin acımasızca uyguladığı savaş stratejisini diğer cephelerde sürdürmesi muhtemeldir.
RUSYA’NIN OYUN PLANLARI ALTÜST OLUNCA
Şunu da görmeliyiz ki, Rus tarafının Kiev ve Çernihiv’de durduklarına ilişkin açıklaması da aslında savaşın bu bölgesinde sahada zaten son iki haftadır ortaya çıkmış olan kilitlenmenin ve hatta son günlerde Ukrayna tarafının bazı kazanımlarının ertesinde gelmiştir.
Ukrayna kuvvetlerinin önceki gün Kiev’in 25 kilometre kadar batısındaki Irpin kasabasını Ruslardan geri almış olması, son zamanlarda sahadaki en anlamlı gelişmelerden biridir. Irpin’deki kazanım, Ukrayna ordusunun morali, özgüveni bakımından önemli bir kırılma anıdır.
Demek istediğimiz, ülkenin özellikle kuzey cephesinde ilk günden itibaren hiç beklemediği bir direnişle karşılaşan, ciddi sayıda kayıp veren, takviye birlikleri oluşturup bunları cepheye intikal ettirmekte zorlanan, azımsanmayacak ölçülerde lojistik sıkıntılar yaşayan Rusya’nın, kuzey cephesinde askeri açıdan zaten frene basmaya ihtiyacı vardı.
Her halükârda savaşın öncesinde Putin’in karargâhında yapılan hesapların sahada tutmadığı bir vakadır. Rus ordusu Kiev’i ele geçirmek bir tarafa, öncesinde kuşatmayı sağlayacak askeri harekâtı da uygulayamamıştır.
Putin, başlangıçtaki hedefi olan Kiev’de bir iktidar değişikliği gerçekleştirerek ülkenin tümüne hakim olmaya dönük geniş ölçekli bir strateji yerine, hedef küçülterek ülkenin doğu bölgesi ve güneyindeki kazanımları üzerinden sonuç almayı amaçladığı bir stratejiye yöneliyor. Rusya Savunma Bakanlığı’nın geçen Pazar günü yaptığı açıklama bu strateji değişikliğini yansıtıyordu.
Ayrıca, Rusların Kiev’in gerisinde durduklarını açıklamaları, artık Ukrayna lideri Volodimir Zelenksi’nın bileğini bükemediklerini teslim etmeleri ve Kiev’deki iktidarı kabullenmeleri anlamında özel bir sembolizim taşıyor.
NATO ÜYELİĞİ SAYFASI KAPANDI
İstanbul’da dün yapılan müzakerelerde iki taraftan da karşılıklı olarak olumlu beyanların gelmiş olması sevindiricidir. Şu ana kadar yürütülen görüşmelerin şimdiden şekillenmiş olan bir sonucu, NATO’nun 2008 yılında Bükreş Zirvesi’nde açıklanan Ukrayna’nın ittifaka üyeliği hedefinin artık gerçekleşmeyecek olmasıdır. Bu sayfa kapanmıştır.
Buna karşılık Ukrayna tarafının Avrupa Birliği’ne tam üyelik konusunda geri adım atmaya yanaşmayacağı anlaşılıyor. Ukrayna, her iki hedefini de 2019 yılında Anayasa’sına koyduğu için uzlaşının NATO’ya ilişkin bu yönü bir anayasa değişikliğini zorunlu kılacaktır.
Müzakerelerin en kritik başlıklarından biri Ukrayna’nın askeri ittifaklar anlamında tarafsızlık statüsüne geçmeyi kabul etmesi karşılığında, bu ülkenin güvenliği konusunda sağlanacak garantiler dosyası olacaktır. Meselenin bu kısmı Ukrayna tarafının beklentilerinde muhtemel garantörlerden biri olarak adı geçen Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor.
KIRIM ZOR KONU
Doğu’da Rusya sınırındaki Lohansk ve Donetsk bölgelerinin statüsü ve özellikle Kırım meselesi önümüzdeki dönemin en sıkıntılı başlıkları olmaya adaydır. Hatırı sayılır bir Rus nüfusun yaşadığı Lohansk ve Donetsk bölgelerinin şeklen Ukrayna’nın toprak bütünlüğü içinde görünmekle birlikte, çok geniş bir özerklik tanınarak, yüzleri Moskova’ya bakacak bir yönelimde tutulması muhtemel görünen bir düzenlemedir.
Ancak aynı tahmini Kırım için yürütebilmek güçtür. Çünkü, Rusya Kırım Yarımadası’nı 2014’te işgal ettikten sonra ilhak ederek zaten kendi egemenliği altına almıştır. Kırım dosyasının müzakerelerin son anına kadar kilitleneceği en zor başlıklardan birini oluşturması beklenmelidir.
Tabii masadaki bütün başlıkların hepsi üzerinde anlaşmaya varılacağı nihai çözüm noktasına kadar taraflar birçok başlıkta müzakere pozisyonlarını son ana kadar koruyacakları için, bütün çetrefil konuların birbiriyle iç içe geçeceği son derece zorlu bir müzakere sürecinin yaşanacağını söyleyebiliriz.
Burada kilit meselelerden biri, Ukrayna’ya Karadeniz’e bir çıkış alanının açık kalmasının muhakkak sağlanmasıdır. Ukrayna’nın güneybatısında Karadeniz kıyısındaki Odessa şehri şimdilik savaştan çok etkilenmemiştir. Diyalog sürecinde göreceli olarak iyimser bir havanın uç vermesinden sonra Rusya’nın Odessa’ya dönük bir harekata girişmesi şekillenmekte olan müzakere iklimini sarsabilir.
TÜRKİYE’NİN ULUSLARARASI PROFİLİNİ YÜKSELTTİ
Kabul edelim ki, Rusya lideri Putin’in savaşın seyri içindeki bu kırılma anının sahneleneceği mekân olarak İstanbul tercihine yönelmesi, siyasi anlamı itibarıyla üzerinde durulması gereken bir adımdır. Bu tercih, Putin’in çözüm sürecinde yürütülecek diplomaside Türkiye’ye ve şahsen yakın bir diyalog yürüttüğü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a bir kulvar açma niyetinin de bir yansımasıdır.
Türkiye’nin ambargo rejiminin dışında kalan, her iki ülkeyle diyalog kapılarını açık tutan ve biri için diğerinden vazgeçmeyeceğini en baştan beyan eden tutumu, Kremlin’in bu açılımının da zeminini hazırlamıştır.
Dünkü görüşmelerin sonuçlanma şeklinin önemli bir sonucu, dün yabancı basına da yansıdığı üzere Türkiye’nin uluslararası alandaki profilinin yükselmesi olacaktır.
Bununla birlikte çözüm sürecinin daha çok başındayız. Ukrayna’da silahların tümüyle susacağı o ana kadar daha çok sıkıntılı bir dönem önümüzde duruyor. Ümit ederiz, dün alınan sonuçla yakalanan ivme kalıcı olur ve en kısa zamanda savaş kâbusu geride kalır.
Paylaş