Isparta’daki iki cinayetten Ankara’daki af tartışmasına

BUNDAN kısa bir süre önce, 22 Eylül tarihinde Isparta’nın iki ayrı noktasında iki yaşlı kadının cesedi bulundu.

Haberin Devamı

Birinci ceset Gökçay Mesirelik Alanı’nda bulundu. Ceset, Halıkent Mahallesi’nde oturan ve iki gün önce kent merkezindeki çocuğunun evini ziyarete gittikten sonra durakta otobüs beklerken yanına yaklaşan bir araca binen ve kendisinden bir daha haber alınamayan Nurten Avar’a aitti.

Aynı günün gecesi atış poligonu mevkiinde toprağa gömülü bir başka kadın cesedi bulundu. Bu cesedin de geçen temmuz ayından bu yana aranmakta olan Suna Özbey’e ait olduğu tespit edildi.

*

Isparta Emniyeti, her iki dosyayı da kısa zamanda aydınlattı. Şüpheli olarak gözaltına alınan Bekir Çiftçinin (43) evine yapılan baskında Nurten Avar’a ait ziynet eşyaları bulundu.

Çiftçi, Nurten Avar’ı yardım bahanesiyle arabasına bindirerek kaçırdığını ve boğarak öldürdüğünü itiraf etti. Suna Özbey’i de aynı bahaneyle arabasına almış, araçtaki iple boğmuş, daha sonra araziye gömmüştü.

Haberin Devamı

Katilin soruşturması çarpıcı bir gerçeği ortaya çıkardı. Üç ay içinde iki kadını öldüren Çiftçi, 19 yıl önce Isparta’da bir başka cinayet işlemişti. Kolundaki bilezikleri almak amacıyla kaçırdığı 72 yaşındaki Müzeyyen Gürgen’i tam 42 yerinden bıçaklayarak öldürdüğü için müebbet hapse mahkûm olmuş, cezasını çekip tahliye olmuştu.

*

Karşımızda yaşlı kadınların ziynet eşyalarını çalabilmek için onları arabasında gözünü kırpmadan boğarak ya da bıçaklayarak öldüren azılı bir katil var.

Geçenlerde gazetelerde çıkan bu kısa cinayet haberini son günlerdeki af tartışmalarının yarattığı hassasiyetle daha bir dikkatle okuyunca, Bekir Çiftçi’nin dosyasını inceleme ihtiyacını duydum.

Bir kadını 42 yerinden bıçaklayarak öldüren bir katilin, tahliye edilip elini kolunu sallayarak yeniden toplum hayatına katılmasına nasıl izin verilmişti?

*

Adalet Bakanlığı’na başvurarak Çiftçinin dosyasıyla ilgili bilgi talep ettim. Bakanlık, bu talebimi karşılayarak, Çiftçinin tahliyesinin hukuki çerçevesine açıklık getirdi.

Bakanlığın bilgi notuna göre, Çiftçi, 6 Ekim 1999 tarihinde Müzeyyen Gürgen’i öldürmüş, 12 Ekim 1999 tarihinde tutuklanarak Isparta E Tipi Cezaevi’ne konmuş. Ardından Isparta 1. Ağır Ceza Mahkemesi, 6 Temmuz 2000 tarihinde kendisini nitelikli yağma suçundan 12 yıl 6 ay hapis ve yakalanmamak amacıyla adam öldürme suçundan müebbet hapis cezasına mahkûm etmiş.

*

Haberin Devamı

Peki nasıl serbest kalmıştı? 1965 tarihli 647 sayılı ‘Cezaların İnfazı Hakkındaki Kanun’a göre, Çiftçi’nin tahliye tarihi 12 Ekim 2019’du. Yani suçun işlendiği tarihte geçerli olan bu yasaya göre, katilin hâlâ içeride olması gerekiyordu.

Ancak daha sonra şartlı tahliye esaslarını düzenleyen bir dizi yasa değişikliği durumu değiştirmişti. Bu çerçevede 1973 yılında çıkarılan 1712 sayılı yasa, 1978 tarihli 2148 sayılı yasa ve 1986 tarihli 3267 sayılı yasa zikrediliyor.

Özellikle 1986 yılında TBMM’de kabul edilen 3267 sayılı yasa, dikkat çekici bir düzenleme getiriyor. Bu yasada, “Müebbet ağır hapis cezasına hükümlüler 20 yıllarını, diğer şahsi hürriyeti bağlayıcı cezalara mahkûm edilmiş olanlar hükümlülük süresinin yarısını çekmiş olup da Tüzüğe göre iyi halli hükümlü niteliğinde bulundukları takdirde, talepleri olmasa dahi şahsi şartla salıverilirler” deniliyor.

Haberin Devamı

Çiftçinin cezası ‘müebbet ağır hapis’ değil ‘müebbet’ olduğu için, yapılan hesaplamada yirmi yılın da altına inildiği, bunun yarısı alınarak cezanın 10 yıl olarak hesaplandığı anlaşılıyor. Çiftçinin çarptırıldığı nitelikli yağma suçunun yarısı da 6 yıl üç ay ediyor.

Sonuçta Bekir Çiftçi toplam 16 yıl yattıktan sonra 10 Ekim 2015 tarihinde şartlı tahliye edilmiş.

*

Çıkarılabilecek bir af yasası cinayet suçlarını kapsamasa da, Anayasa Mahkemesi kararlarıyla kapsamının genişletilmesi hiç de yabana atılmaması gereken bir ihtimaldir. Ayrıca, hangi suç türü olursa olsun, tahliye olan suçluların yeniden suç işleme eğilimi gösterdikleri muhakkak hesaba katılması gereken bir durumdur.

Haberin Devamı

Eğer eski infaz sistemi üzerindeki bu yasa değişiklikleri yapılmasaydı, Bekir Çiftçi bugün hâlâ hapisteydi. Ve Nurten Avar ile Suna Özbey de bugün yaşıyor olacaktı.

Bu yasaların geçmesi için, özellikle de 1986 değişikliğinde TBMM’de el kaldıran milletvekilleri, kullandıkları oylarla 2018 yılında işlenecek iki cinayetin önünü açtıklarını o an herhalde hiç düşünmemişlerdi.

Yazarın Tüm Yazıları