İdlib’de tehlike çanları çalıyor

Türkiye kendi iç gündemiyle meşgulken, sınırlarımızın hemen dibinde Hatay’a komşu İdlib’de sahadaki durum, göğe yükselen dumanlar alarm işaretleri veriyor. İdlib’deki gelişmeler, Esad rejiminin Rusya’nın desteğiyle burada yürüttüğü askeri harekâtın şiddetlenmesiyle birlikte, bütün uluslararası camiayı da ilgilendirecek şekilde son derece tehlikeli bir seyre girmiş bulunuyor.

Haberin Devamı

Bugün kısaca İdlib’de ne olduğuna bakalım. Ancak durumu anlamaya çalışırken önce bu yılın başında El Kaide’nin Suriye kolu El Nusra’nın uzantısı Heyet Tahrir Üş Şam’ın (HTŞ) İdlib’de atağa kalkarak, Türkiye’ye yakın muhalif grupları yenilgiye uğratıp burada geniş bir alan hâkimiyeti kazandığını hatırlamalıyız. İdlib coğrafyasının çok büyük bir bölümü bugün BM’nin terörist olarak kabul ettiği HTŞ tarafından kontrol ediliyor.

HTŞ’nin ocak ayı başındaki kazanımları Rusya lideri Vladimir Putin ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında geçen 17 Eylül’de Soçi’de İdlib’de ateşkesin gözetilmesine ilişkin varılan mutabakatın hayata geçirilmesini ciddi bir kırılganlığın içine sokmuştu.

Bu mutabakata göre “Rusya, İdlib’de askeri operasyonlar ve saldırılardan kaçınılması için gerekli önlemleri alacak”, yani Suriye’yi frenleyecekti. Karşılığında da “Radikal gruplar (ilan edilecek) silahsızlandırma bölgesinden çıkarılacaktı”. Bu sorumluluk da büyük ölçüde Türkiye’ye düşüyordu.

Haberin Devamı

 Temelinde İdlib’de ateşkes rejiminin hâkim olmasını öngören Soçi mutabakatı, başlangıç döneminde İdlib’de bir insani felaketin yaşanmasını önlediği için uluslararası alanda çok geniş övgü topladı. Gelgelelim bu mutabakatın uygulanması, önce HTŞ’nin İdlib’de alan hâkimiyetini kazanması, ardından son dönemde sahada yeniden tırmanışa geçen çatışmaların ışığında ciddi bir sıkıntıya girdi.

RUSYA’DAN ‘HAYAL KIRIKLIĞI’ AÇIKLAMASI

Bu sıkıntının nedenlerini anlayabilmek için geçen hafta Rusya cephesinde siyasi düzeyde birbiri ardına yapılan bazı hamlelere kısaca değinmek şart. Bunlardan birincisi, Türkiye, İran ve Rusya’nın bir araya geldiği Astana görüşmelerine katılmak üzere Kazakistan’da bulunan Putin’in Suriye Özel Temsilcisi Aleksander Lavrentiyev’in açıklaması. Lavrantiyev, 26 Nisan Cuma günü burada yaptığı bir açıklamada, İdlib topraklarının neredeyse tamamının HTŞ militanları tarafından kontrol edildiğini” belirttikten sonra şunları söyledi:

Türk dostlarımızla ılımlı muhalifler, orada geriye kalan teröristleri yok etme çalışmalarını yerine getiremedi. Onların (HTŞ) bu toprakların büyük bölümünde kontrol sağlamış olabilmeleri elbette ki pek çok soru işaretine ve bizde büyük bir hayal kırıklığına yol açıyor.

Haberin Devamı

Lavrentiyev, ateşkes uygulamasının radikal gruplar için geçerli olmadığını belirterek “Onlarla mücadele devam edecek” dedi.

Rus diplomatın bu eleştirel sözlerinin Ankara cephesinde rahatsızlık yarattığını tahmin etmek güç değildir.

PUTİN PEKİN’DE NE DEMEK İSTEDİ?

Şimdi daha önemli bir açıklamaya geçelim. Lavrentiyev’in çıkışından bir gün sonra (cumartesi) Rusya lideri Putin resmi bir ziyaret için bulunduğu Pekin’de gazetecilerin İdlib’le ilgili bir sorusuyla karşılaşınca bu konuda son derece ayrıntılı bir beyanda bulundu.

Putin, önce teröristlerin büyük bir bölümünün İdlib’de üslenmiş olduklarını hatırlatarak “Buradan herhangi bir saldırı düzenledikleri takdirde, ki bunu yapıyorlar, biz de onları vururuz” dedi.

Haberin Devamı

Ardından gazetecilerin önünde şu kritik soruyu yöneltti Putin: “Bugün için geniş kapsamlı bir inisiyatif (harekât) gerçekleştirme ihtiyacı var mı?”

Yanıtı da şöyle verdi: “Biz herhangi bir girişimde bulunmadan önce hareketlerimizi her zaman Cumhurbaşkanı Esad ile koordine ediyoruz. Aslına bakılırsa bu girişimleri gerçekleştiren de kendisidir, biz değil... Bizim bütün yaptığımız destek sağlamaktır, daha çok da havadan...”

Putin’in sözlerinin en kayda değer kısmı bundan sonra geliyor. Rusya lideri, İdlib’deki sivillerin varlığına dikkat çekiyor, bunun önemli bir faktör olduğunu” belirterek, şöyle devam ediyor:

Maalesef siviller çoğu burada yerleşmiş olan teröristlerin tahakkümü altında. Dolayısıyla teröristlerin baskısı altındaki sivillerin içinde bulunduğu durumu ve aynı zamanda aktif askeri eylemin yol açacağı muhtemel zararı dikkate almalıyız. Bu ihtimali dışlamıyorum, ancak biz meselenin şimdi anlattığım insani yönünü dikkate aldığımızda Suriyeli dostlarımızla birlikte bunun uygun olmadığına inanıyoruz.”

Haberin Devamı

LAVROV: ‘HER ŞEYİN BİR SINIRI VAR’

Bunun ardından 29 Nisan Pazartesi günü Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un çıkışı geldi. Lavrov, Moskova’da yaptığı bir açıklamada İdlib konusunda “Teröristlerin burada bir doğal koruma bölgesinde gibi emniyette tutuldukları bir durumu hoş göremeyiz. Her şeyin bir sınırı var. İdlib ve başka bazı bölgelerde teröristlerin bir şekilde aktif oldukları durum sonsuza kadar devam edemez. Suriye hükümetinin kendi topraklarında vatandaşlarının emniyetini sağlamaya her hakkının olduğu noktasından hareket ediyoruz” dedi.

PUTİN-ERDOĞAN TELEFON GÖRÜŞMESİ

İşte bütün bu beyanların ertesinde 30 Nisan Salı günü Putin ile Erdoğan arasında bir telefon konuşması gerçekleşti. Ele alınan konulardan biri de İdlib’di. Rusya Cumhurbaşkanlığı’nın web sitesine bu temasa ilişkin konan açıklamanın üçüncü paragrafında şöyle deniliyor:

Haberin Devamı

İki lider, Rusya ve Türkiye’nin İdlib’deki durumu istikrara kavuşturmak amacıyla çabalarını yakın koordinasyon içinde sürdürmelerinin önemini ve terörist grupları bastırmak için etkin önlemler alınması ihtiyacını vurgulamışlardır.”

DOĞU GUTA MODELİ UYGULANIYOR

Sahadan gelen bütün haberler, Esad rejiminin bir süredir İdlib’i hedef alan askeri operasyonlarının özellikle 1 Mayıs Çarşamba sabahından itibaren kuvvetli bir ivme kazandığını gösteriyor. Rejim, İdlib’in özellikle güney ve güneybatısındaki geniş bir alana doğru topçu atışının yanı sıra uçak ve helikopterlerle de yoğun bir askeri harekâta girişmiş durumda. Bu saldırılara Rus savaş uçakları da fiilen katılıyor. Suriye ordusunun bu son harekâtta daha önce Doğu Guta ve başka bölgelerde yaptığı gibi helikopterlerden varil bombaları da attığı bildiriliyor.

Esad rejimi ve onu destekleyen Rusya, harekâtın teröristleri hedef aldığını söyleseler de, siviller bombardımandan  ciddi bir şekilde etkileniyor. Sivil kayıpların sayısı artıyor. Putin’in geniş kapsamlı bir askeri harekâtı uygun görmedikleri yolundaki sözlerine karşılık, sahadaki gerçekliğe bakıldığında İdlib’in tümünde olmasa bile güneybatıdaki geniş bir alanda kademeli bir şekilde topçu-helikopter-uçak unsurlarının birlikte kullanıldığı kontrollü bir harekât planı uygulanıyor.

Sonuçta, Rusya’nın İdlib’e ilişkin tutumunda bir değişikliğin ortaya çıktığı aşikar. Bunun nedenlerini ve muhtemel sonuçlarını ayrıca değerlendirmek gerekiyor.

Yazarın Tüm Yazıları