Paylaş
Bu istatistikler içinde önem taşıyanlar, AİHM’nin kendisine gelen başvurular arasında incelemeye değer bulup dosyanın esasına girerek hüküm verdiği kararlardır.
AİHM, Rusya hakkında hüküm içeren toplam 305 karar verirken bunun 293’ünde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) en az bir maddesinden ihlal çıkmış. Mahkeme, Türkiye hakkında toplam 116 karar vermiş ve bunların içinde 99’unda AİHS’nin en az bir maddesinden ihlal var. Toplam dört kararda ihlal bulunmamış. Diğer 13 karar ise dostane çözüm ya da yetkisizlik gibi farklı kategorilerde.
***
Söz konusu istatistiklerde ihlallerin AİHS’nin hangi maddelerinden verildiği konusundaki detayları da görebilmek mümkün. Bu veriler bir anlamda, AİHS’nin Türkiye’deki uygulamasında sorunlu alanların bir röntgenini çekmiş oluyor. Sorunların nerede yoğunlaştığını buradan görebiliyoruz.
Bu tabloda ‘Adil Yargılanma Hakkı’ başlığı en kabarık ihlal grubunu oluşturuyor. Tam 46 ihlal kararı çıkmış bu kategoride. Bu ihlaller sanığın AİHS çerçevesinde sahip olduğu güvencelerden yararlanamadığı durumlardan kaynaklanıyor. Avukat yardımından mahrum kalma, sanığın yöneltilen suçlamalardan haberdar edilmemesi ya da savunmanın istediği tanıkların dinlenmemesi gibi adil yargılanmayı sakatlayan tasarruf ve uygulamaları bu bağlamda sıralayabiliriz.
Yargılamanın uzun sürmesiyle ilgili başvurulardan verilen sekiz ve yargı kararlarının uygulanmamasından çıkan iki ihlal kararı daha var. Bu ihlaller de yine AİHS’nin ‘Adil Yargılanma Hakkı’ başlığını taşıyan altıncı maddesi altında verildiğinden, salt bu madde altında verilen ihlallerin sayısı 56’ya çıkıyor. Bir başka anlatımla, Türkiye hakkında verilen ihlal kararlarının yarıdan fazlası AİHS’nin tek bir maddesinden verilmiş.
***
Türkiye hakkındaki en kabarık ikinci ihlal grubu 19 kararla AİHS’nin beşinci maddesinde düzenlenen ‘Özgürlük ve Güvenlik Hakkı’ başlığı altında yer alıyor. Bu ihlallere polis ve yargının gözaltına alma ve tutuklama tasarruflarında AİHS’ye ters düşen uygulamaları yol açıyor.
Ve üçüncü sırada, 16 ihlalle ifade özgürlüğü kümesi geliyor. Keza, yaşam hakkı, işkence ve kötü muamele ile ilgili dosyalarda soruşturma eksikliği nedeniyle verilen toplam dokuz ihlal bu sıralamaya eklenebilir.
Söz konusu kararlar içindeki en yüklü grubu adil yargılanma hakkı ihlallerinin oluşturması, yorum gerektirmeyecek açıklıkta bir anlam taşıyor. Bununla birlikte, AİHM kararlarının büyük ölçüde geriye gittiğini, yani geçmişteki dosyalardan kaynaklandığını da not etmekte yarar var. Ancak AİHM, bir süredir ifade özgürlüğüyle ilgili dosyalara bekletmeden öncelik tanıyor. Mahkemenin, 15 Temmuz sonrasında tutuklanan Şahin Alpay ve Ahmet Şık’ın da aralarında bulunduğu bir grup gazetecinin dosyalarıyla ilgili kararlarını bu ay açıklaması şaşırtıcı olmayacak.
***
AİHM’le ilgili bir diğer önemli konu, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra kanun hükmünde kararnamelerle yapılan ihraçların arkasından Strasbourg’daki mahkemeye büyük bir başvuru patlamasının yaşanmış olması. Buna karşılık, AİHM, Türkiye’de bu konudaki şikâyetleri incelemek üzere kurulan komisyonu etkili bir itiraz mekanizması olarak kabul ederek, 28 bin dolayında dosyayı Türkiye’ye iade etmiş bulunuyor.
AİHM Başkanı Guido Raimondi, geçen hafta 26 Ocak’ta mahkemenin yeni adli yılının açılışı dolayısıyla düzenlenen törende yaptığı konuşmada, “Üye ülkelerin, başvurucular için Strasbourg’a yönelmeden önce kullanabilecekleri etkili itiraz yolları oluşturmaları gerekiyor. Bu nedenle, Türkiye’den darbe girişimi sonrasındaki tasarruflarla ilgili gelen 27 binin üzerinde dosyayı geri çevirdik” şeklinde konuşmuştu.
Raimondi’nin “Bu yeni hak arama yolunun Türkiye’de etkili olduğunu kanıtlaması gerekiyor. Bunu zaman gösterecek” şeklindeki sözleri, AİHM’nin komisyonun etkili olup olmadığı hakkındaki kanaatini belirlemeden önce uygulamayı bekleyeceğini gösteriyor.
Paylaş