Erdoğan bu kez DEAŞ’ı tartışmaya açıyor

DEAŞ, bugün Suriye ve Irak’ta sahada ciddi bir tehdit yaratan en korkutucu terör örgütlerinden biri midir yoksa bazı güçlerin bölgeyi karıştırmak amacıyla kullandığı “birtakım küçük çeteler” ve “kalıntılar”dan ibaret bir yapı mı?

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki gün AK Parti grup toplantısında yaptığı ve kuvvetle ikinci şıkka işaret ettiği açıklamalarla birlikte, bu sorular DEAŞ ve Suriye ile ilgili tartışmaların gündemine girmiş bulunuyor.

*

Aslında Erdoğan’ın “DEAŞ’ın büyütüldüğü” konusundaki görüşleri yeni sayılmaz. Cumhurbaşkanı, 30 Ekim’de yaptığı bir açıklamada “DEAŞ’ın belli mahfiller tarafından yeniden eğitilen ve bölgeye yayılan elemanları vasıtasıyla adeta hortlatılmaya çalışıldığını” belirtmiş ve “Bölgedeki hedeflerine ulaşmak için ayrım gözetmeksizin tüm terör örgütlerini manivela olarak kullanan bir odak”tan söz etmişti. Erdoğan’a göre bu “odak”, “iğrenç bir oyunu yeniden sahnelemekteydi”.

Erdoğan, DEAŞ’ı hortlatan ve bir manivela olarak kullanan bu mahfilin, odağın hangi ülke ya da ülkeler olduğuna açıklık getirmemişti.

*

Haberin Devamı

İlginçtir ki, Erdoğan önceki günkü grup konuşmasında DEAŞ hakkındaki görüşlerini daha da ileri götürdü. Burada öncelikle 2016 Ağustos ayında başlayıp 2017 Mart ayında sonuçlanan Fırat Kalkanı harekâtı sırasında “DEAŞ’a ağır bir darbe vurulduğunu” kaydederek, “Açık konuşuyorum, bölgemizdeki DEAŞ balonunu Türkiye’nin Fırat Kalkanı harekâtı patlatmıştır” diye konuşmuştu.

Erdoğan’ın bu açıklamasının en çok dikkat çeken noktası DEAŞ’tan “Türkiye’nin patlattığı bir balon” olarak söz ettikten sonra “Dünyayı korkutmak için sürekli şişirilen, büyütülen, dev aynasında gösterilen bir proje” diye nitelemesidir.

Şu sözleri Cumhurbaşkanı’nın DEAŞ’a bakışını kayda geçirmek bakımından önem taşıyor:

“İslam’ın başında en büyük dertlerden biri olan bu örgütü, biz çökertmeye başladık. Ama DEAŞ’a karşı olduğunu söyleyenler, ne yazık ki en ufak bir mücadele dahi vermediler. Bugün hâlâ Suriye’nin belirli yerlerinde DEAŞ’ın varlığını sürdürüyor gibi gözükmesinin sebebi, aynı oyunun yeniden sahneye konulmak istenmesidir. Buradan tüm dünyaya sesleniyor ve diyorum ki; Suriye’de DEAŞ yoktur. Sadece DEAŞ görüntüsü altında bu ülkeyi ve bölgeyi karıştırmak için yedekte bekletilen, eğitilen, donatılan, varlıklarını sürdürmelerine izin verilen birtakım küçük çeteler vardır. Bölgenin petrolünü işletmek için DEAŞ bahanesiyle işgallerini sürdüren diğer terör örgütleri ve onları destekleyen güçler, bulundukları yerlerden çıkarlarsa mesele kendiliğinden çözülecektir.”

*

Haberin Devamı

Erdoğan’ın tüm dünyaya yönelttiği bu sözleri sürpriz bir şekilde bir öneriyle bitiyor: “Hiç olmadı, biz Türkiye olarak birkaç ay içinde bu örgütün kalıntılarını tamamen bitirmeyi taahhüt ediyoruz. Verelim el ele, nasıl olacakmış gösterelim.”

Cumhurbaşkanı’nın DEAŞ’a karşı işbirliği yapmayı önerdiği, “El ele verelim” mesajını yönelttiği adres kimdir? Konuşmanın genel akışı kendisinin “tüm dünyaya seslendiğini” gösteriyor. Yine de sahadaki duruma baktığımızda, ana adresin ABD olduğunu varsaymamız gerekir. Cumhurbaşkanı, 2016 yılında da ABD’ye DEAŞ konusunda benzer bir çağrıda bulunmuş, ancak bu öneriye Washington’dan olumlu bir karşılık gelmemişti.

*

Haberin Devamı

Her halükârda Erdoğan’ın bugün DEAŞ’a bakışının başta ABD olmak üzere Batılı ülkelerin bu konudaki tezlerinden önemli ölçüde ayrıldığını belirtmek gerekir.

Meselenin bu noktada altı çizilmesi gereken bir yönü, Türkiye’nin de 2014 yılında DEAŞ’a karşı kurulmuş olan uluslararası koalisyonun bir üyesi olması ve ayrıca sonradan İncirlik üssünü de koalisyonun DEAŞ’a karşı hava operasyonlarına açmasıdır. Hatta 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrasında Türk hükümeti bu uçuşları durdurduğunda sıkıntı yaşanmıştı. İki gün sonra bu uçuşlara yeniden izin çıkmıştı.

Şurası çok açık. Türkiye ile ABD’nin Suriye’ye dönük tehdit değerlendirmeleri ve öncelikleri majör bir şekilde birbirinden uzaklaşıyor.

Haberin Devamı

Milli Güvenlik Kurulu’nun önceki günkü toplantısından sonra yayımlanan bildiri bu durumun en çarpıcı göstergesi olmuştur. Bildiride, Suriye’de “siyasi çözüme en büyük tehdidin Fırat’ın doğusundaki terör yapılanmasından geldiği” vurgulanmıştır. Metinde DEAŞ tehdidine yalnızca Irak bağlamında atıf yapılmıştır.

Suriye meselesi Türkiye ile ABD’yi ciddi bir şekilde karşı karşıya getirecek bir kırılmaya doğru yol alıyor.   

Yazarın Tüm Yazıları