Danıştay’ın Ayasofya kararları bize ne söylüyor?

Ayasofya’nın ibadete açılıp açılmayacağı tartışması haftalardır Türk kamuoyunu meşgul ediyor. Danıştay 10’uncu Dairesi’nin bugün yapacağı ve bu konudaki yeni bir başvuruyu değerlendireceği toplantı meselenin bundan sonra kazanacağı seyir bakımından önem taşıyor.

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da 8 Haziran tarihinde TRT’de yaptığı bir açıklamada “Türkiye’nin kurumları var, böyle bir adım atılacaksa bunun yetki sahipleri bellidir. Parlamentosu var, bunun Danıştay’ı var. Dolayısıyla buralar kararını verir, bu karar verildikten sonra da icra makamı gerekli olan adımı atar. Danıştay’ın vereceği karar önemlidir. Danıştay ne karar alırsa biz de ona uyarız” diyerek, buradan çıkacak kararın kendileri açısından belirleyici olacağını belirtmişti.

Projektörler Danıştay’a çevrilince, bu kurumun Ayasofya konusunda geçmişte nasıl bir tutum aldığını incelemek amacıyla önceki kararları gözden geçirdiğimde karşıma şöyle bir tablo çıktı:

BAŞBAKANLIK 2004’TEKİ BAŞVURUYU REDDEDİYOR

 Bu konudaki hukuki girişimleri 2004 yılında başlatan, ‘Sürekli Vakıflar, Tarihi Eserler ve Çevreye Hizmet Derneği’ adlı kuruluş. Dernek, Ayasofya Camisi’nin müzeye çevrilmesine ilişkin 24 Kasım 1934 sayılı Bakanlar Kurulu kararının kaldırılarak mekânın yeniden ibadete açılması talebiyle Başbakanlığa başvuruda bulunuyor. Başvuruda Bakanlar Kurulu’nun bu konuda yeni bir karar alması talep ediliyor.

Haberin Devamı

Başvurunun tarihi 22 Ekim 2004. Bu tarih AK Parti iktidarının ikinci yılının sonuna rastlıyor. Başbakanlık makamında Recep Tayyip Erdoğan oturuyor. İlginçtir ki, bu karara Başbakanlık tarafından bir yanıt verilmiyor.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun ‘İdari Makamların Sükutu’ başlığını taşıyan 10’uncu maddesi, başvurulara idare tarafından 60 gün içinde bir yanıt verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağını belirtiyor. Bu durumda Başbakanlık 2004 yılı sonunda Ayasofya başvurusunu reddetmiş oluyor.

DANIŞTAY ONUNCU DAİRE İTİRAZI REDDEDİYOR

 Söz konusu dernek, bunun üzerine itiraz makamı olarak konuyu Danıştay’a götürmeye karar veriyor. Başvuru 10 Ocak 2005 tarihinde Danıştay Onuncu Dairesi’ne iletiliyor.

Onuncu Daire, bu başvuruyla ilgili kararını yaklaşık üç yıl sonra 31 Mart 2008 tarihinde alıyor. Daire, Bakanlar Kurulu’nun 1934 yılında Ayasofya’nın müze olarak kullanılması kararında “hukuka aykırılık bulunmadığı” gerekçesiyle “davanın reddini” kararlaştırıyor.

Haberin Devamı

Burada altını çizmemiz gereken bir nokta var. Onuncu Daire, bu kararı Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) ‘Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşmesi’ne taraf olmasından yola çıkarak, doğrudan bu sözleşmedeki yükümlülükleri çerçevesinde değerlendirerek almıştır.

Kararda, Ayasofya’nın “Dünya Mirası Listesi”nde yer aldığı hatırlatılarak, İstanbul’un tarihi alanlarının en önemli parçalarından biri olduğu” vurgulanıyor ve “Bir veya birden fazla kültürü temsil eden önemli bir örnek olması nedeniyle tüm dünyaya tanıtılması işleminin gereği gibi yerine getirilebilmesi amacıyla müze olarak kullanılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı” belirtiliyor.

Haberin Devamı

İDARİ DAVA daİrelerİKURULU DA REDDEDİYOR

 Ayasofya’yı cami statüsüne geçirmek isteyen dernek pes etmiyor. Dernek, Onuncu Daire’nin ‘ret’ kararını bir üst itiraz mercii olan Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na götürerek temyiz ediyor.

Danıştay’daki idari dairelerin her birinden iki temsilcinin yer aldığı kurulun bu konudaki kararını vermesi neredeyse beş yıl gibi bir süre almıştır. Kurulun 10 Aralık 2012 tarihinde oyçokluğuyla aldığı karar Onuncu Daire kararının ‘onanması’ yönünde olmuştur. Kurul, 1934 tarihli kararın geçersiz olduğu yolundaki iddiaları dava konusu olan işlemi sakatlar nitelikte görmüyor.

BAŞBAKANLIK: AYASOFYA DİĞER CAMİLERDEN FARKLI DEĞERLENDİRİLMELİ

Haberin Devamı

 Sözcü’nün Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk’ün dünkü yazısında geniş bir şekilde alıntıladığı bu onama kararın metninde karşımıza çıkan bir sürpriz var. O tarihte bu dosyada ‘davalı’ konumunda olan Başbakanlık, Danıştay’a gönderdiği hukuki görüşte, “Ayasofya’nın tarihi, mimari ve kültürel nitelikleri nedeniyle ve korunması amacıyla diğer camilerden farklı değerlendirilmesinin zorunlu olduğunu” belirtmiş.

Aynı yazıda, “Bu zorunluluklar nedeniyle ve 1934 yılındaki ulusal ve uluslararası koşullar dahilinde, dava konusu işlemle kullanım şeklinin müze olarak belirlendiği” hatırlatılıyor.

KURUL: KULLANIM ŞEKLİNE İDARE KARAR VERMELİ

 İdari Dava Daireleri Kurulu’nun kararında da, Onuncu Daire metninde olduğu gibi Türkiye’nin UNESCO çerçevesindeki yükümlülüklerine atıf var. Bununla birlikte, Kurul ‘onama’ kararı verirken ilginç bir saptamada da bulunuyor. Kurul, -koruma ve yaşatma ilkesine uygun olmak şartıyla- UNESCO Sözleşmesi’nde Ayasofya’nın kullanım şeklinin iç hukuka göre belirlenmesini engelleyici bir hükmün yer almadığını da kaydediyor.

Haberin Devamı

Kararın dikkat çekici bir yönü şu ifadede beliriyor: “Ulusal ve uluslararası koşullardaki değişiklikler gözetilerek ve Ayasofya’nın tarihi, mimari ve kültürel niteliklerini koruma ve yaşatma amacına bağlı kalınarak Ayasofya’nın kullanım şeklinin müze olmaktan çıkartılması ve başka bir amaca tahsis edilmesi de idarenin takdirinde bulunmaktadır.

Daha önemlisi, kararda “Ayasofya’nın kullanım şeklinin ne olması gerektiğine ilişkin iddia ve değerlendirmelerin yargı yetkisi dahilinde incelenemeyeceği açıktırdeniliyor.

Bir başka anlatımla, Kurul, Ayasofya’nın statüsüne karar verecek makamın yargı olmadığını, bu kararın yürütmenin yetki alanı içinde olduğunu söylüyor. Bu durumda, yürütme belli bir hareket serbestisine sahip görünüyor.

İlgili dernek, bu kararla ilgili ‘düzeltme’ talebinde bulunmuş, ancak 6 Nisan 2015 tarihinde bu talebi Kurul tarafından reddedilmiştir. Dernek, 2016 yılında Ayasofya konusunda Danıştay’a yeniden dava açmıştır. Danıştay Onuncu Daire, bugün bu başvuruyu görüşecektir.

BİR DE DANIŞTAY’IN KARİYE MÜZESİ KARARI VAR

 Bu arada, Ankara’daki yargı muhabirimiz Oya Armutçu’nun haberine göre, bu konudaki tartışmaların çerçevesinin içine giren İstanbul’daki Kariye Müzesi’ne ilişkin yeni sayılabilecek bir Danıştay kararı da var. Eski bir Bizans kilisesi olan ve 1511’de camiye çevrilen Kariye, 1945 yılında alınan bir Bakanlar Kurulu kararıyla Ayasofya gibi müze statüsü kazanmıştı.

Aynı dernek, Kariye’nin yeniden camiye çevrilmesi talebiyle Danıştay’a gitmiş, dosya burada Ayasofya kararına benzer bir seyir izlemişti. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, 26 Nisan 2017 tarihinde 10’uncu Daire’nin Kariye’nin müze kalması yolundaki kararını onamıştı. Ancak ‘karar düzeltme’ sürecine gidilince, kurul 19 Haziran 2019 tarihinde oyçokluğuyla Onuncu Daire kararını bozmuş ve Kariye’nin statüsünün değiştirilmesine kapı aralanmıştı.

Bakalım Onuncu Daire bu gelişmeler ışığında Ayasofya konusunda bu kez nasıl bir adım atacak?

Yazarın Tüm Yazıları