Paylaş
Sağlık Bakanlığı’nın uzunca bir zamandır testi pozitif olanlar içinde yalnızca belirti gösteren vakaları ‘hasta’ başlığı altında duyurması, pozitif çıkan semptomsuz diğer kişilerin sayısını saklı tutması azımsanmayacak mahzurlar içeriyordu. Bu politika en başta, salgının büyüklüğünün, bu çerçevede yarattığı tehdidin derecesinin, işin ciddiyetinin toplum tarafından bütün boyutlarıyla algılanmasını önlüyordu. Çünkü, hasta sayısı genellikle toplam vakaların ancak beşte biri gibi daha küçük bir oranını oluşturuyordu.
Sağlık Bakanlığı’nın önce 25 Kasım tarihinden itibaren hastalarla birlikte vakaları da günlük bazda açıklamaya başlaması ve ardından geçen hafta perşembe (10 Aralık) günü daha önce kayda geçmiş olan vakaların toplamını geriye dönük olarak -belli bir tarihe kadar- kamuoyuna ilan etmesiyle birlikte geldiğimiz noktayı yeniden değerlendirmemiz gerekiyor.
1.2 MİLYONLUK VAKA FARKI
Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca, vakaların geriye dönük olarak açıklanacağı yolundaki taahhüdünü yerine getirerek, geçen perşembe akşamı bu konudaki ilk önemli paylaşımı yapmıştır. Şöyle ki, 9 Aralık Çarşamba akşamı açıklanan tabloda ‘toplam hasta sayısı’ 558 bin 517 olarak verildikten sonra, 10 Aralık akşamı ‘toplam vaka sayısı’ (hastaları da içeriyor) 1 milyon 748 bin 567 olarak duyurulmuştur.
Böylelikle, asemptomatik pozitif vakaların da tabloya dahil olmasıyla birlikte, hesaba giren ek vaka 1 milyon 190 bin dolayında olmuştur. Bu farkın büyüklüğü kamuoyunun geniş bir kesimi üzerinde sarsıcı bir etki yapmıştır. Salgının yaygınlığı Türk toplumu tarafından daha gerçekçi bir şekilde algılanmıştır.
Aslında vakaların geriye dönük açıklanması ihtiyacını işlediğim 2 Aralık tarihli yazımda, hasta sayısını dört buçukla çarpmak suretiyle yaptığım hesaplamayla 1 milyon 550 bin gibi bir toplam vaka sayısı tahmin etmiştim. Muhtemelen bunun da üstünde olabileceğini belirtmiştim.
Hesaplamanın esas aldığı zaman aralığını 1 Temmuz’dan başlatmıştım. Hesaplama 30 Kasım’a kadar duyurulmuş olan toplam hasta-vaka sayılarını esas alan bir varsayıma dayanıyordu.
Sağlık Bakanlığı ise önceki akşam (13 Aralık) 1 milyon 836 bin 728 gibi bir toplam vaka sayısı açıklamıştır. 1 Aralık ile 13 Aralık arasındaki yeni vaka toplamı 405 binin üstündedir.
29 TEMMUZ’DAN ÖNCE BAŞLAMIŞ OLABİLİR
Temmuz ayı meselesi üzerinde kısaca durmamız gerekiyor. Sağlık Bakanı Koca, geçen çarşamba günü düzenlediği basın toplantısında “Yarından itibaren geçmişe dönük, 29 Temmuz’dan itibaren bugüne kadar olan vaka sayılarını da tabloda toplu bir şekilde vereceğiz” demişti.
29 Temmuz, Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı tabloda ‘yeni hasta’ başlığının ilk kez kullanılmaya başlandığı gündür. Ayrıca, ‘ağır hasta’ diye yeni bir kategori de eklenmiştir tabloya. Ancak sadece başlığın değişmediği, yöntemin de değiştiğine, yani sadece semptomlu olanların sayısının verildiğine ilişkin açıklama çok sonra 30 Eylül tarihinde yapılmıştır Koca tarafından. Zaten kamuoyundaki tartışma da belli ölçülerde yöntem değişikliğinin kamuoyuna gecikmeli bir şekilde, tam iki ay sonra duyurulmasından kaynaklanmıştır.
Buradaki kritik nokta, karşımızdaki olguların değindiğimiz yöntem değişikliğinin gerçekte 29 Temmuz’dan önce başlatılmış olma ihtimaline işaret etmesidir. Şöyle açıklayalım: Sağlık Bakanlığı 28 Temmuz’da ‘yeni vaka’ olarak 963, ertesi gün (29 Temmuz) ‘yeni hasta’ diye 942 sayılarını bildirmiştir. Arada yalnızca 21 gibi bir fark var. Kabul edelim ki, anlamlı bir fark konusu değil.
Oysa tıp dünyasında kabul gören görüş, pozitif vaka toplamının pozitif olup belirti gösteren hasta sayısından genellikle 5 kat fazla olduğudur. Bu durumda madem 28 ile 29 Temmuz tarihleri arasında vaka kategorisinden hasta kategorisine geçildi, o zaman 29 Temmuz’da 28 Temmuz’a kıyasla sert bir düşüşün ortaya çıkması beklenirdi. Mantıken, sayının 200’lü rakamlara inmesi gerekirdi. Oysa bu ölçekte bir düşüş yaşanmamıştır.
Bu durum, bizi rakamlarda vakadan hastaya geçişe doğru ilk ayarlamanın aslında temmuz ayı başında yapıldığı gibi bir ihtimale götürüyor. Çünkü, 1 Haziran tarihinde normalleşmeye geçilmesiyle birlikte vakalarda hemen bir artış eğilimi belirmiş, buna paralel bir şekilde yoğun bakıma alınan hasta sayısı da düzenli bir çizgide yükselmeye başlamıştı. Gelgelelim normalleşme sürerken temmuz ayı başından itibaren resmi tablolarda vaka sayısı birden düşüşe geçmiştir. Oysa yoğun bakıma alınan hasta sayısı artmaya devam etmiştir.
Vaka sayısının azalması ile yoğun bakıma alınan hasta sayısının yükselmesi arasındaki ters orantı rakamları yakından izleyen çevrelerde kuşkuların belirmesine yol açıyordu. Sonradan hadiselerin gelişme şekli ve öğrendiklerimiz, temmuz ayı başında gözlenen çelişkinin aslında vaka sayısından hasta sayısına daha o zamandan geçilmesinden kaynaklandığı tezini güçlendiriyor. Bu söylediğimiz tabii bir tahmine dayanıyor. Belki daha da önce başlamıştır.
TARTIŞMAYI GERİDE BIRAKMAK İÇİN
Her halükârda Sağlık Bakanı Koca açıklamasında “29 Temmuz’dan itibaren bugüne kadar olan vaka sayılarını tabloda toplu bir şekilde vereceğiz” dediğine göre, zaten bu tarihten önceki vakaların bu toplama dahil edilmediğini anlıyoruz.
29 Temmuz’dan önceki vaka sayısı ne kadardır? Bu sorunun yanıtını bilemiyoruz. Salgının ilk dalgasında ve yaz başında vaka rakamlarının bugünkü kadar yüksek eşiklerde seyretmediğini dikkate aldığımızda, bunların açıklanmasının toplamı yukarı çekme etkisinin çok dramatik olacağını zannetmiyorum. Turkuvaz tabloda 28 Temmuz günü 227 bin 982 vaka toplamı gösterilmişti. Bütün mesele, 28 Temmuz tarihi itibarıyla vaka ve hasta toplamlarının netleştirilmesidir.
Sağlık Bakanı Koca, önümüzdeki günlerde bu konuya da tam olarak açıklık getirirse vaka-hasta tartışması kamuoyu karşısında tam anlamıyla aydınlatılmış olacak ve bu mesele artık geride kalacaktır.
TÜRKİYE VAKA SIRALAMASINDA YUKARI TIRMANDI
Bakanlığın açıkladığı 29 Temmuz sonrasındaki vaka toplamı Türkiye’nin dünyada vaka sıralamasındaki yerini birden yukarı çekmiştir. Türkiye, uluslararası alanda sıkça referans alınan ‘Worldometers’ veri tabanında dün sekizinci sırada yer almaktaydı. Vakaların açıklanmaya başladığı 25 Kasım’dan önce Türkiye aynı sıralamada 22’nci gelmekteydi. Ayrıca, vakaların mevcut seyrine bakıldığında Türkiye’nin önümüzdeki günlerde bir ya da iki basamak daha yukarı çıkması şaşırtıcı olmaz.
Bu arada sokağa çıkma yasağının ilk kez 5-6 Aralık hafta sonunda uygulanması sonrasında salgının seyrine baktığımızda vakalardaki artış hızının kısmen yavaşlamaya başladığını görüyoruz. Ancak bu sınırlı etkiye rağmen, Türkiye, Dünya Sağlık Örgütü’nün sıralamasında dün ABD ve Brezilya’dan sonra en çok günlük vaka bildiren üçüncü ülke durumundaydı. Buna karşılık ağır hasta ve vefat sayıları henüz bu yönelişten etkilenmiş değildir ve artmaya devam etmektedir.
Paylaş