Paylaş
Önce stratejik konumu. Çünkü Lazkiye’den başlayan, Halep üzerinden doğuya doğru uzanarak Fırat’ı aşıp Türkiye sınırına paralel bir şekilde Irak’a kadar uzanan M-4 otoyolu Menbiç’ten geçiyor. Menbiç’e hâkimiyet, batıdan doğuya uzanan bu hattın kontrolü anlamına geliyor. Fırat’ın hemen batı kıyısında olduğu için Menbiç’in kontrolü, nehrin doğusundaki coğrafyaya açılan stratejik bir kapının anahtarını elinde tutmakla eşdeğerde.
Suriye’deki iç savaşın seyrine baktığımızda Menbiç’in sahada çatışan aktörler arasında birkaç kez el değiştirdiğini görüyoruz. Arap ağırlıklı bir nüfusa sahip olan Menbiç Türk sınırının yaklaşık 30 km kadar güneyinde, Fırat Nehri’nin de 25 km kadar batısında bulunuyor. Menbiç şehri ve etrafındaki geniş kırsal bölgenin kontrolü, Suriye’de iç savaşın 2011 yılında patlak vermesinden bir yıl sonra rejimden Suriye muhalefetine geçti.
Ancak sonrasında DEAŞ’ın Irak’ta başlayan ve batıya Suriye’ye doğru yönelen genişlemesi içinde Menbiç de 2014 yılında bu örgütün egemenlik alanına girdi.
*
Menbiç’in bugünkü karmaşaya sahne olmasına yol açan süreç DEAŞ’tan kurtarılması sırasında tetiklendi. ABD’nin DEAŞ’a karşı PKK’nın Suriye’deki uzantısı YPG’yi sahaya sürmesinden sonra, bu askeri gücün Menbiç’e operasyon düzenlemesi kritik bir karar gerektiriyordu. Çünkü, YPG bu durumda Fırat’ın batısına geçerek, Arap nüfusun çoğunlukta olduğu bir coğrafyaya adım atmış olacaktı.
Bilinen, ABD’nin Menbiç hamlesinin 2016 yazında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile dönemin ABD Başkanı Barack Obama arasındaki hassas bir telefon konuşmasına konu olduğudur. Obama, bu görüşmede Erdoğan’a, DEAŞ tehdidi ortadan kaldırıldıktan sonra YPG’nin Menbiç’ten çıkarılıp yeniden Fırat’ın doğusuna çekileceği taahhüdünde bulunmuştur.
Menbiç, 12 Ağustos 2016 tarihinde DEAŞ’tan kurtarılmıştır. Gelgelelim sonraki süreçte YPG Menbiç’ten çıkmadığı gibi ABD de burasını kendisi için önemli bir askeri faaliyet alanı haline getirmiştir. Ankara’yı rahatsız eden bir diğer gelişme bölgenin güvenliğinden sorumlu Menbiç Askeri Konseyi’nde kontrolün YPG unsurlarına geçmesidir. Özetle, YPG Menbiç’i terk etmemiş, aksine bölgenin kontrolünü de ele geçirmiştir.
Bu durum 2016 yazından bu yana Türkiye ile ABD arasında ciddi bir çıban başıdır. Bu arada Türk Silahlı Kuvvetleri de ÖSO ile birlikte 2017 Şubat ayında sonuçlanan ‘Fırat Kalkanı’ harekâtında Menbiç’in kuzeyinde Azez’den Cerablus’a kadar uzanan alanı DEAŞ’tan arındırarak kontrolüne almıştır. Bir anlamda Türkiye, ABD-YPG ittifakı ile sınırdaş hale gelmiştir.
*
Uzun bir gerilimin ardından geçen haziran ayında Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile ABD’li mevkidaşı Michael Pompeo arasında Menbiç’e ilişkin ‘Yol Haritası’ üzerinde varılan mutabakatla yeni bir çerçeve ortaya çıkmıştır. Buna göre, önce Türk ve ABD askerleri Menbiç bölgesinde ortaklaşa devriyeye çıkarak gerilim düşürülecek, daha sonra YPG unsurları Menbiç’ten çıkarılacak ve son aşamada bu bölgenin yerel yönetimi ve güvenliği YPG’den arındırılmış bir şekilde yeniden düzenlenecektir.
Yol haritasının birinci aşaması olan ortak devriye Menbiç kırsalında geçen kasım ayında başladıysa da, ikinci ve üçüncü aşamalar hâlâ hayata geçirilememiştir. Ancak Türk tarafından yapılan son açıklamalar bir hızlanmanın olduğuna işaret ediyor. Çavuşoğlu, geçenlerde “Sahada askerler ve istihbaratın (Türk ve ABD) yerel yönetimde ve güvenlik birimlerinde kimlerin görev alacağı konusunda çalıştıklarını” bildirmiştir.
*
Bu arada yeni faktörler de denkleme girmiştir. ABD’nin çekilme kararından hemen sonra YPG’nin davetiyle Suriye ordusunun Menbiç’in batı kırsalında şehir merkezinin 20 km batısındaki El Arima yerleşiminde üslenmiş, ardından Rusya da buraya sınırlı miktarda asker kaydırmıştır. Moskova Temsilcimiz Nerdun Hacıoğlu’nun haberine göre, Rusya Federal Ajansı, 25 Ocak’ta Rus ve Suriye askerlerinin Menbiç kırsalının kuzey hattında ortak devriyeye çıktıklarını duyurmuştur.
Türkiye ile ABD aralarında Menbiç yol haritasının uygulamasının hızlandırılması konusunda tam bir anlaşmaya varsalar bile Rusya’nın Suriye’nin hamisi kimliğiyle sahadaki varlığı Menbiç denkleminde bir faktör olarak beliriyor; özellikle Türkiye ile Rusya arasındaki yakın diyalog dikkate alındığında...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki gün “Münbiç’teki teröristler birkaç hafta içinde buradan çıkartılmazsa bizim bekleme süremiz sona erer” uyarısını yapması Menbiç üzerindeki baskıyı arttırmıştır.
Çok sayıda aktörün devreye girdiği Menbiç’teki parantezin önümüzdeki günlerde nasıl kapatılacağı, Fırat’ın doğusuna dönük büyük nüfuz mücadelesinin bir anlamda ilk raundu olacaktır.
Paylaş