Paylaş
AİHM’nin de bağlı olduğu Avrupa Konseyi sistemi içinde bu kararların uygulanmasından sorumlu olan Bakanlar Komitesi, bu konuyu ısrarlı bir şekilde izleyen karar organı olarak karşımıza çıkıyor. Bu komitede Avrupa Konseyi’ne üye 47 ülkenin dışişleri bakanları ya da onlara vekâleten Konsey’in Strasbourg’daki merkezinde görev yapan daimi delegeleri bir araya geliyor.
Bu komitenin -hangi düzeyde toplanırsa toplansın- son dönemdeki değişmez bir gündem maddesi, AİHM’nin Gezi davası çerçevesinde Osman Kavala hakkında aldığı kesinleşmiş tahliye kararının uygulanması talebinin tekrarlanması oluyor.
TCK 309, 312 VE 328’DEN ÜÇ AYRI SUÇLAMA
Bakanlar Komitesi’nde yakından izlenen Kavala dosyası Türkiye’de her seferinde ilginç dönemeçlerden geçerek yeni sürprizlere sahne oluyor. Bu dosya, önümüzdeki dönemde Beşiktaş taraftarlarının oluşturduğu ünlü “Çarşı Grubu” hakkında Gezi olaylarıyla ilgili olarak daha önce açılmış olan 35 sanıklı davayla birleştirileceği yeni bir formata giriyor.
Bunu gösterebilmek için geçmişte farklı düzlemlerde yürüyen her iki yargılama sürecini de kısaca hatırlamamız gerekiyor.
Yeni formatın birinci ayağında Kavala’nın birinci sanık olduğu, toplam dokuz sanık hakkında Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) “hükümeti ortadan kaldırmaya veya görevini yapmayı engellemeye teşebbüs” suçunu düzenleyen 312’nci maddesinden açılmış olan Gezi davası var. Bu davadaki sanıkların hepsi İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 18 Şubat 2020 tarihinde verdiği kararla TCK 312 maddesinden beraat ettiler.
Buna karşılık tek tutuklu sanık Kavala hakkında ertesi gün bu kez TCK’nın “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya (darbe) teşebbüs suçunu” düzenleyen 309’uncu maddesinden tutuklama kararı verildi. (Bir süre sonra bu suçlamadan verilen tahliye kararı kaldırıldı.)
Kısa bir süre sonra 9 Mart 2020 tarihinde Kavala hakkında bu kez Türk Ceza Kanunu’nun “siyasi ve askeri casusluk suçlarını” düzenleyen 328’inci maddesinden tutuklama kararı çıktı ve 29 Eylül 2020 tarihinde bu suçtan ayrı bir dava açıldı. TCK 309’dan verilen tutukluluk kararı da kaldırılınca, Kavala’nın tutukluluğu yalnızca TCK 328’e dayandırıldı.
Bu arada Kavala’nın TCK 328’deki casusluk suçundan (TCK 309’dan yüklenen suçlamayla birlikte) İstanbul 36’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde (ACM) yargılanmasına başlandı. Derken bir önceki (Gezi) davasının istinaf kararı geldi.
İSTİNAF MAHKEMESİ BERAAT KARARLARINI BOZUYOR
Gezi davasının istinaf sürecinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi, 22 Ocak 2021 tarihinde, Kavala ve diğer sanıklar hakkında TCK 312’den verilmiş olan beraat kararlarını bozdu. İstinaf mahkemesi, aynı zamanda TCK 312’den açılmış olan dosyanın, Kavala hakkında TCK 309 (darbe) ve TCK 328’dan (casusluk) açılan dava dosyalarıyla birlikte görülmesini istedi. Böylelikle TCK 309, TCK 312 ve TCK 328 davalarının birleştirilmesi gündeme geldi.
Bunun üzerine İstanbul 36. ACM’de görülmekte olan TCK 328’den açılmış casusluk dava dosyası (TCK 309’dan yöneltilen darbe suçlamasıyla birlikte) sonuca bağlanmadan Gezi davasına bakan İstanbul 30. ACM’ye gönderildi.
YARGITAY DA ÇARŞI DAVASI KARARINI BOZUNCA
Bu arada Çarşı Grubu hakkında Gezi olayları nedeniyle TCK 312’den açılmış olan ve İstanbul 13. ACM’de 2015 yılında beraatla sonuçlanan davanın temyiz incelemesi de Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nde sürmekteydi. 16. Ceza Dairesi, 18 Mart 2021 tarihinde aldığı bir kararla 13. ACM’nin vermiş olduğu beraat hükümlerini bozdu.
Yargıtay kararının önemli bir yönü, bu dosya (Çarşı) ile 30. ACM’de görülen ve Kavala’nın da yargılandığı Gezi Parkı olaylarına ilişkin dosya arasında “hukuki ve fiili irtibat bulunduğu” görüşünü öne sürerek, her iki dosyanın birleştirilmesi gerektiğinin belirtmesiydi.
Böylelikle, Gezi davasıyla Çarşı davasının birleşmesi gündeme girmiş oldu. (Aslında Gezi dosyasıyla ile ilgili istinaf kararında da benzer bir görüş yer alıyordu.) Bundan sonraki süreç şöyle gelişti:
Yargıtay “dosyaları birleştirin” deyince, Gezi davasına bakan İstanbul 30. ACM, 15 Haziran 2021 tarihinde 13. ACM’ye yazı yazarak, Yargıtay’ın kararı doğrultusunda iki davanın (13. ACM’de) birleştirilmesine muvafakat verip vermediğini sordu.
Öte yandan Yargıtay kararı Çarşı dosyasına bakan İstanbul 13. ACM’nin önüne geldi. Bu mahkeme, 30. ACM’nin yazısına yanıt vermeden önce, 12 Temmuz 2021 tarihindeki duruşmasında Yargıtay’ın bozma ve dosyaları birleştirme kararı hususunda sanık avukatlarından yazılı savunma alınmasını kararlaştırdı. Bir sonraki duruşma için de 8 Ekim 2021 tarihini gün verdi.
Ancak gelişmeler 13. ACM’nin öngördüğü doğrultuda yürümedi. Bu arada, önemli bir gelişme daha yaşandı.
KENDİ YAZISINA CEVAP VERMEK
İstanbul Adli Yargı Adalet Komisyonu, geçen ay adli tatil nedeniyle her yıl yaptığı gibi bu dönemde mahkemelerle ilgili geçici görevlendirme listelerini hazırladı. İlginçtir ki, (Yargıtay’dan dönen) Çarşı davasına bakan 13. ACM’nin geçici başkanlığına, (istinaf mahkemesinden dönen) Gezi davasına bakan 30. ACM’nin başkanı olan Mahmut Başbuğ getirildi.
30. ACM Başkanı Başbuğ, 13 ACM başkanlığını da geçici olarak üstlendikten sonra daha önce 15 Haziran’da 30. ACM Başkanı sıfatıyla bizzat kendisinin buraya gönderdiği “birleştirmeye muvafakat ediyor musunuz” yazısına -bu kez 13. ACM Başkanı kimliğindeki ikinci şapkasıyla- yine kendisi yanıt verdi. Yakın zamanda 28 Temmuz 2021 tarihinde gönderilen bu yanıtta “Yapılan değerlendirmede mahkemenizin 2021/17 esas sayılı dava dosyasıyla (Gezi) mahkememizin 2021/178 esas sayılı dava dosyasının (Çarşı) birleştirilmesine muvafakat verilmiştir” denildi.
Böylelikle, Gezi dosyası Başbuğ’un geçici başkanlığında kullandığı yetkiyle 30. ACM’nin sorumluluğundan çıkıp, 13. ACM’nin yetki alanına havale edilmiş oldu.
YENİ DÖNEMDE GÖZLER STRASBOURG’DA
Geçen hafta pazartesi günü 30. ACM’de Kavala’nın tutukluluğunu görüşmek üzere yine Başbuğ’un başkanlığında düzenlenen duruşmada, 13. ACM’den davaların birleştirilmesi konusunda gelen muvafakat yanıtı çerçevesinde dosyanın 13. ACM’ye gönderilmesine, aynı zamanda Kavala’nın tutukluluğunun devamına karar verildi. Bunun sonucu daha önceden Gezi davasında 6 Ağustos tarihine gün verilen esasa ilişkin duruşma da -yetki artık 13. ACM’ye geçtiği için – iptal edildi.
Bu durumda İstanbul 13. ACM’de önümüzdeki dönemde Çarşı ve Gezi davalarının birlikte görülmesi bekleniyor. Bu arada Kavala’nın tutukluluğu da aksi yönde bir gelişme olmadığı takdirde önümüzdeki kasım ayı başında dördüncü yılını tamamlayacak. Bu süreçte Strasbourg’dan gelen haberler, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin, AİHM kararları uygulanmadığı gerekçesiyle önümüzdeki sonbaharda Türkiye hakkında daha sert içerikte bir karara hazırlandığına işaret ediyor.
Paylaş