Paylaş
Geçen hafta sonuna doğru yaşanan bu gelişmeler, BM’nin Suriye’de savaş koşulları altında muhtaç durumdaki insanlara yardım ulaştırabilmesi için kurulmuş olan ‘sınır ötesi insani yardım mekanizması’nın süresinin uzatılmasına ilişkin çalışmaların sonucu olarak ortaya çıktı.
Bu yardım mekanizması ilk kez BM Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 2014 yılında aldığı 2165 sayılı kararla kuruldu. Bu kararla, Türkiye’den Cilvegözü (Hatay) ve Öncüpınar (Kilis), Ürdün’de Al Ramtha ve Irak’ta Al Yarubiyah sınır kapılarından BM’nin insani yardım konvoylarının geçişine izin verilmişti. BM’ye Suriye makamlarını önceden bilgilendirerek ihtiyaç sahiplerine doğrudan ulaşabilmesi imkânını veren bu yetkinin süresi, her yıl çıkartılan yeni BMGK kararlarıyla uzatılıyor. 2018 Aralık ayında kararlaştırılan son uzatmanın süresi iki hafta sonra, 10 Ocak 2020 tarihinde doluyor.
İnsani yardımların devam edebilmesi için BMGK’nın yeni bir karar kabul ederek süreyi uzatması gerekiyor.
*
Bu mekanizma, ihtiyaç sahibi insanlara yardım götürülebilmesi açısından yaşamsal bir öneme sahip. Gelgelelim Esad rejimi, insani yardımların meşru otorite olarak doğrudan kendi üstünden geçmesi gerektiğini savunuyor. Ancak sahadaki fiili durumun buna tam olarak izin vermediği aşikar.
Aslında Ürdün’deki Al Ramtha kapısının BM konvoyları tarafından kullanılmasına ihtiyaç kalmadığı hususunda önemli ölçüde bir mutabakat var. İşler özellikle Irak sınırında Nusaybin/Kamışlı’nın 80 kilometre kadar güneydoğusundaki Al Yarubiyah kapısı konusunda karışıyor.
BMGK üyeleri Almanya, Belçika ve Kuveyt, insani yardım mekanizmasının altı ay süreyle devamını mümkün kılacak yeni bir karar tasarısı kaleme aldılar. Tasarının ilk metninde Ürdün’deki Al Ramtha sistem dışına çıkartılıyor, diğer üç sınır kapısı korunuyordu. Ayrıca, Türkiye’nin Barış Pınarı harekâtının ardından geçen ay sonunda yeniden açtığı Tel Abyad’ın karşısındaki Akçakale kapısı da BM yardım mekanizmasına dahil ediliyordu bu taslakta.
Akçakale’nin bu şekilde BM sistemine eklemlenmesi özellikle Suriye içinde yardım ulaştırma kapasitesini güçlendirmek isteyen BM’nin tam desteğini aldı. Nitekim BM’nin İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi Başkanı Mark Lowcock, 18 Aralık tarihinde BMGK üyelerine gönderdiği bir mektupla Akçakale’nin de BM yardım sistemine dahil edilmesi için destek istedi.
*
Buna karşılık Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri Rusya ve Çin Halk Cumhuriyeti, üçlü grubun taslağına kuvvetle muhalefet ederek, ikinci bir metinle ortaya çıktılar. Bu taslakta Cilvegözü ve Öncüpınar korunuyor, ancak Ürdün’deki Al Ramtha ile birlikte Irak sınırındaki Al Yarubiyah kapısı da BM yardım konvoylarına kapatılıyordu. Al Yarubiyah’ın kapatılması talebi, bu iki ülkenin ABD’nin ve Kürt grupların bu bölgedeki nüfuzlarından duydukları rahatsızlığın da bir ifadesi olarak görülebilir.
İki tasarı arasındaki çekişme Almanya’nın başını çektiği üçlü grubun ilk taslağına girmiş olan Akçakale’nin metinden çıkartılması sonucunu doğurdu. Bu arada, metinler üzerinde yürütülen istişareler sırasında özellikle Çin Halk Cumhuriyeti’nin Türkiye’den yeni bir kapının BM sistemine girmesine açık bir şekilde itiraz ettiği anlaşılıyor.
*
BM Güvenlik Konseyi, geçen hafta perşembe günü Suriye’de insani yardımların geleceğini görüşmek üzere toplandığında, oturumda ilk konuşmayı yapan OCHA Başkan Yardımcısı Ursula Mueller, insani ihtiyaçlara karşılık verebilmek için mevcut dört sınır kapısını da korumak istediklerini, ayrıca Tel Abyad’ın (Akçakale) da mekanizmaya dahil edilmesini desteklediklerini BM tutumu olarak kayda geçirdi.
BM Güvenlik Konseyi’nin bu oturumu bir hayli elektrikli tartışmalara sahne oldu. Özellikle Al Yarubiyah sınır kapısı sıkça gündeme geldi. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Suriye’ye tıbbi malzeme yardımının yüzde 40’ının buradan geçtiğini belirterek bu kapının açık kalmasını istiyor.
BM yardım mekanizmasına en kuvvetli çekinceyi Çin Halk Cumhuriyeti gösterdi. Büyükelçi Wu Haitao, bu yöntemin özel koşullarda ortaya çıktığını kaydederek, yardımlarla ilgili sorumluluğun artık Suriye hükümetine ait olması gerektiğini söyledi. Keza Rusya’nın Daimi Delegesi Büyükelçi Vasily Nebenzia, Suriye-Irak sınırındaki durumun değiştiğini, Suriye ordusunun kontrol noktalarına geldiğini, bu çerçevede yardım faaliyetinin ‘sınır ötesi’ mekanizma yerine doğrudan ülke içinden yürütülmesi gerektiğini savundu. Bununla birlikte, Rus diplomat Türkiye’deki iki kapının BM sistemindeki işlevini sürdürmesini desteklediklerini de vurguladı.
Toplantıya davet edilen Türkiye’nin Daimi Delegesi Büyükelçi Feridun Sinirlioğlu da yaptığı konuşmada Tel Abyad (Akçakale) kapısının kullanılmasına ‘insani ihtiyaçlar’ açıdan yaklaşılmasını istedi. Sinirlioğlu, bu kapının civardaki nüfusun ihtiyaçlarını karşılamanın yanı sıra Haseke ve Rakka bölgelerindeki 450 bin kişiye yardım ulaşmasını mümkün kılacağını anlattı.
*
Ve ertesi günü (20 Aralık) Güvenlik Konseyi’nde oylamaya geçildi. Önce Almanya-Belçika-Kuveyt tasarısı oylandı. Bu metni 13 ülke desteklerken Çin ve Rusya veto edince tasarı geçmedi. Ardından Rusya-Çin tasarısı oylandı. Konsey üçe bölündü. İmza sahibi iki daimi üyenin yanı sıra Fildişi Sahili, Ekvator Ginesi ve Güney Afrika lehte oy kullandı. ABD, Britanya, Polonya, Peru, Fransa ve Dominik Cumhuriyeti karşı oy verdi. Belçika, Kuveyt, Endonezya ve Kuveyt ise çekimser kaldı. Bu tasarı da geçmedi.
Bu durumda Suriye’de yaklaşık 4 milyon insana yardım ulaştıran bu mekanizmanın nasıl devam edeceği sorusunun yanıtı şimdilik belirsizlik içinde. BM’nin Suriye’deki insanlara ulaşabilme ihtiyacı bu aşamada Suriye’deki krizin çözümsüzlüğüne ve uluslararası aktörlerin çekişmelerine rehin düşmüş görünüyor.
Paylaş