Afrin şehir merkezinden önce Cinderes harekâtı

TSK, Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) unsurlarıyla birlikte, yer yer üç kilometre kadar daralabilen, bazı yerlerde 10 kilometre kadar derinlik kazanabilen bir güvenlik şeridiyle Afrin’i bir fermuarla kapatır gibi çevrelemiştir.

Haberin Devamı

Aslında Astana süreci çerçevesinde geçen ekim ve kasım aylarında TSK’nın İdlib’in kuzey hattında Afrin’e bitişik bölgede kurduğu üç askeri gözlem noktası da hesaba katılırsa, bu çevrelemenin kısmen daha gevşek bir şekilde güneyden de yapılmış olduğu söylenebilir. Bu durumda PYD/YPG unsurlarına Afrin’den çıkış yapabilmeleri için güneydoğuda rejim bölgesine geçebilecekleri yaklaşık 40 kilometrelik bir koridor kalmıştır.

TSK, harekâtın başlangıç aşamasını tamamlamakla birlikte, Afrin şehir merkezine düzenleneceği açıklanan kuşatma hedefinin hâlâ bir hayli uzağında bulunuyor. Afrin bölgesini çevreleyen güvenlik koridorunun hem batı, hem de kuzeyinden bölgenin tam göbeğinde bulunan şehir merkezine 20 kilometrelik mesafe söz konusudur.

Ancak bu kuşatma öncesinde ilk planda iki kritik noktanın aşılması gerekiyor. Bunlardan biri kuzeybatıdaki Raco yerleşimi, ama ondan daha önemlisi Afrin bölgesinin güneybatı köşesinde bulunan Cinderes kasabasıdır.

Özellikle Cinderes, harekâtın bundan sonraki seyri bakımından kritik bir önem taşıyor. Bunun nedenlerinden biri, Afrin’e güneybatıdan giden anayolu kontrol eden stratejik bir noktada olmasıdır. Cinderes’te sahadaki duruma bakıldığında, TSK’nın kasabanın güney kapısına kadar gelip dayandığı, bu yerleşimin güney sınırlarını neredeyse tümüyle kuşattığı görülüyor. Buna karşılık kasabanın batısı, kuzeyi ve doğusu büyük ölçüde açık durumdadır.

Önümüzdeki günlerde Zeytin Dalı harekâtının seyri açısından yakından izlenmesi gereken konu, TSK’nın Cinderes’te nasıl bir adım atacağı sorusudur. Burada öncelikle kasabanın her taraftan kuşatılıp daha sonra harekâta girişme ya da böyle bir stratejiye yönelmeden doğrudan güneyden merkeze girme seçeneklerinden hangisinin tercih edileceğini görmek gerekiyor.

Cinderes’e düzenlenecek harekatın Zeytin Dalı’nın bundan önceki evresinden önemli farklılıklar göstermesi kaçınılmaz. Harekâtın ilk beş haftası alan olarak büyük ölçüde kırsalda, dağlık bölgelerde, köylerde, küçük yerleşim birimlerinde seyretmiştir. Buna karşılık Cinderes’le birlikte harekât ilk kez geniş bir alana yayılan bir kasabanın sınırları içinde gerçekleşecektir. Kuzeyden güneye iki kilometre kadar uzanan, batıdan doğuya 700 metre genişlikte, Suriye ölçülerinde büyük sayılabilecek bir kasabadan söz ediyoruz.

Dolayısıyla, Afrin şehir merkezine dönük olarak planlanan kuşatmadan önce meskûn mahalde gerçekleşecek ilk çatışmanın Cinderes’te yaşanacağını tahmin edebiliriz. Son günlerde gerek jandarma gerek polisin meskûn mahallerde çatışma tecrübesine sahip özel harekât timlerinin askeri birliklere takviye olarak Afrin’e gönderilmesinin ardında bu hazırlıkların yattığı anlaşılıyor.

Kuşkusuz şehir koşullarında sivil halkın da yaşadığı bir mahalde terörist gruplarla girilecek çatışmalar kırsala kıyasla çok daha büyük güçlükler ve riskler taşıyacaktır.

Cinderes’in yaklaşık 20 kilometre kuzeydoğusunda açık düz bir yoldan gidilen Afrin şehir merkezi bulunuyor. Ancak harekâtın bu aşamasının tamamlanıp Cinderes’ten Afrin’e doğru yola çıkılabilmesinin belli bir zaman alacağını söylemek hata olmaz.



DÜZELTME: Geçen cuma günü bu köşede çıkan “Bilim, akademik kriterler zayıflatılarak ileri götürülebilir mi?” başlıklı yazımla ilgili bir konuya açıklık getirmem gerekiyor. Yazımda, YÖK yasasında yapılan son değişiklikte ‘Yardımcı Doçent’ yerine getirilen ‘Doktor Öğretim Üyesi’ unvanına sahip olabilmek için mevcut yasada bulunan “Yabancı dil sınavını başarmak” koşulunun kaldırıldığına dikkat çekmiştim. Ancak bu değişikliği vurguladıktan hemen sonra “Böylelikle, yabancı dil bilmeden kolaylıkla öğretim üyeliğine başlanabilecektir” şeklinde bir yorum cümlesi kullandım. Bazı okurlarımız, doktora programına kabul edilebilmek için yabancı dil yeterliliği arandığını belirtip, bu yorumun teknik olarak doğru olmadığını belirtti. Eğitim servisimiz de “Türkiye’de tüm doktora programlarına kabul edilebilmek için üniversiteden üniversiteye ve programa bağlı olarak değişmekle birlikte yabancı dil yeterliliği arandığını, YDS, IELTS veya TOEFL gibi bir sınavla yeterliliğin ispatlanması gerektiğini” dikkatime getirdi. Düzeltir, özür dilerim. S.E.

Yazarın Tüm Yazıları