Paylaş
Dünkü yazımızın konusunu oluşturan, Kemal Batmaz’ın 1 Ocak 2016 tarihinde ABD’ye giriş yaptığında havaalanında kendisini sorgulayan gümrük ve sınır muhafaza memurlarına “Pensilvanya’da imam Fethullah Gülen’in yanında kalacağını” açıkladığı mülakatın belgesinin Ankara’ya iletilmesi hadisesini kastediyoruz.
Bu gelişme, 15 Temmuz gecesi darbenin merkezi olan Akıncı Üssü’ndeki 143. Filo’da bulunduğu kesinlik içinde bilinen, darbenin ertesi günü üssün civarında açık arazide yakalanan bir şahsın Pensilvanya ile olan bağlantısının bizzat ABD yönetimi tarafından teyit edilmesi anlamına geliyor.
Akıncı Üssü iddianamesinin temel çıkış noktalarından biri, iki numaralı sanık Adil Öksüz ile üç numaralı sanık Kemal Batmaz’ın 15 Temmuz öncesinde ABD’ye yaptıkları gezileri “darbe hazırlıkları hakkında (bir No’lu sanık) Gülen’e bilgi vermek ve istişarede bulunmak amacıyla” gerçekleştirdikleridir. İddianameye göre, 11-13 Temmuz 2016 tarihinde her ikisinin ABD’ye yaptığı ziyaret, “Fetullah Gülen’den son talimatı alma” amaçlıdır.
Bu durumda, Kemal Batmaz ile Fetullah Gülen arasında yakın bir ilişkinin bulunduğunun resmi bir ABD belgesinde teyit edilmiş olması, savcı Ramazan Dinç’in iddianamede ortaya attığı tezi kuvvetli bir şekilde desteklemektedir.
*
Burada üzerinde durmamız gereken soru şu olmalıdır. Kemal Batmaz’la ilgili bu belge başından beri ABD makamlarının elindeydi. Darbe sanıklarının ABD’deki faaliyetlerinin aydınlatılması amacıyla Washington nezdinde birçok girişim yapılmış olmasına karşılık, yönetim bu alanda Türk tarafıyla girdiği işbirliğini en azından yakın zamana kadar çok sınırlı tutmuş, örneğin bu belgeyi 8 Eylül 2017 tarihine kadar paylaşmamıştır.
Bildiğimiz kadarıyla, Amerikan tarafı çok uzun bir süre Öksüz ve Batmaz’ın 11 Temmuz 2016 tarihinde New York Kennedy Havalimanı’nda pasaport kontrolü sırasında çekilen fotoğraflarını Türk tarafına vermek dışında bir adım atmamıştı. Bu fotoğraflar iddianamenin 383’üncü sayfasında yer alıyor.
Buna karşılık, Washington son gelişmeyle yeni bir tutum almıştır. ABD’nin neden 14 aya yakın bir süre bu adımı atmayıp, birden tutum değiştirdiği sorusu yanıt bekliyor. Kuşkusuz, ortaya çıkan yeni durum önümüzdeki günlerde başka adımların gelip gelmeyeceği sorusunu da tetikliyor.
*
Bu aşamada Amerikan makamlarının darbe sanıklarının Pensilvanya bağlantıları hakkında elinde başka bilgilerin olup olmadığını bilecek durumda değiliz. Ama bazı makul tahminler ileri sürebiliriz.
Cemaatin 17-25 Aralık 2013 hamlesi sonrası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Gülen örgütü arasında açık bir savaş yaşanırken karşı cephenin en önemli aktörünün ABD topraklarında yaşıyor olması ister istemez Amerikan yönetimini de bu çatışmanın içine çekiyor.
Özellikle 2013 sonundan itibaren Türk-ABD ilişkilerinin envanterine Suriye, Irak, İran, IŞİD ile mücadele gibi hepsi el yakan birçok krizli dosyanın yanı sıra Fetullah Gülen’in iade talebi de eklenmiştir. Gülen’in iadesi, bu tarihten sonra Erdoğan’ın önce Başkan Barack Obama, ardından halefi Donald Trump ile yaptığı bütün görüşmelerin değişmez bir gündem maddesi olmuştur.
Dosya çözümsüz kaldığı için dikenli bir konu olarak zaten sıkıntılı bir dönemden geçmekte olan Türk-ABD ilişkilerini daha da zora sokmuştur. İkili ilişkiler uzun bir zamandan beri Gülen dosyasının ipoteği altındadır.
*
ABD’nin Türkiye ile ilişkisi stratejik bir ilişkidir. ABD, dünyanın en büyük küresel gücü olarak Türkiye ve çevresinde yayılan coğrafyadaki köklü stratejik çıkarlarını gözetmek, korumak açısından Türkiye ile yakın bir ilişki yürütmek zorundadır.
Bu kadar hayati bir ilişkinin üçüncü bir faktörün gölgesi altında kalması, ABD’nin Türkiye ile ilişkisinin dengesini de sarstığı için kendi ulusal güvenliğini de ilgilendiren bir mesele haline gelmektedir. O zaman ABD’nin Gülen’in Pensilvanya’daki faaliyetlerine bu eyalete gelen herhangi bir yabancıya bakacağı gibi yaklaşmayacağını düşünebiliriz.
Bu durumda ABD’nin devlet kurumlarının Pensilvanya’daki malikânede yürütülen faaliyetlere kayıtsız kalmadıkları bir tahmin olarak ileri sürülebilir.
*
Her halükârda Amerikan yönetimi, Kemal Batmaz konusundaki paylaşımıyla birlikte, FETÖ/PDY’nin 15 Temmuz darbe girişimindeki sorumluluğu konusunda daha gerçekçi ve objektif bir değerlendirme yapmak durumundadır.
ABD yönetiminin attığı son adım, bundan sonraki dönemde Gülen dosyasında Türkiye ile daha yakın bir işbirliğine girme ihtiyacının ifadesi olarak görülebilir mi?
Bunu görmek için bir süre beklememiz gerekiyor.
SON 24 SAATTE YAŞANANLAR
Paylaş