Paylaş
Örneğin ABD Başkanı Joe Biden, geçen perşembe günü Beyaz Saray’da kameraların karşısında muzaffer bir ruh hali içinde harekâtın başarıyla sonuçlandırıldığını açıklarken, konuşmasının bir yerinde şöyle dedi:
“DEAŞ üzerinde baskıyı sürdürmek, vatanımızı korumak için yakın müttefiklerimiz ve ortaklarımızla, Suriye Demokratik Güçleri, Peşmerge dahil olmak üzere Irak Güvenlik Güçleri ve (DEAŞ’a karşı) küresel koalisyonun 80’den fazla üyesi ile çalışmaya devam edeceğiz.”
Başkan Biden’ın, ABD’nin DEAŞ’a karşı müttefik ve ortaklarından söz ederken sıralamada SDG ve Peşmerge’ye verdiği öncelikli konum dikkat çekicidir.
Biden, “Suriye Demokratik Güçleri” derken, ana omurgasını PKK’nın Suriye’deki uzantısı PYD/YPG’nin oluşturduğu, komuta kademesinde en tepedeki Mazlum Abdi olmak üzere büyük ölçüde PKK kadrolarının yer aldığı örgütten söz ediyor.
Yani Türk makamlarının terör bağlantıları nedeniyle her vesileyle ABD’ye ilişkisini kesme çağrısında bulunduğu ve Suriye’nin kuzeyinde sıkça Türkiye’yi de hedef alan bir örgütten...
‘HAREKÂTI ONLARIN DESTEĞİYLE YAPABİLDİK’
Başkan Biden’ın vurguladığı SDG’nin önemi teması, aynı gün üst düzey yönetim yetkilileri tarafından bu harekâtla ilgili olarak Beyaz Saray’da verilen ayrıntılı basın brifinginde daha da kuvvetli bir şekilde tekrarlandı.
Yönetimden bir yetkili, “Özellikle yerel ortağımız Suriye Demokratik Güçleri’ne müteşekkiriz. Destekleri bu harekâtın başarısı açısından çok temeldi. DEAŞ’in kalan kadrolarını ve liderliğini amansız bir şekilde takip edebilmek için onlarla çalışmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
Aynı yetkili, SDG’nin Kureyşi’nin yerinin tespit edilmesi ve harekâtın hazırlıklarında ne ölçüde rol oynadığına ilişkin bir soruya da “SDG çok önemli. Onlar olmadan bunların hiçbirini yapamayız. İşlevleri çok kritik... Ayrıntılara girmek istemiyorum ama bu tür harekâtları yapabilmemizi mümkün kılmaları açısından hayati bir rol oynuyorlar” karşılığını verdi.
Bu genel ifadeyle SDG’den, istihbarat açısından da yararlandıkları ihtimalini en azından dışlamamıştır ABD yetkilisi.
Keza ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü John Kirby de aynı gün düzenlediği brifingde “SDG’den aldığımız desteği takdirle karşılıyoruz” şeklinde konuştu.
Görüleceği gibi, geçen haftaki harekât ABD’nin başkentinde Başkan’dan aşağı doğru her kademede SDG’ye dönük kuvvetli bir övgü dalgasını beraberinde getirmiştir.
ABD HELİKOPTERLERİ SDG BÖLGESİNDEN Mİ HAVALANDI?
Daha sonra ortaya çıkan bilgiler, helikopterle icra edilen bu harekâtın Suriye’de SDG’nin kontrolündeki bölgeden düzenlendiğini gösteriyor. Örneğin Pentagon Sözcüsü Kirby, harekâtın SDG bölgesinden yapıldığı yolundaki haberler sorulduğunda, “Uygun gördükleri takdirde kendileri (SDG) açıklar” diyerek ayrıntıya girmekten kaçınmıştır.
Buna karşılık ABD’nin önde gelen TV kanallarından CBS, önceki gün bir SDG sözcüsünün açıklamalarına dayanarak, harekâtın icrasında SDG bölgesinin kullanıldığını duyurmuştur. CBS’in bu haberine bakılırsa harekâta katılan ABD özel kuvvetlerinin kullandıkları helikopterler SDG bölgesindeki bir üsten havalanmıştır.
ABD, TÜRK TARAFINI BİLGİLENDİRDİ Mİ?
Bunun gibi geçen haftaki harekâtın beraberinde getirdiği bir dizi soru var. Bunlardan biri, ABD makamlarının Türkiye sınırının hemen karşısındaki İdlib’de düzenlenen bu harekâtın öncesinde ya da harekât sırasında Türk makamlarını haberdar edip etmedikleriyle ilgilidir. İdlib’de alan hakimiyeti Heyet Tahrir Eş Şam (HTŞ) adlı silahlı muhalif örgütün kontrolündedir. Bununla birlikte, İdlib’de TSK’nın da sahada kuvvetli bir askeri varlığı bulunuyor.
ABD’nin harekât öncesinde başka ülkeleri bilgilendirip bilgilendirmediği -Türkiye’nin ismi geçmeksizin- geçen hafta Pentagon’daki brifingde de gündeme gelmişti.
Bu gibi operasyonlarda sahada asker bulunduran başka ülkelerle bir soruna yol açmamak açısından “çatışma önleme” (de-conflicting) diye adlandırılan bir yöntemle özel haberleşme kanalları üzerinden bilgilendirme yapılıyor. Kirby, “Harekâtın emniyetli bir şekilde yürütülebilmesi için uygun zamanda uygun çatışma önleme tedbirleri icra edildi“ diyerek, bu kanalların işletildiğini doğruladı ama ülke adı vermedi.
Suriye’nin Fırat’ın batısındaki hava sahasının kontrolü Rusya’da olduğu için ABD helikopterlerinin SDG bölgesinden Fırat’ın batısına geçip, İdlib’e doğru gelirken Hmeymim hava üssündeki Rus makamlarını bilgilendirmiş oldukları tahmin ediliyor. Nitekim ABD basınında da Rus tarafının bilgilendirildiğine dair haberler çıktı.
Peki Türk tarafıyla benzer bir mekanizma işletildi mi? Dün Milli Savunma Bakanlığı’nda düzenlenen basın brifinginde gazetecilerin “Harekâttan önce Türkiye’ye bilgi verildi mi? Koordine edildi mi?” şeklindeki soruları karşısında, bakanlık kaynakları “Operasyonun teknik detaylarına yönelik ABD raporu açıklanmadan yorum yapmak doğru olmaz” demekle yetindiler.
ABD HELİKOPTERİ ZEYTİN DALI BÖLGESİNDE İMHA EDİLİNCE
Bu sorulara şöyle de yaklaşabiliriz.
ABD’nin DEAŞ Lideri Kureyşi’ye baskın düzenlediği ev, İdlib’in kuzeyindeki Atme’de, Türkiye sınırının hemen bitişiğinde içsavaşta yerlerinden olmuş Suriyelilerin yaşadığı çadırkentlerin hemen karşısında açık arazideki bir mevkidedir. Açık kaynak bilgileri bu evin Türk sınırına batıda en çok iki kilometre mesafede olduğunu gösteriyor.
Operasyonun düzenlendiği nokta, aynı zamanda Türkiye’nin kontrolündeki Afrin merkezli Zeytin Dalı Harekât Bölgesi sınırının bir buçuk kilometre kadar güneyindedir. Atme’nin kuzeyinde sınır hattının hemen gerisinde Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) kontrolündeki Deyr Ballut yerleşimi bulunuyor.
İlginç bir ayrıntı, harekâta katılan ABD helikopterlerinden birinin çıkan mekanik bir sorun nedeniyle Atme’den TSK ve ÖSO’nun kontrolündeki Afrin bölgesine geçmiş olmasıdır. Arızalı helikopter burada ABD askerleri tarafından patlayıcıların yerleştirilmesinin ardından havadan uçakla bombalanarak imha edilmiştir.
Anadolu Ajansı, geçen hafta verdiği bir haberde, imha edilen bu helikopterin enkazından görüntüleri de yayımlamıştır. AA, helikopterin enkazının Cinderes kasabası civarında olduğunu bildirmiştir. Cinderes, Atme’nin 10 kilometre kuzeyindedir.
Bu çerçevede hem İdlib’deki operasyon öncesinde hem de helikopterin arıza yapmasından sonra Afrin bölgesine geçip burada imha edilmesi sırasında, ABD makamları Türk tarafıyla bir şekilde temas kurmuş mudur?
Türkiye bölgedeki hava sahasını kontrol etmese de, İdlib’de sahada birlikleri bulunduğu, ayrıca Afrin TSK’nın harekât bölgesi olduğu için taraflar arasında bir temas hattının işlemiş olması kuvvetle muhtemeldir.
ABD’nin en azından TSK’nın harekât bölgesinde bir helikopterini patlatarak imha ederken, sahada askeri bulunan Türkiye’ye bilgi vermemiş olması hayatın akışına uygun görünmüyor. Bunun aksi, zaten çok sorunlu bir duruma işaret eder.
Paylaş