Paylaş
Akıncı Üssü davası sanıklarından Hava Tümgeneral Kubilay Selçuk’un ifadesine göre, havanın kararmaya başlamasından kısa bir süre sonrasıdır.
Tümgeneral Selçuk, aslında İzmir Çiğli’deki İkinci Ana Jet Üssü’nün komutanıdır. Görev yeri İzmir olan bir tümgeneral darbe gecesi akşamı Akıncı üssünde ne arıyor?
Savcılık ifadesine bakılırsa, kendisi o gün aslında Hava Korgeneral Mehmet Şanver’in kızının düğünü için İstanbul’a gidecektir; hatta uçak biletini bile almıştır. Gelgelelim 15 Temmuz sabahı ‘eşinin bel fıtığı ağrısı tekrar alevlenince’ düğüne gitmekten vazgeçer ve pilotların eğitimleri ile ilgili bir koordinasyon toplantısı yapmak üzere Ankara’ya Akıncı üssüne gitmeye karar verir. Selçuk, o gün saat 12.30’da İzmir’den kalkan bir askeri nakliye uçağına atlayıp Ankara’ya gider.
Selçuk, “Şeref salonundan girdiğimde sivil giyimli uzun saçlı bir kişi içerideydi, askeri üniformalı bir kişi daha vardı. Kendilerine ne yaptıklarını sordum, ‘Bir sunum yapılacak onun için şeref salonunu hazırlıyoruz’ dediler” diye anlatıyor.
İfadesine göre, şeref salonunun kürsüsündeki birliğin flaması kaldırılmış, yerine Genelkurmay’ın flaması asılmıştır. Tümgeneral Selçuk, “Madem bu şekilde hazırlıyorsunuz, kürsünün önündeki Akıncı forsunun üzerini de küçük bir bayrak ile kapatabilirsiniz” der.
Bu anlatıma göre, uzun saçlı kişi sunumu yapacak kişi gelmediği için kürsüdeki metni okumasını Selçuk’tan rica eder. Tümgeneral, kürsünün başına geçer ve sesli bir şekilde okumaya başlar ki, birden bunun bir bildiri olduğunu fark eder ve okumayı keser. Uzun saçlı kişiye de ‘Buradan çık git’ der. (İfade aynen böyle.)
Bu anlatımdan şeref salonunda o akşam bir metnin okunmasının provasının yapıldığını anlıyoruz. Aslında bütün bu hazırlık birazdan hemen karşıdaki komutan odasına getirilmesi beklenen Orgeneral Hulusi Akar için tasarlanan planın bir parçasıdır. Darbeciler, işler planladıkları gibi gittiği ve kendisini darbeye katılmaya ikna ettikleri takdirde Orgeneral Akar’ın bu salondan TRT kameraları üzerinden yapılacak bir yayınla ülkeye seslenmesini ümit etmektedirler.
*
Genelkurmay Başkanı, saat 23.30 sularında silah zoruyla helikopterle Akıncı’ya getirildiğinde doğruca üs komutanı Tuğgeneral Hakan Evrim’in odasına götürülür. Odada onu karşılayan kişi ise Tümgeneral Kubilay Selçuk’tur. Daha sonra Yüksek Askeri Şûra üyesi Hava Orgeneral Akın Öztürk de komutan odasına gelir.
Daha sonra bu odaya gelecek olan iki isim daha vardır. Bunlardan biri Akıncı üssünün komutanı Tuğgeneral Hakan Evrim’dir. İkincisi ise görev yeri İstanbul’da olan bir denizcidir: Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Kurmay Başkanı Tuğamiral Ömer Faruk Harmancık...
Harmancık, ilk savcılık ifadesinde 15 Temmuz günü izne ayrılarak Ankara’ya geldiğini ve burada Kubilay Selçuk ile birlikte Akıncı üssüne ziyarete gittiğini söyleyip, daha sonra susma hakkını kullanacağını belirtmiştir. Darbeci tuğamiral, ikinci savcılık ifadesinde ise üsse Kubilay Selçuk’la birlikte gittiği ifadesini geri almıştır.
*
Şeref salonunda okunacak bildiri meselesi birden çok anlatımda karşımıza çıkıyor. Örneğin, Akıncı Üssü’ne Orgeneral Akar’la birlikte gelen Tümgeneral Mehmet Dişli’nin anlatımında bu olay şöyle geçiyor:
“Komutan beni ‘dışarı çık ne istiyorlarsa gelsinler konuşalım’ diye gönderdi. Ben Kubilay Selçuk ile binanın dışında başka bir yere çıktım. Bir amiral, Ömer Harmancık ve bir de jandarma ya da karacı vardı. Bize Yurtta Sulh Cihanda Sulh Konseyinin olduğundan bahsettiler. Onlar birazdan gelecek, biz de bu konseyin bir parçası olarak bir bildiri yayımlayacağız dedi. Canlı yayın arabaları gelecek dediler, TRT’den ayarladıklarını söylediler.”
Bu aktarıma göre, Tuğamiral Harmancık, Tuğgeneral Evrim’in de katılımıyla Orgeneral Akar’ın yanına girer ve yazılı bildiri Genelkurmay Başkanı’na okunur. Bu, harekâtın amacını anlatan, “hukukun yeniden sağlanması” gibi amaçlardan söz eden bir metindir. Grup, Akar’a “Komutanım siz de bizimle birlikte katılın okuyalım, duyuralım. Halk sizi görürse yatışır, bu iş bitmiş olur” der.
Akar bu öneriyi reddeder, “Hangi devirdeyiz, böyle şey olur mu? Bu anlayışlar bitti. Şu halkı görmüyor musunuz” der.
Harmancık, “Siz başımıza geçerseniz halk da destekler, olaylar yatışır” diye karşılık verir.
Akar da yakın bir anlatımla bu diyaloğu şöyle aktarıyor: “Ömer Harmancık elinde iki yapraktan oluşan bir metni önce okudu ve ardından elinde bana uzatarak ‘komutanım siz şunu bir okuyun ve bunu imzalayıp TV’de okursanız her şey çok güzel olacak, herkesi alıyoruz, herkesi getiriyoruz’ dedi. Şiddetle ve hiddetle reddettim, kendinizi ne zannediyorsunuz dedim.”
Harmancık ise Akar’a bir metin okuduğunu inkâr etmiyor, ancak “Ben televizyonda okunan bildiriden aldığım kısa notları okumuştum” diye konuşuyor.
Tabii darbecilerin TRT’yi ele geçirip yayın aracını gönderme planının tutmadığını hatırlatmayı da unutmayalım.
Paylaş