Paylaş
Özgecan’ın (Aslan)
ana-babası...
Zaten bütün toplumdaki en uç acıyı yaşamışlar:
Evlat acısı.
Üstelik cinayetle. Eziyetli cinayet. İçinde işkence, tecavüz var.
Herkesten o kadar uzaktalar ki ne onlar anlatabilir...
Ne de anlatsalar, kimse anlar...
Yarı mecnun geziniyorlar.
Nihat Doğan’la hiçbir alakaları, tanışıklıkları falan yok ha...
Durduk yere, öldürülen kızları hakkında korkunç bir tweet atarak sosyal medyadan girdi hayatlarına.
Ocaklarına ateş
düşmüş insanları bir kez daha dağladı.
Yine çıkmadı hayatlarından, bu kez de “Barışacağım” diye tutturdu.
Özgecan’ın babasının son birkaç gündür söylediklerine göre defalarca taciz etti aileyi.
Annesini de alıp gitmişti, sonunda kabul ettiler, görüştüler.
Yüce gönüllü insanlarmış, olay kapandı gitti.
Ama diyorum ya bitmiyor, bir çeşit kâbus gibi.
Aradan iki sene geçti, Nihat Doğan yine buldu aileyi.
O barışma görüşmesinde bir fotoğraf çektirmişti.
Bu kez de sosyal medyadan o fotoğrafı servis etti.
Kendince verdiği kavgasında tuhaf fikirler ve hatta küfürler eşliğinde.
Baba isyan etti.
Nihat Doğan’ın ne nezaketlerini kullandığı kaldı, ne karaktersizliği...
Kapanıp o şarkıyı yapmalı
Bir insan bilerek bu kadar kötü olamaz.
Anlamıyor olmalı.
Yaptığının farkında değil, ondan susmuyor, çekilmiyor.
Cengiz Semercioğlu pazartesi günü Magazin Konseyi’nde, “10 Survivor kazansa da bu lafın altından kalkamaz” diye yazmış.
Cengiz’e hem katılıyorum hem de katılmıyorum, çünkü Survivor falan değil...
Madem sanatçı olduğunu söylüyor, bir sanatçı en güzel sanatıyla af dileyebilir, ancak sanatıyla temize çekebilir kendini.
Mesela kapanmalı ve öyle bir şarkı yapmalı ki...
Biz de arkasından tebrik edebilelim, “Belki kötü kalpliydi ama yetenekliydi” diye.
Yok ille de bu tür çıkışlarla var etmek istiyorsa kendini, o zaman da masum insanları yaralamaktan vazgeçip, kendine daha “günahsız polemikler” seçmeli.
Paylaş