Paylaş
Yahu yok mu bir babayiğit çıkıp da “ben de şu blockchain projesini başlatıyorum” diyecek? Türkiye’de bu yeni teknoloji ile lojistikten, tarıma kadar uzanabilecek geniş bir yelpazede potansiyel çözümler söz konusu.
Ancak şunu da anlamak gerekir ki; ciddi bir balon da söz konusu bu yeni oluşumda. Şöyle ki; ciddi takım kurmadan, herhangi bir prototip geliştirmeden, insanlardan para almaya başlayan şirketler oluştu zaman içinde. Bu zararlı yapıların bu oluşumdan temizlenmesi gerekiyor. Zaman içinde bunun da olduğunu göreceğiz.
Tarihte hiçbir teknoloji devrimi balonsuz gerçekleşmedi. Bu işin doğasında vardır zaten. Aşamalardan biridir.
İnternet’in eksik kalan kısımlarını tamamlayan ve iyileştiren bu teknoloji, büyük şirketler tarafından da çok ilgi görüyor. Seattle’da 40-50 kişinin katıldığı bir siber güvenlik toplantısında “aranızda blockchain teknolojisini duymayan var mı?” dediğiniz de hiç el kalkmıyor.
Geçen hafta ülkemizin önemli üniversitelerinden birinde yüksek lisans yapan bir grup genç arkadaşla dijital ekonomi konusunu konuşma imkanım oldu. Öğrencilerin her biri Türkiye’nin en saygın şirketlerinde başarılı yöneticiler olarak çalışıyor. Yukarıdaki soruyu “ aranızda blockchain teknolojisini duyan var mı?” şeklinde tersten sorduğumda, salonda sadece bir kişi elini kaldırdı ve şirketlerinin blockchain teknolojisini incelediklerini paylaştı sınıfla.
Bu en yeni teknolojiyi devletin de anlayarak, Türkiye’nin bu treni kaçırmamasını sağlamak üzere şirketlere ve girişimcilere yönelik programlar oluşturulabilir. Japonya, Rusya ve birçok Doğu Avrupa ülkesi gibi yeni İnternet döneminde Türkiye’yi sadece tüketici değil, servis sağlayıcı olarak konumlandırma şansımız olduğuna inanıyorum.
Endonezya veya benzer az gelişmiş ülkeler bu teknolojiye şimdilik kapılarını kapamış görünüyor. Öte yandan Japonya, Çin ve Güney Kore de çıkan bazı sorunlar sonrası kollarını daha da geniş açtı yeni İnternet için. Bu yazıyı yazdığım sıralarda Ukrayna hükümeti açıklama yaptı “Bitcoin’i legalize edecekleri ve bu teknoloji için daha ciddi adımlar atacakları” yönünde.
Benim hayalimdeki Türkiye, hem kendi kaynaklarıyla hem de var olan diğer kaynaklarla yeni teknolojileri kullanarak ekonomisini güçlendirebilen bir ülkedir.
*
Hızlı ve yavaş vites …
Geçtiğimiz günlerde Dünya Ekonomik Forumu (WEF) TOP 100 İleri Üretim Ekonomisini sıraladı. Bu aynı zamanda Sanayi 4.0 alanında ülkelerin statülerini de ortaya koyan bir liste. İlk 100’de olmak iyi de, esas olan ilk 10 veya 25’de olmak.
İlk 25’de olan ülkeler dünyada katma değer yaratan üretimin yüzde 75’ini gerçekleştiriyor.
Geri kalan tüm ülkeler ise dünyadaki katma değer yaratan üretimin sadece yüzde 25’ini üretiyor.
Bu sıralamaya baktığınızda dünyanın iki vitesi olan bir araç gibi bir hızlı, bir de yavaş ilerleyeceğini görüyoruz. İlk 25’deki ülkeler hızlı vitesle geleceğe hazırlanırken, geri kalanlar yavaş viteste devam ediyor.
Dünya Ekonomik Forum’a göre hızlı vitesdeki ülkelerin başında bilim ve teknoloji lideri Japonya var.
Hemen ardından Güney Kore ve Almanya geliyor.
Daha sonra İsviçre, Çin ve Çek Cumhuriyeti ve ABD.
12. sırada Tayland.
14. sırada Finlandiya.
20. sırada Malezya.
23. sırada Romanya.
Peki Türkiye nerede? Hiçbir fikrim yok zira bakmadım Dünya Ekonomik Forum’un “yavaş vites” dediği o listeye.
Paylaş