Paylaş
Ancak teknolojide geldiğimiz noktada insan vücudunu tanıma konusunda daha proaktif olmanın yolları artık önümüzde.
2017 yılında üretilen arabalarda 60 ila 100 adet sensör var. Arabayı dikkatle dinliyor ve monitör ediyoruz. Peki ya kendimizi?
Periyodik olarak kalp atışlarınızı dinliyor musunuz? Diyelim ki 82 yaşında ortaya çıkacak ciddi bir sağlık sorunu ile doktorun karşısına çıktığınızda 40 ile 82 yaş arasındaki yılların günlük nabız verisi elinizde olacak mı?
Veya bilinç altınızda olup bitenleri anlamak için kendinizi var olan teknoloji ile izleyebiliyor musunuz?
Geldiğimiz noktada sensörlerle vücudumuzu, beynimizi izleyebiliriz. Elde ettiğimiz verilerin mahremiyetinin sağlanması kritik. Bunun için blockchain gibi teknolojiler var bugün.
Veri devrinde yaşıyoruz.
Bu hayati verilere sahip olmak ve bu verilerden anlamlı sonuçlar çıkarabilmek için önce örnek verilerle işe başlamak gerekir. Bu örnek verilere ulaşmak ilk aşamadır. İşte bu konuda çalışan çok sayıda girişim var. Aralarında en cesur bulduğum girişimi sizlere anlatmak istiyorum.
1 MİLYON DOLAR HİBE
Yapay zeka konusunda çalışmış MIT mezunu iki mühendisin başlattığı yeni girişim Nectome bu beyni anlamak ve korumak için yola çıktı. 25 kişilik bir bekleme listesi oluştu bile. Bekleme listesine girmek için 10 bin dolar ödeme gerekiyor.
Bu proje ABD devletinden 960 bin dolarlık bir hibe aldı. Silikon Vadisi’nin en elit start-up hızlandırıcı programı Y-Combinator’dan 120 bin dolar aldılar ve bu hafta sunum yapacaklar. MIT’den ünlü nöroloji bilim insanı Edward Boyden ile gerçekleştirdikleri bir deneyde, bir domuzun beynini en küçük detayına kadar korumayı başardıklarını gösterdiler. Ve buradan da 80 bin dolarlık bir başka ödül aldılar.
Korumayı başardıkları domuz beyninin görüntüsü
Nectome projesi beyni oluşturdukları kimyasal karışımlarla mumyalamayı planlıyor. Bu kimyasal karışım sanki cam bir heykel gibi yüzyıllarca beyni olduğu gibi koruyabiliyor. Gelecekte bir gün bilim insanları bu korunmuş beyni tarayıp bir bilgisayar simülasyonuna dönüştürebilecek. Gelecekte size benzeyen ama siz olmayan bir kişi leylakları koklayacak sizin gibi veya sevdiğiniz o Schubert melodisini mırıldanacak veya Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü’ndeki Hayri’nin hikayelerini hatırlayıp gülümseyecek …
İnsanın tüylerini biraz diken diken eden birçok tarafı var bu projenin. Ancak en büyük bilmece olan insan vücudunu çözme yolunda duyduğum en cesur girişim.
Beyninizin yüz yıllarca korunmasını isteyerek Nectome’a başvurduğunuzda Nectome’un beyni taze iken teslim alması gerekiyor. Yani kişi hala hayatta iken. Kısacası Nectome’un sağladığı servis ve ürün yüzde yüz ölümcül.
Şirketin planı ölümcül hastalığa yakalanmış kişilerde, istekleri doğrultusunda kimyasal karışımın, bağlı makinalarla vücuda verilmesi. Kaliforniya son iki yıldır ötenaziye izin veriyor. Nectome’da Kaliforniya’da kuruldu.
Nectome takımı şu anda bir kadının beynine sahip. Hayatını bir hastalık sebebiyle kaybeden bu kadının beyni Nectome’a bir organizasyon tarafından teslim edildi. Şimdi bu beyni çok ince tabakalara ayırarak tüm elde edilen veriyi buluta yükleyecekler. Bekleme listesinde olan kişilerin beklentisi de, kendi beyinlerinin buluta yüklenip yüzlerce yıl korunabilmesi.
Nectome herhangi bir teknoloji girişimi gibi ürün-pazar uyuşumu ve müşteri deneyimi konularına odaklanıyor şu anda. En başarılı teknoloji girişimcilerinden Elon Musk’ın Tesla otomobilleri için oluşturduğu ünlü bekleme listesine benzer bir bekleme listesi oluşturuldu. Bu listede Y-Combinator hızlandırıcısının kurucularından 32 yaşındaki Sam Altman da var.
Beyni dondurarak saklamak yeni bir şey değil aslında. Amerika’nın Arizona eyaletinde bir şirket 150’den fazla insan vücudu ve kafasını nitrojen tankları içinde saklıyor. Ancak henüz bu saklanan organların ne derece hasar gördüğüne dair hiç kimsenin bir fikri yok.
Nectome kurucuları ise oluşturdukları kimyasal karışımlarla mumyalama ve cyronic teknikler kullanarak yeni bir yaklaşım geliştirdi. Yapılan denemeler gösterdi ki Nectome nanometre derinliğinde beyni koruyabiliyor. Connectome haritası adı verilen yapı aslında kişinin bilincini oluşturan tüm detaylara sahip. Buradaki beklenti beyni tekrar geri döndürmekten ziyade beynin içindeki moleküler detayları ve connectome haritasını koruyabilmek.
Konunun uzmanlarından biri bu süreci bilgisayara benzetiyor. Beyin öldüğünde aslında kapanmış bir bilgisayara benziyor. Bilgisayarınız kapalıyken içindeki bilgiler kaybolmuyor değil mi?
Beyin komplike bir organ. Bir sinir yaklaşık 8000 faklı sinire bağlı. Beynin içinde milyonlarca hücre var. Bugün bir farenin beynindeki bağlantıların connectome haritasını çıkarmak zor ve büyük bir iş. İnsan beyni için bunun gerçekleştirilmesi 100 yılı alabilir diyor uzmanlar.
Kısacası, oldukça çok bilinmeyenle dolu bir girişim. İnsanın karakterini veya hatıralarını saklayabilmek için beynin nasıl ve ne şekilde saklanması gerekiyor henüz bilinmiyor. Nectome bu yönde önemli veriler sağlayacak bir girişim. Bu yüzden Amerika’da devletten de Y- Combinator gibi seçici özel bir kuruluştan da hibe almayı başarabilmiş bu girişim.
İnsan vücudu bir muamma. Bunu çözme yolunda cesur adımlar atan teknoloji girişimleri var.
Paylaş