Paylaş
Kılıçdaroğlu’nu dinliyorum. Her gün bir dizi vaat sayıyor:
- Ortadoğu birliğini kuracağım.
- Şu kadar zamanda ekonomiyi düzelteceğim. / Şu kadar zamanda ekonomiyi bitireceğim. / Şu kadar zamanda Türkiye’yi dolara boğacağım. Vs...
- Nasıl yapacak?
Onları da anlatıyor.
Hoşuma da gidiyor.
***
Lakin Kılıçdaroğlu hangi sıfatla konuşuyor?
Bunları CHP’nin tarafsız adayı söylese, tamam. Çünkü yetki onun. Sistemin adı Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi. Eğer kazanırsa hükümeti Muharrem İnce kuracak. İcraatın başında o olacak. Yürütmeyi tamamen o devralacak.
***
Acaba Kılıçdaroğlu şöyle mi düşünüyor:
- Onu ben seçtim. Gel buraya Muharrem dedim, adaylığını ilan ettim. Göğsüne bir Türkiye rozeti takıp meydanlara salıverdim.
Yani:
- Ben onun patronuyum.
Sahiden böyle mi düşünüyor?
***
Oysa hepimiz gördük ki, Muharrem İnce emanetçi olacak yapıda bir insan değil...
Davulun tokmağını başkasına vermez. Talimat almaz.
Ona patronluk taslayacak biri var idiyse, çıkıp kendi aday olaydı.
Kıraathane
Bu lafı pek sevdik.
Ve 16 yıllık iş karnesini, getirip kıraathaneye kilitledik. Başka birşey yok, öyle mi?
Adalet arayanlar, önce adalet sergileyerek konuşsunlar. Eğer konuşamıyorlarsa bari
biraz ciddiyet.
Dedikleri gibi, durumdan sadece “rantiye yaşayanlar” memnunsa bu yüzde 42 - 44 - 46 bandı, çok yüksek bir rakam değil mi?
Amma da tuzu kuru insan varmış yahu?
Paylaş