Paylaş
Bu hafta son...
Meydan sahnelerindeki tulûat bitiyor.
Pazar gününden itibaren inşallah hakikat başlıyor.
***
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi mi, Parlamenter Sistem mi?
Tamam da... Acaba milletin böyle bir derdi var mı?
Yoksa millet, -demokrasiye sımsıkı bağlı kalmak kaydıyla- hangi sistemle yönetileceğine değil de, kim tarafından yönetileceğine mi önem veriyor?
Pazar günü işte bunu göreceğiz.
***
Gerçi bu soru referandumda millete sorulmuştur ama milletin cevabını ciddiye almadığımız için bir daha soruyoruz, öyle mi?
Pekalâ soralım.
Soralım da ama Cumhurbaşkanı adaylarının bile Parlamenter Sistem’e dönüş için pek istekli olmadıklarını görüyoruz. Akşener hariç, işin takipçisi yok.
Pardon, bir kişi daha var:
Kılıçdaroğlu.
Onunki de dışarıdan gazel.
Kim dinler.
Görmüyor musunuz? Her aday, başkanlık yetkilerini kullanmak için nasıl da sabırsızlanıyor. Kararnameleri şimdiden hazırlamışlar bile.
***
Kahvehane ağzıyla söylersek:
- Diktatör olsun, ziyanı yok ama bizden biri olsun.
Tıpkı ne gibi:
- Ben varsam demokrasi vardır, ben yoksam yoktur.
Buyurun işte...
“Geçersiz” çünkü “mühürsüz” yani “yok hükmündeki” bir referandumun emrettiği biçimde, tıpış tıpış seçime gidiyoruz.
- Aman ha, sandıklara sahip çıkın.
Paylaş