Paylaş
Hani şu, Akdeniz’de lastik botu ok’la delip mültecileri sulara gömmek isteyen muasır medeniyet zaptiyelerini hatırladınız mı?
Hem de tam kış ortasıydı.
Avrupa Kıtası’nı ben o gün orada bıraktım.
Yani, dün İsviçre’de insanlık suçu içeren o mitinge seyirci kalınmasına hiç şaşırmadım.
***
Düşünüyorum...
Bu kadar büyük bir nefreti nasıl tolere edeceğiz?
AB müzakerelerini - eğer sürdürüceksek - nasıl sürdüreceğiz?
Biz bu adamlarla nasıl yüz yüze bakacağız? Aynı masada
nasıl oturacağız?
Onlara fark etmez.
Onlar pişkin.
Ama biz bu meşakkate
nasıl katlanacağız?
***
Halbuki ne güzeldi...
Müzakerelere başlama kararının verildiği gün (17 Aralık 2004) ne kadar mutluyduk.
Şimdi ise devam edelim mi, etmeyelim mi noktasına geldik. Hatta inceldiği yerden kopsun noktasındayız artık... İstenmediğimiz yerde ne işimiz var duygusu, yüreklerimize yerleşmektedir, yazık...
Keşke o gün reddetselerdi bizi, keşke kökten reddetselerdi...
Bu kadar rencide olmazdık bari.
Paylaş