Paylaş
Menderes’in vatan cephesi, Demirel’in milliyetçi cephesi niçin ve nasıl oluştu, dönüp bir bakmak lazım.
Özal’ın beşibiryerde dediği husumet cephesi nereden doğdu, onu da hatırlamak lazım.
Esasen 70’li yıllardaki sağ-sol mücadelesi başlı başına bir kutuplaşma değil miydi?
Yakın zamana kadar yaşadığımız laik-muhafazakâr çekişmesi sanki neydi? Bal gibi kutuplaşma.
***
Nisan referandumundaki evet-hayır oyları, başka neyle izah edilir? Hayırcılar’ın bulduğu yüzde 49 oy, gökten zembille mi indi? Hayır... Tamamen kutuplaşma.
Nitekim şimdi de “aman ha 49’luk cepheyi dağıtmayalım, sağlam duralım” çağrıları, aynı kutuplaşmanın bir uzantısı olmuyor mu?
Normaldir.
Saadet Partisi’ni yakından markaja almak bile, kutuplaşma faaliyeti sayılmaz mı?
***
İkinci turda kutuplaşma zaten kaçınılmaz... Fransa bile kaçamadı. Bütün mesele birinci turu atlatmak. Bunu bilmeyen yok. Ama lütfen hergün ortalara fırlayıp “Kutuplaşma var” diye yaygara koparmayın... Kutuplaşma olmasa yüzde 49’u nereden bulacaksınız? Çeyrek porsiyonla yani yüzde 25’le nereye varacaksınız?
Bahçeli
Biraz Türkçesi olanlar dün herhalde Devlet Bahçeli’nin dediklerini anlamışlardır.
Gayet açık ve net...
Yani oraya buraya çekilmesi imkansız, kesin ve keskin cümleler...
Siyasette ender görülen bir tavır.
Ve dosta düşmana, beğenene beğenmeyene, -hiç zahmet vermeden- kolay bir anlatış ve şeffaf bir duruş.
Ama yine de yüzde 12 baraj esprisini kavrayamamış olanlar vardır diye endişe ederim.
Paylaş