Misafir var

Ulusal Güvenlik Danışmanı... McMaster baş misafir...

Haberin Devamı

Öbürü de geliyor: Dışişleri Bakanı Tillerson.

Lakin konuşacak ne kaldı?

Bunların o sımsıkı tokalaşmaları var ya, işte ona bayılıyorum.

Parmaklarınızı koparacak gibi sıkıyorlar. Ne güzel yahu. Dost eli.

E sonra? Sonrası yok.

Hepsi o kadar.

Olsun... Çayımızı içip giderler.

***

Afrin’e girmeyin.

Münbiç’e gelmeyin.

Fırat’ın doğusuna, batısına, velhasıl hiçbir yerine geçmeyin.

-Emriniz olur.

O toprakların sahibi Amerika...

Size bir şey söyleyeyim mi? ABD’de parlak devlet adamları kalmadığı gibi, parlak generaller de kalmamış galiba. Türk Askeri’ni tanımıyorlar. Münbiç kampındaki katil sürüleriyle fotoğraf çektirip, bize gözdağı veriyorlar.

Salon generalleri bunlar.

Şunu bilmiyorlar:

- Türk Askeri için “imkansız” diye bir şey yoktur.

***

Bin kere söyledik:

-Sabrımızı taşırmayın.

Haberin Devamı

-Gücümüzü test etmeyin.

Denemediğimiz de yol kalmadı.

Fakat -içimizdekiler dahil- öyle utanmazlar ki terörle müzakere etsen kabahat, mücadele etsen kabahat. Barış Süreci’ne sanki yardım etmişler gibi şimdi Mehmetçik orada canını ortaya koyarken, bunlar burada oturmuş fantezi yapıyorlar.

***

Unutmadan...

Şu Yunan’a da iki laf edelim.

Yahu, sen bize düşmansın, vazgeçiremedik seni, düşmansın anladık. Düşmanlığın bir türlü bitmiyor, dinmiyor, onu da anladık.

Ama biz Afrin’le uğraşırken Ege’de bir ikinci cephe açmaya yönelik tavırların, artık düşmanlık’ı aşmış kalleşlik sınıfına girmiştir.

Yoksa düşmanlığın ne yazar.

Bundan sonra senin adın düşman değil, kalleş... Edirne’den bağıracağım. Bakalım sesimi duyacak mısın?

Yazarın Tüm Yazıları