Kim inanır?

Şimdi de bu çıktı.

Haberin Devamı

Bakın, 2019 seçiminin anlamı meğer neymiş:

Bir tarafta demokrasi isteyenler, öbür tarafta dikta isteyenler...

-Sandıkta yarışacaklarmış.

Delirdik mi biz?

Dikta rejimini kim ister?

Dünyada hangi millet, dikta’ya gönüllü tâlip olur?

Ve dünyada hangi devlet “Dikta ister misin? İstemez misin?” diye referandum yapıp vatandaşına ayıplı bir sual sorar?

***

Sahiden de yüzde 50+1 çıkarsa, halk dikta istiyor mu olacak? Yani “demokrasiye hayır” öyle mi? En azından ayıp.

Bunu telaffuz etmek bile ayıp.

.........

Unutmadan...

Bir de Abdullah Gül meselesi var. Ama Gül’ün haberi yok... Onun çatı adaylığı’nı mı tasarlıyorlarmış ne?

Hangi Abdullah Gül bu?

2007’de, Cumhurbaşkanlığını sakıncalı buldukları, 367 masalıyla yolunu kestikleri, hatta yerine Abdüllatif Şener’i pekala uygun görebilecekleri AbdullahGül değil mi?

Yoo, bu kadar şaka yeter.

***

Haberin Devamı

Başa dönersek... Ve oyları fifti fifti olarak yuvarlarsak...

Milletin yarısını demokrat, yarısını dikta yanlısı diye kategorize etmek,  1950 seçimlerindeki hezimette bile itibar görmedi.

Lütfen dikkatli konuşalım.

“Benim gibi düşünenler demokrattır, gerisi dikta heveslisidir” derseniz, tercihiniz “tek tip insan”dır ki, gün gelir “tek adam”ı bile mumla ararsınız.

***

Peki, sandıkta oylanacak olan nedir?

-Hükümet etme biçimi falan.

Öyle mi olsun, böyle mi olsun?

Hayır, değil.

O oylandı bitti.

O 16 Nisan’da kaldı.

Şimdi oylanacak olan, sadece ve sadece:

-Kim iktidar olsun?

Gerisi laftır.

Yazarın Tüm Yazıları